Los Angeles pozları

Güncelleme Tarihi:

Los Angeles pozları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2008 00:00

Amerika'ya gidip dört ay kalan Tuba Ünsal'ın, Amerika fotoğrafları Hello'da.

İŞTE ABD FOTOĞRAFLARI

Önümüzdeki yaz Los Angeles’a yerleşme kararı alan Tuba Ünsal, artık daha basit bir yaşam sürmek niyetinde... Şaşadan, kokoşluktan bıktığını söyleyen, "Ben artık bir bavula sığıp, sırt çantamla dünyayı dolaşmak istiyorum. Çünkü burada değer verilen kıyafet ve bu tür objeler özgürlüğümüzü kısıtlıyor" diyen Ünsal, planlarını Hello! dergisine anlattı.

Haberin Devamı

Nereden çıktı bu Amerika’ya yerleşme kararı? Hem de birçok insan kendi ülkesine yeniden dönmeye karar verirken...

- Aslında bir sene önce karar vermiştim. Yaz başında Amerika’ya gittim, dört ay kaldım. Daha uzun süre olacaktı, evimi falan toplamıştım. Çok yoruldum geçen yıl. Dizi bir yandan, iki sinema filmi diğer yandan. Bir de üniversite öğrencisiyim. Okulum var, sınavlarım var. İşim biter bitmez gitmek istedim. Sağlık sorunlarım çıktı, bu biraz

Los Angeles pozları
geciktirdi. Yaz başında da basıp gittim Los Angeles’a.

Neler yaptın orada?

Okullara gittim. Aslında giderken, biraz durmaya ihtiyacım vardı kafamda. İnsanlar bana "Niye gidiyorsun, oyunculukla ilgili mi bir şey yapacaksın?" diye soruyorlardı. Hep "Bilmiyorum, ben sadece kendime bakmak istiyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum" diyordum. Uyanıp sokakta normal bir insan gibi dolaşmak, plajda denizime girmek, kitap okuyup sıradan bir hayat sürmek için gittiğimi söylemiştim. Ama boş duramadım tabii. Önce İngilizce kursuna gittim. Ardından İspanyolca’ya başladım. Arajantin’e gitmeyi hep hayal etmiştim, gidemedim bari bir hoca bulup çalışayım dedim.

Haberin Devamı

Nerede kaldın? İnsanlar, sokaklar nasıldı? Los Angeles seni nasıl etkiledi?

- Bu benim ilk gidişim değil Los Angeles’a. Zaten her boş vaktimi orada geçiriyorum. İstanbul insanı çok yoran bir şehir. New York da öyle. Benim o dönemde seçtiğim aralık, dinlenmeye yönelikti. Los Angeles öyle bir yer. Okul ya da kurs olmadığı zaman oradaki arkadaşlarıma yemek yapıyordum, sokaklarda dolaşıyordum. Enteresan arkadaşlar edindim.

Mesleki yönden seni geliştirecek neler yaptın? Kültür sanat etkinlikleri, müzeler, seni etkileyen sergiler gezdin mi?

- Çok janjanlı bir portre çizemeyeceğim. Buradaki yaşantım yeterince janjanlı zaten. O yüzden orada daha sıradandım. Otobüse biniyordum mesela. Orada da sonradan mecburen arabam oldu. Adres bilmediğim ilk zamanlar otobüs çok keyifliydi. Bir gün bir kadın oturdu yanıma. İstanbul’dan gelmiş bir süreliğine. Kadın şoke oldu. Bana bakıp "Aaa otobüstesiniz" dedi, "Evet siz de" dedim. Şaşıracak bir şey yok. O basit hayat benim için anlamlı. Yani Hollywood partisine gittim, şunu şöyle yaptım, bunu gördüm falan diye anlatamayacağım. Kampa gittim, hayatta ilk kez ayıların arasında kamp yaptım. San Francisco’ya gittim, hippi akımının doğduğu sokakta yürüdüm. Yaptığım farklı şeyler buydu, ama asıl sabah kalkıp çamaşırımı, bulaşığımı yıkayıp, ütümü yaptığım hayatı çok sevdim. Çünkü yaşamımdan sorumlu olan kişi sadece bendim.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eaadeff018fbb8f88fd213
Orada yaptığın en çılgın şey neydi?

- Vegas’ta balon etekle sokakta dolaştım. Üç arkadaştık, sokakta yürürken herkes bana bakıyordu. İnsanlar fotoğrafımı çektiler. Konuşmaya çalıştılar. Çünkü üzerimdeki kıyafet komikti.

Sokak modasını, insanları nasıl buldun orada?

- Sokaklara takılmadım. Dediğim gibi ben burada zaten sıkıldım o şaşaadan. Kendi hayatımdaki o kokoşluktan da sıkıldım. Oradaki insanların beş tane tişörtü, beş tane kotu var. Hayat o. Kıyafete para harcamıyorlar. Daha kendilerini geliştirmeye harcıyorlar. Mesala gidip Bryan Ferry konserine 100 Dolar veriyorlar. Bizim üç kuruşumuz olsa "Nereden alışveriş yapayım, ne alayım" diyoruz. Ben de öyleydim. Hálá da öyleyim ama değiştirmek istiyorum bunu. Daha basit olmalı. Çünkü kıyafetler ve o tür objeler bizim özgürlüğümüzü kısıtlayan şeyler. Ben artık bir bavula sığıp, bir sırt çantasına sığıp dünyanın neresine olursa olsun gitmek istiyorum. Şu anda ’Hadi bir ülkeye taşınayım" desem, üç kamyon eşya çıkar evden. İstemiyorum artık öyle yaşamak, sade olmak istiyorum. Orada çok sakindim. Hiçbir şeyin canımı sıkmasına izin vermedim.

Haberin Devamı

Burada ilişkiler de seni yıprattı galiba...

- Yooo. Yani buradaki hayat yorucu. Ben burada kendimi çok yordum, çok hırpaladım. Ünlü olma hayatı birazcık sıkıcı ve yorucu bir şey.

AŞKLAR YAŞADIKÇA KİRLENİYORUZ

Aşk kavramında neler değişti, aşk kutsallığını mı yitiriyor? Amerika senin aşka bakışında bir farklılık getirdi mi?

- Getirdi. Aşklar yaşadıkça kirleniyoruz bence. Aşkın o naif duygusunu kaybediyoruz. Orada o naif duyguyu tekrar yakaladım. Ben orada mesela çocukluk aşkımı buldum. O zamanki duygularımı, aşka bakışımı hatırladım, kendimle yüzleştim. Bir de ben ayrıldığım erkek arkadaşımla ilgili bir şey sorduklarında, ilişkimle ilgili detay vermedim, arkasından da konuşmadım. Çünkü ayrılık da sevdaya dahildir. İki insan ne yaşıyorsa, dört duvar arasında yaşanır.

Haberin Devamı

Osho diyor ki iki şeyden korkuyoruz, cinsellik ve ölüm. Peki seni korkutan nedir?

Los Angeles pozları
- Hiçbirşeyden korkmuyorum. Çünkü beni öldürmeyen şey daha güçlü kılar. Ölümden de kormuyorum, o da günün birinde olacak.

BENDE SANATÇI EGOSU YOK

Yeni projelerde neler var?

- Travestilerin hayatının canlandırılacağı bir müzikalde oynayacağım. Birkaç hafta içinde provalara başlayacaktık. Ama yaz aylarına ertelendi. Önümüzdeki sezon sergilenecek, ama ben Amerika’ya gitmek istiyorum, ne olacak bilmiyorum.

Oyuncu olmak seni mutlu ediyor mu?

- Birilerinin seni seviyor olması, sana sevgisini gösteriyor olması, bu dünyanın hiçbir yerinde satın alınabilecek bir şey değil, çok güzel bir duygu. Ayrıca istediğim her şeyi canlandırdım. Ben hep avukat olmak isterdim mesela küçükken. Avukatı da canlandırıyorsun, doktoru da. Ne olmak istiyorsan onu canlandırıyorsun. Çok güzel bir meslek.

Haberin Devamı

Oyunculuk inişli çıkışlı ruh halini de barındırır mı?

- Oyuncular egoları yüksek insanlardır derler, ama bende ego durumu yok. Olabildiğim en normal halim bu.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!