Kısırlık korkusu üçüz doğurttu

Güncelleme Tarihi:

Kısırlık korkusu üçüz doğurttu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 18, 2004 00:00

Eşinin boşayacağı korkusuyla, evliliğinin daha ikinci ayından itibaren kısırlık tedavisi gören 19 yaşındaki genç bir kadın, üçüz doğurdu.Erken doğum nedeniyle yaşamsal organları gelişmeyen erkek bebekler kuvözde yaşam mücadelesi verirken, genç anne ve işsiz baba ise hastane masraflarını karşılamanın derdine düştü. Şanlıurfa'dan göç ederek Adana'nın 19 Mayıs Mahallesi'ne yerleşen İbrahim ve Münire Gür çifti, evliliklerinin henüz ikinci ayında kayınvalide başta olmak üzere çevreden “kısır mısınız?” eleştirileri alınca tedavi olmaya karar verdi. Yumurtalama sayısını artırıcı ilaç kullanan Münire Gür, kısa süre sonra hamile kaldı, ancak bebeklerini 29 haftada erken doğumla dünyaya getirdi. Bir beklerken 3 erkek bebeğe birden sahip olan anne Münire Gür ve işsiz baba 21 yaşındaki İbrahim Gür, evlat sevgisini yaşayamadan hastane masraflarını nasıl karşılayacaklarının sıkıntısını yaşamaya başladı. Çocuklarını hastanede bırakıp eş-dost gezerek doğum ve bebeklerin bakım masrafları için para bulmaya çalışan baba İbrahim Gür, ”Sevincimiz yarım kaldı. Hastane masrafları bir yana üç çocuğa nasıl bakacağımızı bilemiyoruz” dedi. ERKEN TEDAVİNİN SONUÇLARIÇukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Yenidoğan Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nejat Narlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, erken kısırlık tedavisinin çoğul gebeliğe, çoğul gebeliğin ise erken doğuma neden olarak çocukların hayatını tehlikeye attığını söyledi. Narlı, genelde kırsal kesimde yaygın olan “evlenince hemen çocuk sahibi olma” geleneğinin yanlış gebeliklere, erken doğum ve sakat bebeklere yol açtığına dikkati çekerek, şunları kaydetti: “Çiftlere, evliliklerinin üzerinden bir yıl geçmeden kısırlık tedavisi önermiyoruz. Çünkü böyle durumlarda anne adayının aldığı ilaç birden fazla yumurtanın rahimde döllenmesine neden olarak çoğul gebelikler sağlıyor. Rahmin bebekleri taşıyamaması nedeniyle çoğul gebeliklerin büyük bölümü de hiçbir zaman istemediğimiz erken doğumlara neden oluyor.” Narlı, Gür çiftinin bebeklerinin 29 haftalık dünyaya geldiği için birinin 1150, diğerinin 1490 ve en ağırının 1520 gram olduğunu, kalp ve akciğer gibi yaşamsal organlarının gelişimini tamamlamadığını belirtti. Narlı, “1500 gramın altındaki doğumlarda risk daha yüksek oluyor. Bu ağırlığın altında doğan bebeklerin yaşama oranı yüzde 87'dir. Yaşayanların ise üçte birinde genelde sakatlık görülüyor” dedi. Erken doğumun hayati tehlikenin yanı sıra bir başka dezavantajının ise bakım maliyetlerinin yüksekliği olduğunu belirten Narlı, kuvözde yaşatılan bir bebeğin hastane masrafının 3 milyar lira ile 20 milyar lira arasında değiştiğini kaydetti. TOPLUMSAL SORUNNarlı, Gür çiftinin yaşadıklarının aslında toplumsal bir sorun olduğuna dikkati çekerek, kırsal kesimde, evliliğin ilk aylarında hamile kalınmadığı takdirde kadına “kısır” damgası vurulması, boşanması, hatta üzerine kuma getirilmesinin, sağlıklı olmayan kısırlık tedavilerine zemin hazırladığını sözlerine ekledi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!