Konuklara oyunlar teklif ediyorum kabul ederlerse birlikte oynuyoruz

Güncelleme Tarihi:

Konuklara oyunlar teklif ediyorum kabul ederlerse birlikte oynuyoruz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 06, 2005 00:50

Ciddi bir arızayla daha karşı karşıyayız sevgili okurlar. Her çarşamba CNN Türk’te Defakto diye bir program yapıyor. Her programda ünlü bir konuk ağırlıyor. Konuk konuşurken o duvarlara bakıyor, derinlere dalıyor, rol kesiyor.

Hiç beklenmedik bir anda stüdyoya bir dansöz girip göğüslerini masaya dayıyor. Defakto’yu yöneten, çeken, sunan adamın adı Berkun Oya (28). Aslında o bir tiyatro yazarı, yönetmeni ve oyuncusu. Bugüne kadar kendi yazıp yönettiği dört oyunda rol aldı. Oya’ya eşlik eden oyuncular arasında Ahmet Uğurlu, Ozan Güven gibi isimler vardı. Kanal D’de yayınlanan Sahra adlı dizinin ilk yedi bölümünde de oynayan Oya’yla kış ayazında Taksim AKM önünde buluştuk. Ve ortaya bu serin röportaj çıktı.

n Televizyon programınızın bir bölümünde kendiniz soruyor, kendiniz cevaplıyorsunuz. Soruyu sorduktan sonra cevap şıklarını a, b, c, d diye sıralıyorsunuz. Her soruda c şıkkı mutlaka Garo Mafyan. Neden? Ne alıp veremediğiniz var Garo Mafyan’la?

- Özel bir sebebi yok. Garo Mafyan’ı tanımam etmem. Adam müthiş bir şık. Belki de bu yüzden.

n Her programda bir konuk var. Ve genelde konuğunuz konuşurken siz başka başka taraflara bakıyorsunuz. Ayıp olmuyor mu?

- Gözünün içine de bakıyorum. Göz göze dakikalarca kaldığımız da oluyor.

n Peki on dakika gözüne bakıyorsanız, on dakika havalara bakıyorsunuz. Havalara baktığınızda karşınızdakinin ne anlattığını umursamıyor musunuz?

- Asla öyle snob bir tavır içerisinde değilim. Ben televizyoncu değilim. Beceriksizliğim yüzünden umursamaz gözüküyorum. Yoksa televizyona çıkıp insanları aşağılamak için başka taraflara bakmak gibi bir amacım yok.

n Arada bir dalıp gidiyorsunuz da. O anda ne düşünüyorsunuz?

- Klima çalışmıyor sıcak oldu diye düşünüyorumdur. Lafı uzattı diye düşünüyorumdur. Ne güzel anlatıyor adam ya da kadın diye düşünüyorumdur. Açım, sigara içmem lazım, bitse bir an önce diye düşünüyorumdur.

n Bir gün konuklardan biri size kafa atar diye korkmuyor musunuz?

- Bugüne kadar sinirlenen ve tepkisini belli eden bir konuk olmadı.

n Erkin Koray ‘Sen bana bir çay daha söyle. Sonra da kalp kırmadan, efendi gibi dağılalım’ demişti.

- Ama o bir oyundu tabii. Öyle bir şey olmadı. Bu konuşulmuş bir şeydi. Erkin Koray, çok severek ve isteyerek geldi. Keyifli bir üç saat geçirdi.

n Yazıyorsunuz, yönetiyorsunuz, kameraman da sizsiniz. Allah bilir ışık da tutuyorsunuz. Hiç kimseye güvenmeyen bir paronayak mısınız?

- Olur mu öyle şey. Defakto bir ekip işi. Evet, işin büyük bir kısmını ben üstlenmiş durumdayım. Ama bu benim yaptığım bütün işlerde böyledir. Bu asla kendimden başka kimseye güvenmememden ya da kendimi en iyi kurgucu, en iyi kameraman saymamdan kaynaklanmaz. Bu bir çalışma metodu. Biraz titizim. Herhangi bir şeyi bir bütün olarak tasarlıyorum. Aksi halde başarısız oluyorum. Geçmişte bana ait olmayan bir hikayeyi yönettim ve işi rezil ettim.

n Bugüne kadar kaç oyun yazdınız?

- Açıkçası ben sahnelenmişleri oyun sayıyorum ama 6-7 oyun yazdım, 4-5 tanesi sergilendi. Şu anda üzerinde çalıştığım bir oyun var önümüzdeki yıl da o sergilenecek.

n Oyunlarınızda izleyiciye tiyatroda olduğunu sık sık hatırlatıyorsunuz. Bunu niye yapıyorsunuz? Bıraksanız da millet kaptırıp gitse?

- Kaptırıp gitmediklerini nereden biliyorsunuz? Evet senaryoda izleyiciye tiyatroda olduklarını sık sık hatırlatıyorum. Tiyatrodalar çünkü. Bir şeyi farkındalıkla izlemek daha iyi değil midir? Ben oyunculardan da aynı şeyi beklerim. Son sahnede ağlayan bir oyuncu selama çıktığında hálá ağlıyorsa, o oyuncu bir ruh hastasıdır. İyi bir oyuncu değildir.

n Herkes tarafından izlenmek ne kadar umurunuzda?

- Umrumda tabii ki. Ama daha çok insan beni izlesin diye oyun yazılır mı, onu bilmiyorum. Yangın Duası’nı çok fazla insan izlesin diye yazmadım. Şimdi çok fazla kişi izliyor, bu da beni memnun ediyor o ayrı. Akıllı bir kişiye ulaşmak bazen milyonlara ulaşmaktan daha doğrudur. Ama ortalama akla sahip binlere ulaşmak güzel tabii...

n Şimdi siz ünlendiniz ya herkes sizi birilerine benzetiyor. Türkiye’nin Tarantino’su, John Malkovich’i diyenler var. Oyun yazarlığınızı da Samuel Beckett’e (Godot’yu Beklerken’in yazarı) benzetiyorlar. Bu saydığım isimlerden hangisine daha yakın duruyorsunuz?

- Hiçbirine yakın durmuyorum. Böyle bir şey olabilir mi? İnsanlar oyunumu izliyor, orada bir dille karşılaşıyor ve hemen bir şeye benzetmek istiyorlar. Sahnede saçma sapan konuşan insanlar absürd tiyatro yapıyor diye düşünüyorlar. Absürd tiyatro yapan herkesi de Beckett’e benzetiyorlar. Bu, bu kadar düz bir bakış açısı. Vizyon darlığı. Kültür ve cinsel devrimimizi tamamlayamamış olmamızdan kaynaklanıyor. Bizim insanımız öpüşmeyi de bilmez. Oral seksi bilir. Bu yüzden dünyanın en aptal oyununu üç dakika ayakta alkışlar. Çok iyi bir oyunu anlamak için emek harcamaz, yarısında çıkar. Oscar Wilde’ın dediği gibi ‘Bazıları her şeyin fiyatını bilir ama değerini bilmez.’

n Televizyona iş yapmanızın parayla bir alakası var mı?

- Olmaz mı?

n Sahra dizisindeki rolünüz de ondan herhalde.

- Aslı Öken ve Faruk Bayhan çok rica etti. Aslı arkadaşımdır, çok güzel kandırdı beni sağolsun. 10 gün Fas’a gittim, çektim. Onlar oradan 7 bölüm yaptılar. Fas’ın gazına geldim. İyi bir para verdiler.

n Devamı gelecek mi?

- Valla istiyorlar. Çünkü o kadar kötü oynamışım ki tutmuş. Televizyonda reyting yapması için ne gerekiyorsa yapmışım. Yeterince kasılmışım, yeterince poz kesmişim. İzlerken utancımdan yüzüm kızardı. Bir de ben bu işin okulunu okudum üstelik.

n Televizyonda bir işin tutulması için kötü oyunculuk mu gerekiyor diyorsunuz?

- İstisnai durumlar dışında gerekiyor. Ben bunu becermişim. Yaşar Alptekin’le Murat Parasayar karışımı bir şey yapmışım.

Okan Bayülgen kendine bir taht isteyecek kadar Seda Sayan bir adam değil

Yeni televizyon çocuğu siz misiniz? Sizi Okan Bayülgen’in tahtına aday gösterenlere ne diyorsunuz?

- Okan Bayülgen bildiğim kadarıyla, tanımam etmem ama kendine bir taht isteyecek kadar Seda Sayan bir adam değil. Ben televizyonda çok kalıcı değilim. Benim başka işlerim var ve o işlerim bekliyor. Tiyatro yapabilmem için televizyonu bitirip tamamen konsantre olmam gerekiyor. Defakto’nun uzadığı her an ben hayatımda çok daha fazla önemsediğim başka şeyleri erteliyorum. Siz bu durumda kendinizi o tahta aday görür müydünüz?

DANSÖZÜ NASIL SEÇTİM?

n Programınızın kadrolu bir dansözü var. Neden?

- Niye kötü mü? Ben yanlış mı biliyorum, Türkiye’de bir televizyon programında dansöz olması dünyanın en normal şeyi değil mi?

n Kim o, nereden buldunuz?

- Yıldız Ay. Ben eleme gibi bir şey yaptım. Bir sürü dansöz geldi. Ama Yıldız Ay’la çok iyi anlaştık. Ufku çok berrak, rahat bir kız. Çok da tatlı bir insan. Harbiye’de Kervansaray’da çalışıyor. Tanıştıktan sonra gidip izledim. Çok başarılı.

n Dansöz seçerken fiziksel kıstaslarınız neydi? Büyük göğüsler mesela?

- Tabii meme istedim ama daha büyük memeliler geldi, onlarla çalışmadım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!