KIZIL SAÇLI KADINLAR SOKAÄžI Sokak ortası çocuk yalnızlığındayım. Birbaşına bırakılmışlığın, elinden bebeÄŸi alınmışlığın karmaşık hisleriyle bu çocuk ÅŸimdi

Güncelleme Tarihi:

KIZIL SAÇLI KADINLAR SOKAĞI Sokak ortası çocuk yalnızlığındayım. Birbaşına bırakılmışlığın, elinden bebeği alınmışlığın karmaşık hisleriyle bu çocuk şimdi
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 16, 2000 00:00

KIZIL SAÇLI KADINLAR SOKAÄžI Sokak ortası çocuk yalnızlığındayım. Birbaşına bırakılmışlığın, elinden bebeÄŸi alınmışlığın karmaşık hisleriyle bu çocuk ÅŸimdi çok uzaklarda. Bir çocuk var orda; terkedilmiÅŸ, kimsesiz, yapayalnız. Bir çocuk aÄŸlıyor; umutsuz, yarınsız dünyalarda. Bir çocuk düşünüyor; yaÅŸamadığı dünyanın en uç noktasında; soluk yüzlerle...Henüz yarım bile kalmamış öykünün ilk cümlesinde; kelime oyunsuz. Aykırı bir dünyanın konuÅŸmasız evlerinde, duvardibine yaslanmış düşüncelerde; hiç olmayan oyunlarına üzülüyor. Çalınmış hayaller, kırık oyuncaklar, yaÄŸmurdan tekerlemeler hiç onun olmamıştı ki. Kızıl saçlı kadınlar sokağında oynamıştım bir gece. Ödünç oyuncaklarla, ödünç oyunlardı oynadığım. Bu sokağın kızıl saçları kadınları notasız tuhaf ÅŸarkılar söylüyordu, anlayamadığım. Soluk yüzlü, soÄŸuk kadınların ortak kaderlerinde yakındıklarında, çocuksuz dünyaların özlemleri saklıydı. Maviyi sevmezdi bu kadınlar. Hiç sahip olamadıkları mavi düşler yüzündendi belki bu nefret. Çocuk dünyasız bu sokağın; çocuk düşleriyle dolu bu sokağın kadınları kızıla boyarlarmış saçlarını kimse bir daha onları görmesin diye,umutsuzca... Birgün yine o umarsız oyunlarımdan birini oynuyordum, oyuncaksız. Gökyüzündeki bulutlarla resim yapıyor, sonra da bir hikaye uyduruyordum ardından. Kızıl saçlı kadınlar sokağının, o en çok maviyi sevmeyen kızıl saçlı kadını yanıma yaklaÅŸtı. Bakışları oyuna katılmak istediÄŸini anlatır gibiydi. Notasız ÅŸarkısını yarıda kesip, saçımı okÅŸadı önce. Ama maviyi sevmeyen biriyle bu oyunu nasıl oynayabilirdim ki? Mavilikler içinde kaybolan bulutların resmini nasıl yapabilirdi ki...Gece oynayabileceÄŸimizi söyleyip giderken, terkedilmiÅŸ olmanın endiÅŸesini hissetmemiÅŸtim bu kez. Tuhaf...GüneÅŸ bir bulutun ardına saklanırken, bulutun etrafında yaydığı ışık kümesi önce beni endiÅŸelendirdi. Bu endiÅŸe öykü bulmaktaki zorluktan mıydı? Yoksa yitip giden bir düşün, bulutlar ardına saklanan ve de anlayamadığım kaçışından mı? Farklı bir iklimi paylaşıyorduk bulut kardeÅŸle. Ne çabuk da kardeÅŸ olmuÅŸtuk. Saklamaya çalıştığı güneÅŸinin, ardındaki yansımalarına engel olamayışına raÄŸmen sevmiÅŸtim onu. Gizlemeye çalıştığı dünyasında onun da terkedilme öyküleri vardı besbelli.BaÅŸka bir bulutun güzelliÄŸini farkedince bu kez ben terkettim; güneÅŸi saklayan bulutu. Anneme benzeyen bir yüzdü bulutun beyaz saflığında yakaladığım. KeÅŸke hayallerimle bir merdiven yapabilseydim o buluta ulaÅŸabilmek için. Bunun tüm olanaksızlığına raÄŸmen öyküme devam etmekteki ısrarımla, içimden dualarla, gözlerimi sıkıca kapadım. BaÅŸarmıştım; buluta sarılıp aÄŸlarken gözlerimi yine açmadım. EÄŸer açarsam gözlerimi, düşeceÄŸimi biliyordum çünkü. Bulut annemin ninnisini dinlemeden gitmek olmazdı. Bu sokakta notasız ÅŸarkılar vardı ama bu güzel ninninin notaları sanki anneli zamanlardan çalınmış ve de saklanmıştı. Usulca açtım gözlerimi, notaları aklımda tutmaya çalışarak. Kızıl saçlı kadınlara götürecektim notaları, çocuk sesli düşleri olsun diye. Yalan zamanlarda yaÅŸayan kadınlar olduklarını düşünürlerdi bazen bu sokağın kızıl saçlı maviyi sevmeyen kadınları; sahte çiçeklerin sunulduÄŸu. Papatya toplayamadan geçmiÅŸti bu bahar yine;yarattıkları çocuk düşlerinin hayaliyle oyalanarak. Geç kalmış bir baharın pençesinde esirdiler ,toplayamadığı papatyalar yüzünden. Taçsız geçecekti bu yaz yine; piÅŸmanlıklarla dolu.Duvarlarında düş kırıklıkları dolu sokak ortası çocuk yalnızlığında sessiz haykırışların saklı olduÄŸu sokaÄŸa döndüğümde, maviyi o en çok sevmeyen kadını aradı gözlerim. Aklımda tutmaya çalıştığım notaları verecektim ona; notalı ninniler söyleyebilsin diye.Sokak boÅŸtu. Etrafı karaçamlarla kaplı sokakta gece baÅŸlamıştı çünkü. Kızıl saçlı, maviyi sevmeyen kadınlar dualari için yaktıkları ateÅŸin etrafında notasız ÅŸarkılarını söylüyorlardı yine; birgün Tanrı dualarını duyar diye.Sessizce kalabalığa yaklaÅŸtım. Beni görmüyorlardı. Çünkü bu sokakta sadece saçları kızıl olan, maviyi sevmeyen kadınlar birbirini görebilirdi. Oysa ben sarı saçlı ufacık bir çocuktum daha. Beni görmediklerini anlamam da çok zor olmamıştı. Ama maviyi o en çok sevmeyen kızıl saçlı kadın beni görmüştü. Yoksa maviyi sevmediÄŸi yalan mıydı?Orda olduÄŸumu farkedince,yanıma yaklaÅŸarak usulca başımı okÅŸadı yine maviyi sevmeyen kızıl saçlı kadın. Sonra ' Artık notaları biliyorsun, kızıl saçlı kadınlar sokağının ortasına terkedilmiÅŸ çocuk yalnızlığında deÄŸilsin' diyerek uzaklaÅŸtı yanımdan.Ancak ben notaları çoktan unutmuÅŸtum bile... AyÅŸen EKÄ°ZOÄžLU - 16 AÄŸustos 2000, ÇarÅŸamba Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!