Los Angeles dolaylarından bağlama çalan bir ozan

Güncelleme Tarihi:

Los Angeles dolaylarından bağlama çalan bir ozan
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 21, 2005 00:15

Nyofu Tyson (52) Amerikalı bir türkücü. Duruşu Zülfü Livaneli’yi, kılığı Fuat Saka’yı, müziği ise biraz Yeni Türkü, biraz Ezgi’nin Günlüğü’nü andırıyor. ABD-Los Angeles’ta müzisyen bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Lisede kontrbas çalmaya başladı.

Hint müziğine ilgi duyduğunu sanıyordu, 21 yaşında Hindistan’a giderken, yolu Türkiye’ye düştü. Türk halk müziği ile tanıştı, Hindistan’dan vazgeçti, bağlama öğrenmeye başladı. Ankara’daki bir folklor topluluğunda kontrbasçı olarak iş buldu. Amerika’ya dönmeden bir yıl Türkiye’de takılıp bağlama çalmayı ve türküleri öğrendi.

İki yıl sonra, 1976’da tekrar İstanbul’a geldi. Bu kez, Okay Temiz’le birlikte çalıştı ve yine onunla birlikte İsveç’e gitti. O sıralar Stockholm’de bulunan Zülfü Livaneli ve Ahmet Hacı Tekbilek’le (Ömer Faruk Tekbilek’in abisi) tanıştı. Artık oyun havalarından Ruhi Su’ya, Aşık Veysel’e, Pir Sultan Abdal’a terfi etmişti.

Evlendi, iki çocuğu oldu ama 1993’te boşanınca ABD’ye geri döndü. İkinci evliliğini yine bir İsveçli ile yaptı. Müzisyen olan kardeşiyle Triworlds plak şirketini kurdu. Timeless Songs ve La Guitara Turca. İlki sadece Türk müziklerinden oluşuyor. La Guitara Turca ise yine bağlama kullanılarak yapılmış bir etnik caz albümü. Şu sıralar albümlerini tanıtmak, bağlantılar kurmak ve konser vermek için yine Türkiye’de.

Yunus’u, Pir Sultan’ı İngilizce’ye çevirerek söylüyorum

ABD’de Türk müziğine ilgi var mı? CD’lerinizin satışları nasıl?

-Sadece Türk müziğine değil, ‘world music’ adı verilen her tür dünya müziği şu sıralar çok ilgi çekiyor ABD’de. Çeşitli etkinliklerde ve kulüplerde çalıyorum. CD satışını henüz internet üzerinden Los Angeles bölgesinde yapıyoruz.

Türkiye’ye son gelişiniz ne zaman oldu?

-Geçtiğimiz kasım ayında geldim. Amerika’da yaptığımız CD’lerin Türkiye bağlantılarını kurmak için. Bundan sonra yılın yarısını burada, yarısını ABD’de geçireceğim. Kulüplerle anlaşıyorum. Bu akşam buradayım mesela (Beyoğlu-Jazz Cafe), ayın 21’inde Babylon’da bir konserim var. Bir menajerle anlaştım, ben olmadığım zamanlarda işleri o yürütüyor.

Sadece İstanbul mu?

- Hayır, başta Ankara olmak üzere birçok şehirde olacağım. Bir de Anadolu gezisi planlıyorum. Böylece Türk halk müziği üzerine araştırma-derleme çalışmaları yapabileceğim. Ama bu işler biraz zaman alıyor.

Bağlamayı alışılmışın dışında farklı bir çalışınız var.

- Evet asıl amacım bağlamayı otantik haliyle değil, evrensel bir enstrüman olarak kullanmak. Yani bir gitar çalar gibi. Otantik teknikler öğrendikçe bunları da ekliyorum, geliştiriyorum, yeni yorumlar çıkarıyorum. Zaten bağlamayı sadece halk müziğinde değil, Küba müziği ya da reggea yaparken de kullanıyorum.

Türkülerin sözlerini bazen Türkçe, bazen İngilizce, bazen de karışık söylüyorsunuz. Türkçe’den İngilizce’ye çeviriler de bence çok başarılı. Çevirileri tek başınıza mı yapıyorsunuz?

-Amerika’da sadece Türkçe söyleyerek insanların ilgisini çekmeniz biraz zor. O yüzden Yunus’un Pir Sultan Abdal’ın ne dediğini anlatmak lazım. Çevirileri kendim yapıyorum. Asıl sözlere sadık kalmaya ve müziğin Türkçe’deki akışını bozmamaya özen gösteriyorum.

LOS ANGELES AĞZINDAN SEÇMELER

Come see what love has done to me/Gel gör beni aşk neyledi

On a long narrow road I am/ I’m going on, day and night /Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece

I embraced many, many/ In friendships name /Dost dost diye nice nice/ Sine sarıldım

Like the dry leaves falling dowm from the tree/ Döndüm daldan düşen kuru yaprağa

My friend I’m burning/ From the pain you caused me/ Dost senin derdinden ben yana yana

Before I died, they burried me in tne ground /Ölmeden mezara koydular beni
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!