Aşk en güzel bencillik

Güncelleme Tarihi:

Aşk en güzel bencillik
Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2015 01:24

BKM’den tanıyoruz onu, ardından da “Ankara’nın Dikmen’i”nden... Bülent Emrah Parlak’ın aşkı yaşama şekli de ifadesi de farklı. Kadın onun başının tacı. Kadına haklarını vermeden insan haklarından bahsedilemeyeceğini söylüyor ve bu konuda veryansın ediyor. Parlak, Seninle dergisine konuştu.

Haberin Devamı

* Röportajlarınızda da pek fazla kendinizle ilgili konuşmuyorsunuz. Vikipedi bilgilerinin dışında siz kimsiniz?
- 1979 İstanbul doğumluyum. Memur bir ailenin çocuğuyum. Annem PTT’de çalışıyordu. Hani o dönemler bir telefon numarası bağlatmak için PTT’yi arar ve bağlanması için istekte bulunurdunuz ya... İşte annem o telefonları bağlayan kişiydi.

* Ya babanız?
- Babam da SSK’da memurdu.

* İlişkileriniz nasıldı?
- Hayatın zorluklarından dolayı beni Ankara’ya anneannemin yanına yolladılar. 5 yaşıma kadar bana anneannem baktı. Sonra İstanbul’a geldim. Kartal’da büyüdüm.

* Nasıl bir çocuktunuz?
- Biraz hareketli bir çocuktum. Ailem bu konuda hayli sıkıntı yaşadı. Okul hayatımda da sorunlar yaşattım onlara ama bu hareketlilik bana ilkokulda tiyatroda oynama şansı verdi. Bizim sınıftan kimse tiyatroya seçilememişti. Bir tek beni seçtiler... Öğretmenim de inanamamıştı “Bunu nasıl seçtiler?” diye.

* Ya üniversite?
- Bu dönem biraz uzun sürdü.

* Neden, haylazlıktan mı?
- Hayır. Dersi derste dinleyen biri değildim. Kazanmak için çalışıyordum ama okuduğum lisenin okul puanı düşük olduğu için 6 sene kazanamadım. İstanbul Üniversitesi Edebiyat ya da sosyal bilimler istiyordum. Ama baktım ki olmuyor, Hititoloji, Sümeroloji yazdım. Hititoloji’yi çok az bir puanla kaçırdım. Kaçırdığım sene Haliç Üniversitesi’nin ilanını görmüş annem, “Oraya gidersen süper olur” dedi. Ve ben burslu olarak Haliç Üniversitesi’ne girdim.

* Aslında bir yeri kazanamamaktan mı kaynaklandı sizin oyunculuğunuz?
- Hayır. Aslında ben dışarıdan okuyordum. Ama bunun bir faydası olmadığını bildiğimden sürekli düşünüyordum nasıl olur diye? Konservatuvara girmem büyük şans oldu. Annemin çok payı var. Tiyatro mesleğim oldu çünkü...

* İstanbul Üniversitesi takıntınız daha sonra da devam etti mi?
- Açıköğretim’de okudum.

* Üniversite okumak bu kadar önemli mi?
- Üniversiteye girmenin birçok önemli yanı var. Her şeyden önce sizin kontrol edemediğiniz bir aile itibarı ve mahalle baskısı var.

* Ne katıyor ki üniversite itibara?
- İşte onu annenizle, babanızla tartışamıyorsunuz. Bana sorarsınız, hiçbir şey katmıyor. İnsan kendi kendini geliştirebilir.

BOŞLUĞA DÜŞTÜĞÜMDE SEYAHATE ÇIKIYORUM

* Oyunculuğun dışında neler yapıyorsunuz? Edebiyata bu kadar ilgi varken, yazar mısınız mesela?

- BKM’den kalan en güzel şey, Yılmaz Erdoğan’ın bize “yazabilme” yetisi kazandırmasıydı. Yazmaya çalışıyorum. Senaryo yazıyorum. Ayrıca gezmeye çok önem veririm. Boşluğa düştüğüm anda hemen yurtiçi ya da yurtdışında bir yerlere gidiyorum.

* En son nereye gittiniz?
- Arabamla Bulgaristan’a gittim. Okuyarak öğreniyor insan birçok şeyi. Ama gitmeden, oradaki insanların psikolojilerini bilmeden olmuyor. Karadeniz’i çok seviyorum, oraya gidip gelmeyi seviyorum. Elazığlı olduğum için Doğu’ya gidiyorum. Bizim ülkemiz çok güzel bir mozaik. Bambaşka hayatlar, bambaşka kültürler var. Akdeniz’deki aile ilişkisiyle Harran’daki aile ilişkisi çok farklı mesela.

* Ya kadınlar?
- Dünyanın kurtuluşunun kadın haklarından geçtiğine inanıyorum. Önce kadınlara haklarını vereceğiz. İşçi hakları, öğrencilik hakları, vatandaşlık hakları gibi şeyleri konuşabilmemiz için ilk önce kadınların hakkını vermemiz gerekiyor. Çünkü kadınlar hiç iyi halde değil
ve gün geçtikçe durum daha kötüye gidiyor. Kadın haklarının anayasal güvenceye alınması gerekiyor. Bu yapılmadan olmaz. Ne kadar söz verirseniz verin, yapamazsınız. Anayasal güvence şart.

BAKMADAN GEÇME!