KGB’nin yıldıramadığı Cihangirli Don Kişot

Güncelleme Tarihi:

KGB’nin yıldıramadığı Cihangirli Don Kişot
Oluşturulma Tarihi: Mart 22, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir zamanlar SSCB dışında resim satması KGB tarafından engellenen Gürcü ressam Gogi Chagelisvili, Cihangir’deki atölyesinde Boğazı ve geçen gemileri seyrederek İstanbul’u tualine aktarıyor. İstanbul resimlerinden oluşan sergisi 6 Nisan'da açılacak.

'Yıl 1985, Berlin duvarı henüz yıkılmamış. Doğu Bloğu dışına ilk kez yolculuk yapıyordum. Suslovi adlı beyaz bir gemi ile Odesa Limanı’ndan yola çıktık. Üç gün sonra İstanbul Boğazı’na vardık. O anda şehre aşık olduğumu hissettim' diye anlatıyor Gogi Chagelisvili İstanbulla ilk tanışmasını. Burada bir sergi açmak istiyor. Araya yıllar ve KGB giriyor. 1990'da davet üzerine geldiği Ankara’da sergi açma düşleri KGB’nin engeline takılıyor. Resimlerine yurtdışına çıkma yasağı konuyor. Yolunu bulup Ankara, Vakıfbank Sanat Galerisi’nde sergi açmayı başarınca ülkesinde resimlerine satış yasağı getiriliyor.

Yıllar sonra tatil için Ege’ye davet edildiğinde Efes'deki, Didim'deki tarihi, taş işçiliğini, renk ve kokuları, hüznü ruhuna işliyor. Ve sonra İstanbul’a geliyor. 15 yıl önce belleğine kazınan bu gizemli kentin, bir parçası olmaya karar veriyor: 'Ressam iyi veya kötü birşey yapacaksa bunu içinde hisseder, tıpkı kahve falını okumak gibi, yaptığı resimlerle yarın ne olacağını biliyordur' diyor ve ekliyor 'Ben bunu yüreğimin derinliklerinde İstanbulla ilk karşılaşmamızdan, onun ilk resmini yaptığım zamandan beri biliyordum. İstanbul’un renkleri benim renklerim. Her görüşümde bana yeni bir renk cümbüşü sunan Boğaz’ın yüzlerce değişik ’mavi’si beni her seferinde yeniden şarj ediyor'.

Eyüp’te ve Boğaziçi’nde bir yalı dairesinde yaşadıktan sonra, Cihangir’deki atölyesini tutmaya, sokak sokak dolaşarak, birçok daireye girip ışığına baktıktan sonra karar vermiş. Boğaz ve Kızkulesi manzaralı atölye, Kazancı Yokuşu ile Akyol Caddesi’nin birleştiği merdivenlerin başında. Son derece mütevazı, etrafta boya ve fırçalardan başka eşya yok.

Gezginliği seviyor

Sokakları yürüyerek dolaşıyor. Özellikle Beyoğlu, Galata Kulesi, Tünel, Çukurcuma en sık ziyaret ettiği yerler. Buralarda yakaladığı görüntüler, kesinlikle rahatsız etmeyen, ilk bakışta sevilebilecek ve bizi yakalayan detaylar resimlerinin özünü oluşturuyor.

'Ben bir Donkişot’um. Mızrağım fırçam, paletim kalkanım. Ben okuyarak değil, yaşayarak, görerek, hissederek tıpkı bir şair gibi, şiirlerimi doğamdan gelen tüm içtenliğimle tuallerime aktarıyorum' diyen Chagelisvili, Paris, Montreal, Düsseldorf, New York ve Yeni Zelanda’da ses getiren sergiler açmış. Gittiği her ülkenin doğası, renkleri, özellikle de kadınları sanatçının resimlerinin ayrılmaz parçaları olmuş. Gürcü ressamlar; Niko Pirosmanishvili ve David Kakabadze’i gönlünde yaşatan sanatçı, onlar gibi Kanada, Kırsal Amerika, Almanya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinde gördükleri ile kendi kişisel dünyasının köklerini oluşturan Gürcistan’a kadar uzanan geniş bir ufka sahip olmuş:

'Rusya’nın kışı, benim ruhuma işlemiştir. Tiflis benim çocukluk anılarımı, geçmişe özlemimi ortaya çıkarır. New York ruhumu fazla etkilemez ama orada varolanın dışındaki dünyayı görmemi sağlar. İstanbul benim için ikinci vatanım gibi. Hem çocukluğumu, hem gençliğimi burada yaşamış gibiyim.'

Chagelishvili’nin İstanbul’u canlı, rengarenk, pastel, gürültülü, suskun, yaşlı olduğunca genç, tembel, yorgun, miskin, üretken, dinamik, sakin ve telaşlı. Gittiği bütün ülkeleri resimleriyle fetheden Donkişot yürekli sanatçı şimdi de İstanbullu sanatseverleri fethetmeye hazırlanıyor.

Sergi açacak

Chagelisvili’nin yaklaşık altı aydır devam eden İstanbul macerası sonunda meyvelerini verdi. Sanatçı 6 Nisan’da Feriye, Kabataş Kültür Merkezi’nde açacağı sergisinin son hazırlıklarını tamamlamak üzere. Ali Nesin resimler üzerine şunları yazmış: 'Çocuk yani saf, temiz, günahsız ve içten, ama aynı zamanda muzip ve vahşi, terbiye edilmemiş bir yan... Bir yandan içine kapanık, bir yandan dışavurumcu. Ayrıntıların kimini atlayan, kimini yakalayan... Dikkatini bir noktaya toplayan, o noktada kendisini unutan, gördüğümüzü görmeyen, göremediğimizi gören...'

Ressamın Galata, Haliç, Eminönü, Eyüp, Boğaziçi, Beyoğlu, kuleler, camiler, sokaklar, vapurlar ve insanları anlatan resimleri bizi yeni bir İstanbulla tanıştıracak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!