Güncelleme Tarihi:
Geçen sene ziyaret ettikleri serginin tadı damağında kalan sanatseverler Madde - Işık II sergisinin açılacağı haberiyle epey heyecanlandılar. İlk sergiyi kaçıranlarınız varsa, bu sefer elinizi çabuk tutarsanız pişman olmazsanız. Zira sergiye bir kere uğradınız mı, İstiklal Caddesi’ni adımladığınız her sefer ayaklarınızın sizi Borusan Müzik Evi’ne götüreceği kesin.
İlk sergide yer alan eserler ‘İmmersiyon’ ve ‘Fiziksel Sanallık’ temaları altında irdeleniyordu. Şimdiyse geçen senenin alt başlıklarına bir yenisi ekleniyor: Madde ve Işık. Bu tema ışığın madde, maddenin de ışık ile görünür olduğu yapıtları içeriyor.
15 YILDIR HAZIRLANIYOR
Richard Castelli; Shanghai, Berlin ve Roma gibi sanat başkentlerinde birçok seçkin sergiye imza atmış bir küratör. Deneyimleri Madde - Işık II sergisinin oluşumunda büyük rol oynamış. Küratörlüğünü yaptığı birçok sergide sanatla ışık arasındaki ilişkiyi inceledikten sonra, madde kavramını gündeme getirmek isteyince bu sergi çıkmış ortaya. Söylediğine göre, serginin fikrî zemini tam 15 yılda kurulmuş.
Sergide yer alan sanatçıların birçoğu mühendislik, mimarlık veya bilgisayar mühendisliği gibi farklı mesleklerden geliyor. Castelli’ye bunun bir tesadüf olup olmadığını soruyoruz: “Elbette tesadüf değil. Aslında sanat en başından beri tüm disiplinlerle yakın ilişki içerisinde. 19. yüzyılda egonun peşine düşüp sanatta ayrıma gitmeden önce, ‘her şeyi yapabilen sanatçılar’ nitelikli bulunuyordu. Şimdiyse bir geri dönüş başladı” diyor.
Sergide yer alan eserlerin birçoğu ilk kez Türkiye’de sergileniyor. Bir kısmı da özel olarak Borusan Müzik Evi için hazırlandı. Biz çalışmaların bazılarından söz etmeden önce, Castelli’den bir tavsiye geliyor: “Sergiyi gezerken ‘neden’lere ‘nasıl’lara fazla takılmayın. Size merak ettiğiniz her şeyi sanat eserinin kendisi verecek.”
KENDİ KENDİSİNİ YARATAN ESER
Sergideki en ilgi çekici eserlerden biri Kurt Hentschlager’in HIVE adlı çalışması. Sanatçı, bilgisayar ortamında yarattığı bir karakterin 15 kopyasını almış. İzlediğimiz görüntüler, bu 15 adet meta-bedenin birbirine doğru yaklaşıp uzaklaşması ve yeni bir anlam kazanması ile oluşuyor. Yalnız dikkat edin, daha önce meta-bedenler arasındaki hiçbir birliktelik bir daha tekrarlanmıyor. Çünkü HIVE, kendi kendini yaratacak şekilde programlanmış. Görüntüler adeta sonsuzluğa uzanıyor.
ESKİ PRİNTERLAR DİLE GELDİ
THE USER adlı ikilinin Quartet for Dot Matrix Printer adlı çalışmasını görmeyi sakın ihmal etmeyin. Gerçi bulunduğu odadan dışarı yaydığı ses sizi mutlaka kendisine çekecektir. Sesi takip edip odaya girdiğinizde sizi dört adet eski model printer karşılayacak. Kulak verdiğinizde ise duyduğunuzun müziğin kendisi olduğunu anlayacaksınız. Eski model printerlar enstrümanların ta kendisi. Virtüöz ise bilgisayardan başkası değil. Printerlarda basılan her işaret bir sese tekabül ediyor. İkili fonksiyonu öteleyerek oluşturdukları bir metin üzerinden bir quartet oluşturuyorlar. Bir yandan gelişme ve eskimeye olan tavrımızı eleştiren eser, öte yandan teknolojinin yaşamımız üzerine oynadığı kuvvetli rolü irdeliyor.
ÜÇ BOYUTLU DESENLER
İlk sergiden hatırladığımız sanatçılardan biri Christian Partos. Bizleri bu kez VISP adlı eseriyle şaşırtıyor. Eserde, üzerinde 5 adet ışıklı kablonun uzandığı 12 metrelik bir heykel, ayrıca yanıp sönen 1000 tane ampul kullanılıyor. Bilgisayara bağlı yerleştirmedeki her bir LED, birbirinden bağımsız olarak hareket ediyor ve oluşturdukları üç boyutlu desenlerle izleyicilere tam anlamıyla görsel bir şölen yaşatıyor.
FİLM KARELERİNDEN HEYKEL
Joachim Sauter ve Dirk Lüsebrink ikilisinin The Invisible Shape of Things Past adlı eseri filmlerden yapılmış nesnelerden oluşuyor. Kameranın hareketlerini nesneye dönüştüren bir proses sayesinde elde edilen heykeller, bir serinin parçaları aslında. Borusan Müzik Evi’nde bu diziden iki yapıt yer alıyor. Bu heykellerin sergilendiği odaların duvarlarını süsleyen tablolara dikkatli bakın. Eserleri keşfinizde size yardımcı olacaklar.
BAŞINA BUYRUK HASTANE YATAKLARI
Aynı zamanda yazar, tiyatro eleştirmeni ve film yapımcısı olan Jean Michel Bruyere, Assistante Sociale adlı çalışmasında 11 hastane yatağını kullanarak Borusan Müzik Evi’ne özel bir yerleştirme yaptı. Assistante Sociale’in bir benzeri şu anda Fransa’da da sergileniyor. Geniş bir alana yayılan yataklar hem yatay hem de dikey yönde hareket edebiliyorlar. Sanatçı, bu hareket kapasitesini kullanarak kinetik bir yerleştirme yapıyor.