Kitabını parka bırak başkası alıp okusun

Güncelleme Tarihi:

Kitabını parka bırak başkası alıp okusun
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 31, 2005 00:00

‘Kitap paslaşma’ burada moda olsaydı, sevdiğim bir kitabı nereye bırakırdım diye düşünüyorum. ‘Anadolu Şiirleri Antolojisi’ni Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine, Sait Faik’in hikayelerini bir balıkçının kayığına, ağların altına...BU yeni trende bayıldım.ABD’de çıkmış ortaya ve Avrupa’da yayılıyormuş.Trende ‘bookcrossing’ deniyor.Türkçe’ye ‘kitap paslaşma’ gibi tercüme edilebilir.Bu trendin esası, tanımadığınız insanlarla okuduğunuz kitapları paylaşmak için onları gelişigüzel bir yerlere bırakmak.Bu işi başlatan kişi, ABD, Missouri’den Ron Hornbaker adındaki bir bilgi işlem uzmanı.Hornbaker, parkta bir kestane ağacının dibine, çamaşırhanede bir sandalyeye bıraktığı kitaplarına şöyle bir not düşmüş önceleri: ‘Bu kitabı tanımadığım bir kişiye vermek istiyorum. Ancak onun kitabı okuduktan sonra başkasına ulaştırması koşuluyla.’Ron Hornbaker ‘Kitabı özgürleştirin’ diyor.Avrupa’da bu trendi ilk benimseyenler İtalyanlar olmuş.İki yıl önce de ‘kitabı özgür bırakmak’ Fransa’da moda olmaya başlamış.Bugün Fransa’da ‘bookcrossing’ modasına uyan 10 bine yakın kişi olduğu sanılıyor.‘Da Vinci Şifresi’ tahmin edebileceğiniz gibi en fazla dolaşan kitap.‘Kitapları paslaşan’lardan bazıları kitaba bir numara verip hangi yollardan geçtiğini, kimlerin eline düştüğünü tespit edebiliyorlar.Mesela Michael Cunningham’ın ‘Saatler’ kitabı Paris’te bir ağacın altından, bir çiçekçinin iki vazosunun arasına kadar izlenebilmiş.Sonra da izini kaybettirmiş.Elbet okuduğu kitaba bağlı olanlar, sayfalarına arada sırada yeniden dönmek isteyenler bu trendi pek benimsememiş.‘Kitabımı parkta bir ağacın dibine bırakmak kedimi ya da köpeğimi sokağa terk etmek gibi bir şey’ diyenler çoğunluktaymış.Bulduğu kitabı pek sevip, başkasına pas etmeye yanaşmayanlar da var.Kitap düşkünü olmakla birlikte dediğim gibi trendi sevdim.İşin romantik tarafı ağır basıyor.Sevdiğiniz bir kitabı sevdiğiniz biriyle değil hiç tanımadığınız biriyle paylaşıyorsunuz...Kitabı kim alacak? Kim evine götürecek?‘Kitap paslaşma’ burada moda olsaydı, sevdiğim bir kitabı nereye bırakırdım diye düşünüyorum.‘Anadolu Şiirleri Antolojisi’ni Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine, Sait Faik’in hikayelerini bir balıkçının kayığına, ağların altına...Kitapları bulan okuduktan sonra başkası okusun diye başka yere bırakır mıydı?Sanmam...Büyük bir ihtimalle ‘Şapşalın biri kitabını düşürmüş’ diye düşünürdü.Not: Bu trendle ilgili bilgi isteyenler için başvuru adresi: www.bookcrossing.comParka bırakmayacağınız bir kitap Heves Kuşu Durmaz DönerTRENDİ sevdim desem de ağacın altına bırakacağınız kitaplar var, bırakmayacaklarınız var.Bir kere hacimli olanları bırakmak pratik değil.Kıymetli olanların da bir kütüphaneye girip, bir daha çıkmama ihtimali fazla.Benim bırakmaya kıyamayacağım kitaplardan bir tanesi Ömer Uluç’un Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Heves Kuşu Durmaz Döner’ kitabı...Kitap mı? Yoksa sergi mi?Zira Ömer Uluç önsözde kitapla ilgili ‘Büyük bir sergi hazırlamak gibi bir şey. 29 cm’ye 24.5 cm gibi bir mekan 336 kez büyüyor’ diyor.Kitabın metin bölümü Paris, İstanbul, Bodrum gibi birkaç şehirde alınmış ses kayıtlarından oluşturulmuş.Sanatçının iç dünyasına yolculuklar, çağrışımlar, geriye dönüşler, saptamalar var kayıtlarda.Kopuk kopuk... Film fragmanları gibi.Kitaptaki görsel malzeme de zaten kronolojik bir sıra izlememiş.Uluç’un 1976 yılında yaptığı Afrika Kraliçesi’ 1995 yılında yaptığı ‘Oturan Kadın’ ile yanyana.Ressamın dediği gibi ‘Heves Kuşu Durmaz Döner’ sanatçı üzerine hazırlanmış bir kitaptan ziyade bir ‘sanatçı kitabı’...Bir çiçekçiye ya da Arkeoloji Müzesi’nin bahçesine bırakılacak bir kitap asla değil.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!