Kendinizi temiz tutun

Güncelleme Tarihi:

Kendinizi temiz tutun
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 1999 00:00

Haberin Devamı

Sağlık Müdürlükleri, deprem bölgesindeki bulaşıcı hastalık olmadığını söylüyor.

Deprem bölgelerinde kanlı ishal, kolera ve tifo gibi salgın hastalıkların yayılacağı korkusu var. Deprem bölgelerindeki son durum nedir? Bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi nasıldır? Korunma yöntemi nedir? İşte cevapları...

Deprem bölgelerinde iki salgın hastalığın adı geziniyor: Kolera ve tifo. Oysa Dünya Sağlık Örgütü bu hastalıklar için gerekli aşıları programından çıkarmış. Sağlık Bakanlığı da 1974'da kolera aşısını, 1980'den bu yana tifo aşısını programına almamış. Çünkü kolera ve tifo aşılarının etkisinin aşıyı yaptıktan bir ay sonra koruyuculuğu başlıyor. Ve yalnızca yüzde 50 etkisi var, altı ay içinde de koruyuculuğu sıfır oluyor.

Deprem sonrası gelişebilecek salgın hastalıklar ve alınacak önlemlerle ilgili İstanbul Sağlık Müdürlüğü Başkanlığı'nda bir bilimsel kurul toplandı. İstanbul'un büyük hastanelerinden beş öğretim görevlisi hekimin altında imzasının olduğu karar şu: ‘‘İstanbul'da meydana gelebilecek salgın ve bulaşıcı hastalıklar yönünden gerekli tedbirler alınmıştır ve halihazırda salgın hastalık tehlikesi yoktur.’’

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi'nde görevli Dr. Sermet Gün Erdem de deprem bölgelerinde salgın hastalık olmadığını onaylıyor ve hastalıkların bulaşmaması için yapılacak tek şeyin kişisel temizliğe dikkat edilmesi olduğunu söylüyor.

Bulaşıcı Hastalıklar Şube Müdür Yardımcısı Uz. Dr. Necdet Bayar ise deprem bölgelerinde bir kişinin bile ishal olmasının korkutucu olduğunu bu yüzden titizlikle çalışıldığını ifade etti: ‘‘Günlük adi bir ishal vakasından dahi numune alıp laboratuvarlarımızda inceletiyoruz. İstanbul'da 32 ilçemiz var. Ekipler içme suyunu takip ediyor. Her gün 3 ila 5 bin nokta arasında suyun bakiye kontrolü yapılıyor. Ama deposu olanlar rutin temizliğini yapmalılar. Zaman zaman su şebekede temiz, muslukta kirli çıkabiliyor.’’

Bulaşıcı Hastalıklar Ekibi'nin söyledikleri son sözler dikkat çekici: ‘‘Vatandaşın ateşi var. Kolera oldum. Tifo oldum diyor. Oysa ishali yok. Ateş üst solunum yolları enfeksiyonu da olabilir. Herhangi bir rahatsızlığı olduğunda şaibe yaratmadan hemen bir sağlık teşkilatına gitsin. Panik olmasınlar.’’

Bulaşıcı ve salgın hastalıklar

AMİPLİ DİZANTERİ

Ilıman iklim kuşağında daha yaygın bir dizanteri türü. Amip bağırsak duvarına yerleşerek yüzeysel ya da derin yaralar açar. Kistli dışkıyla kirlenmiş yiyecek ve içecekler en önemli bulaşma yoludur. Su kaynaklarının kirlenmesi ve sineklerin kistleri besinlere bulaştırması da hastalığın yayılmasına yol açar. Hasta uzun süredir belirsiz sindirim yakınmaları ve arada bir gelen hafif ishali olduğunu söyler. Hastalıktan korunmanın en önemli yolu ise çevre temizlik koşullarını sağlamaktır.

BASİLLİ DİZANTERİ

Akut ve bulaşıcı bir bağırsak enfeksiyonu. Kanlı, irinli ve sümüksü ishale, ateşe, karın ağrısan, makatta ağrılı kas kasılmalarına ve sık dışkılama isteğine yol açar. Hastalık dışkı ve ağız yoluyla bulaşır. Sürekli ishal vücudun su-tuz dengesini yeniden sağlamak için hastaya damar yoluyla tuzlu su eriyikleri verilir. Hastalığın akut döneminde hastaya pirinç lapası, bol sıvı ve meyve suyu verilir.

KANLI İSHAL

Koksidiyoz olarak da bilinir. Mide ve bağırsak enfeksiyonlarının ortak adıdır. Ağır vakalarda zaman zaman kabızlıkla dönüşümlü olarak ishal, ateş, karın ağrısı, bulantı, baş ağırısı, iştahsızlık ve zayıflama görülür. Belirtiler sporların vücuda girmesinden yaklaşık bir hafta sonra ortaya çıkar ve 1-4 hafta içinde kendiliğinden kaybolur. Kanlı ishal çevre koşullarının düzeltilmesiyle denetim altına alınabilir.

KOLERA

Akut ve bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır. İshal ile aşırı sıvı ve tuz kaybı sonucunda gelişen kas krampları, bayılma ve idrar çıkışının durması gibi ağır belirtilerle ortaya çıkar. En çok hasta insanların dışkılarıyla, kirlenmiş suyun kullanılmasıyla, daha az da aynı yolla kirlenmiş süt, meyve, sebze, tatlı gibi besinlerin yenmesi ve sineklerin koleralı dışkılardaki bakterileri besinlere taşımasıyla bulaşır. En önemli bulaşma yolu içme ve kullanma suyudur. Hastaya damar yoluyla mümkün olduğu kadar hızlı bir biçimde ve büyük miktarda sıvı verilmeli. Çevre, kullanılan eşyalar dezenfekte edilmelidir.

TİFO VE PARATİFO

Mikroplu su ve besinlerin yenmesyle oluşan bir hastalıktır. Ayrıca dışkıyla, bronş-akciğer salgısı, kusmukla bulaşabilir. Dışkıdan çevreye dağılmasını sağlayan en önemli taşıyıcı ise sineklerdir. Mikrop bulaşmış su, süt, peynir, meyve ve çiğ sebzelerin alınması dolaylı buluşmaya neden olur. Hastalık sindirim, kalp-damar, solunum, sinir, boşaltım ve iskelet sistemini etkileyecek kadar tehlikelidir. Hastaya yatak istirahati verilmelidir. Kusma ve ishal nedeniyle kaybedilen sıvı kaybı ağızdan verilen glikozca zengin çözeltilerle telafi edilir. Hasta ağızdan birşey alamıyorsa damar yoluyla sıvı verilir. Mide bulantısı ve kusma ağızdan alınan kusma önleyici ilaçlarla giderilir.

Aşı yardımı

İstanbul'da başta SSK Göztepe Eğitim Hastanesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastaneleri olmak üzere 28 hastaneye toplam 59 bin 980 adet tetanos aşı kiti dağıtıldı. Rakamın içinde 12 bin adet Yalova Bölgesi, 5 bin adet Değirmendere Bölgesi'ne gönderilen tetanoz aşıları da var. Aşı-serum ile ilgili diğer rakamlar ise şöyle: 460 adet tetanoz serumu, 120 adet kangrem serumu, 50 adet akrep serumu, 10 adet yılan serumu ve 30 adet kuduz aşısı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!