Mazeretim var, asabiyim ben

Güncelleme Tarihi:

Mazeretim var, asabiyim ben
Oluşturulma Tarihi: Haziran 14, 2004 00:13

Onlar ÖSS çocukları. Yaklaşık bir yıldır evlerde özel yerleri var. Sınav konsantrasyonları bozulmasın diye kimse onlara yanaşamıyor, kızamıyor. Çünkü, sınava giren 100 adaydan ancak 11’i üniversiteli olacak.

Onlar, evin prens ve prensesleri. Evlerin gülleri. Bu aralar pek asabiler. Kaygıları üst düzeyde. Çünkü, rekor başvurunun yapıldığı Öğrenci Seçme Sınavı’nda 2 milyona yakın rakibin arasından sıyrılmaya çalışacaklar. Okuldaki başarı sınavı garantilemiyor, istedikleri bölümü kazanamama endişesinin dayanılmaz ağırlığı üstlerine çökünce kimse yanlarına yaklaşamıyor. Biliyorlar ki, ÖSS’ye başvuran 1 milyon 768 bin 828 adayın 20 Haziran’da yapılacak sınavda ancak 194 bini üniversiteli olurken, 1,5 milyonu hayalini bir yıl ertelemek zorunda kalacak. 115 bin 422 aday pek de rağbet olmayan meslek yüksekokullarıyla Açıköğretim programlarına sınavsız geçiş yapabilecek.

İşte bu yüzde 10’luk dilime girebilmek için çırpınan adaylarda sınava bir hafta kala ne ararsanız var: Kaygı, endişe, korku, takıntı, kapris...

Evlerde sınav konsantrasyonu yitirilmesin diye neler oluyor, neler... Kapılar çarpılıyor, inatlaşmalar yaşanıyor, özel beslenme programları uygulanıyor. Evlerin ‘ÖSS çocukları’ üzülmesin, kırılmasın, yorulmasın diye herkes parmak ucuna basarak dolaşıyor, kızgınlıklar erteleniyor.

Şimdiden onları gözetmen kabusları, ÖSS efsaneleri, rüyalar sarmış bile.

Sınav sırasında lensini düşüreceği endişesini taşıyandan, terlediği zaman ter damlasının cevap kağıdını bozacağı takıntısına kapılana kadar her türlü paranoya geliştirilmiş vaziyette.


Fen Bilimleri Merkezi Dershanesi’nde sınavı kazanacağına kesin gözüyle bakılan, bu nedenle özel sınıfta okuyan öğrencilerden bazılarının sınavla ilgili kaygıları şunlar:

Sena Ağım (17) Adnan Menderes Anadolu Lisesi

Lensim gözüme batar mı

Çok heyecanlıyım. 2 yıldır çalışıyorum. ODTÜ Genetik Mühendisliği’ne girmek istiyorum. Sınav gününe dair korkularım var. Acaba trafik olur mu, lensim gözüme batar mı, diye kaygılanıyorum. Belgemi unutma düşüncesi hiç aklımdan çıkmıyor. Evde babam uyuduğumda bile üşütür, hasta olurum diye sürekli belimi örtüyor. Annem bacağını kırdığı için benden özür diliyor. Herkes bana özen gösteriyor.

Erdem Eren (19) İstanbul Erkek Lisesi

Rahatlık çöktü üstüme

Son bir haftadır rahatlık çöktü üstüme. Uzun zamandır sinemaya gidip, bowling oynayabiliyorum. Sosyalleştim bile. İTÜ ya da Boğaziçi Bilgisayar Bölümleri’ni düşünüyorum. Dershanede sınavlara girerken mağaza açılışlarındaki gürültüye, gözetmelerin garip davranışlarına alışkınım ama, sınav anında birisinin şapur şupur çay içmesine dayanamam. Elinde anahtarla oynayan biri tüm konsantrasyonumu bozar.

Gözde Tunçer (19) Notre Dame De Sion Lisesi

Prensesler gibiyim

Bir an önce şu sınav bitse de her şeyden kurtulsam. En büyük korkum, sınava gireceğim okulun, tren yoluna bitişik olması. Tren geçerken olacakları düşünemiyorum bile. Şimdiden tren seslerine kendimi alıştırmaya çalışıyorum. Koç Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’ne gitmek istiyorum. Sınava hazırlandığım için gitar çalmayı bıraktım. Sınav biter bitmez havuza koşacağım. Hasta olurum diye giremiyordum. Evde prenses muamelesi görüyorum. Herkes üzerime titriyor. 2 yıldır sofra hazırlanmasına bile yardım etmedim, gerisini siz düşünün artık.

Yüksel Onur Şamiloğlu (18) Atatürk Fen Lisesi

Terlemekten korkuyorum

Sıkıldım artık, şu sınav bir an önce bitsin. ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ne gitmek istiyorum. Terlemekten çok korkuyorum. Ter damlasının cevap kağıdına damlamasından endişeleniyorum. Sınav yerim E-5’e bitişik. Gürültüye katlanmak zor olacak. Kendimi çok hırpaladım. Ayağım burkulacak diye uzun zamandır top oynayamıyordum. Sınav sonrası koşa koşa top oynayacağım.

Kerem Kanbak (18) Yeşilköy 50’nci Yıl Lisesi

Ailem çok ümitli

Sınav stresini yoğun yaşıyorum. Çünkü, gelecek kaygım var. Babam hayatı boyunca çalışarak bir yerlere gelmeye çabalamış. Ailemizde fazla okuyan kimse yok. Şimdi benden çok ümitliler. Onun için sürekli çalışıyorum. Kazanamazsam çok üzülürüm.

Fırat Oyman (19) Cağaloğlu Anadolu Lisesi

Artık çalışmak istemiyorum

İçimden artık çalışmak gelmiyor. Kitabı açınca canım sıkılıyor. Evdekiler beni kırmamaya çalışıyor, ama bir telaş da var. Üst üste 2-3 soruyu yapamayınca yanaklarım ve kulaklarım kızarıyor. Abartı sanmayın. Aynı şeyi sınavda yaşarsam bütün konsantrasonum bozulur. Futbol oynamayı çok özledim. Sınavdan çıkar çıkmaz oyuna koşacağım.

Bu yıl çok endişeliler

Bu yıl olduğu kadar endişeli, kaygılı ve korkulu aday ve aile grubu görmedim. Sınava giren öğrenci sayısı rekora ulaşınca kaygılar çok yüksek oluyor. Çeşitli ÖSS efsaneleri dolaşıyor. Mesela, soruların TÜBİTAK tarafından hazırlandığı ve çok zor olacağı düşünülüyor. Bir ilkokul paranoyası başladı. Öğrenciler, küçük sıralara sığmayacaklarını düşünüyorlar. Unutmamak lazım, kaygı bulaşıcıdır.

Sınav kaygıları

ÖSS 2004’e sayılı günler kala adaylarda sınav kabusa dönüşüyor. Uğur Dershaneleri Rehberlik Birimi Başkanı Turgay Polat, öğrenci ve ailelerin sınav öncesi geliştirdikleri duygu ve korkulardan bazılarını şöyle açıklıyor:

Gözetmenin topuk sesleri

Salona gelen trafik gürültüsü

Regl olmak

Perdesiz salonda şiddetli güneşe maruz kalmak

Yakında demiryolu varsa, tren gürültüsü

Sıraya sığmama

Çay içen, karıştıran gözetmenler

Konuşan gözetmenler

Seyyar satıcı sesleri

Lens düşürme endişesi

Camın açılması

Kimlik belgesini unutma

Salonda kopya çekilmesi

Aşırı heyecanlanma

Soruların çalınması ve sınavın iptal edilmesi

Sınav süresinin yetmemesi

Kodlama hatası yapma

Cevapları işaretlerken kaydırma

Tuvalet ihtiyacı

Son anda sınav sisteminin değişmesi

Sınava geç kalma, salonu bulamama

Sınavın geç başlatılması veya erken bitirilmesi

Soru çözerken, salon görevlilerinin başına dikilmesi

Cevap kağıdına atılan imzanın aynı olmaması

Cevap kağıdının silinmesi sırasında yırtılabileceği korkusu

Sınavda bütün bildiklerini unutma korkusu

Kendi adına düzenlenmiş cevap kağıdı olmaması

Kan bağışı sadece ihtiyacınız olduğunda aklınıza gelmesin

Bugün Gönüllü Kan Bağışçıları Günü. Dikkatler birkez daha bu önemli konuya çekilecek. Kesin olmayan rakamlara göre Türikey’de yılda 1,5 milyon ünite kan alınıyor. Bunun sadece yüzde 30’u gönüllü bağışçılardan. Geri kalanı, hastası için kan verenlerden geliyor.

l Kan tranfüzyonları özellikle hangi hastalıklar için önemli?

‘Kan’ olarak tanımlanan sadece kanın kırmızı hücreleri değil, tam kanı oluşturan tüm hücresel elemanları ve plazmayı da içerir. Doğum sonrası kanaması durdurulamayan bir anneye, kanı değişecek bebeğe, her ay eritrosit almazsa kısa sürede ölebilecek talasemi hastası için de gerekli.

l Kimler kan verebilir? Yaş, kilo, cinsiyet gibi faktörler var mı?

18 yaşını doldurmuş ve 65 yaşından küçük, 50 kg’dan ağır, kan değeri 12-13 gr Hb nin üzeri olan, önemli bir sağlık sorunu olamayan, en son kan vermesinin üzerinden tercihen 3 ay geçmiş, kan merkezindeki tıbbi sorgulamada uygun bulunanlardan kan alınır. Hamilelik ve doğumun erken döneminde kadınlardan alınmaz.

l Kan bağışçılarının hassas ve dikkatli olması gereken konular nedir?

Öncelikle kendi sağlığını korumalı. Kan bağışı ile ilgili en önemli dikkat edilmesi gereken husus ise bağış öncesi doldurulması zorunlu olan formun açık yüreklilikle ve hiçbir şeyin saklanmadan doldurulması.

l Kan vermenin vücut sağlığı üzerindeki etkileri neler?

Kan vermeyle hastalık kapılmaz, kilo alınmaz veya verilmez. Çok nadir de olsa görülen hafif baygınlık durumları temelde psikolojik bir tepki.

l Afetler anında hemen kan temini kolay oluyor mu?

Asıl sorun afet anında etkin bir eşgüdümün olmamasından kaynaklanıyor. Yersiz ve gereksiz kan anonsları, kimin nereden ne kadar istediği yeterince açık olmayan kan talepleri, günlerce kutu içinden bir hastaneden diğerine gönderilen en sonunda kimse almadığı için kan bankasına dönen kanlar afet sırasında yaşadığımız en önemli sorunlar. Ülkemiz bu konuda ‘varlık içinde yokluk yaşıyor. ’

l Kan bankalarının standardı var mı?

1983 yılında çıkarılan 2857 sayılı kanun, bu kanunla bağlantılı yönetmelik ve genelgeler ile kan bankaları konusunda çok temel standartlar belirlenmişse de bunlar çağdaş standardizasyondan çok uzak. ABD ve AB’de bu konuda resmen kabul edilmiş ve ilgililerce uyulması zorunlu standartlar mevcuttur. Kan Merkezleri ve Transfüzyon Derneği bu alanda kendini geliştirmek isteyen kan bankaları için AB’nin konuyla ilgili rehberini bu yıl Türkçe’ye çevirdi ve başvuranlara dağıttı.

l Güvenli kan özellikle hepatit B, C, AIDS gibi enfeksiyonların bulaşmasını önlemek açısından önemli. İdeal kan tarama yöntemi nedir?

Günümüzde tarama teknolojileri bundan 10 15 yıl öncesine göre çok ileri bir durumda ise de hala ‘pencere dönemi’ diye tanımlanan bir dönem vardır ve bu dönemde enfeksiyon ajanlarının tespiti mümkün değil. İdeal kan tarama yöntemi çok tartışmalı bir konu. Eğer kan bankaları açısından ele alacak olursak ideal kan tarama yöntemi enfeksiyon etkenini yüzde 100 oranında tespit eden, kısa sürede sonuç veren, uygulaması çok kolay ve kullanıcı hatalarına karşı korunaklı ve ucuz olanı. Aslında ideali yakalayabilen bir tarama yöntemi yok. Ancak ideale en yakınlar tercih ediliyor. WHO vb. uluslararası bağımsız kuruluşlardan onaylı testlerin taramalarda kullanılması öneriliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!