Kendine yalan söylemek

Güncelleme Tarihi:

Kendine yalan söylemek
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 2004 19:12

Ayşe Arman bir arkadaşından bahsediyordu köşesinde. Babasının Anadolu’da bir şehirde yaşadığına inanan, gidip göremediği için üzülen bir arkadaşından... Aslında babası ölmüş, ama Ayşe’nin arkadaşı bu acı gerçeği reddediyor, “sanki...” gibi sürdürüyormuş hayatını. (Hürriyet, 22 Eylül)

Ayşe’nin yazısını okurken “mythomanie” yani “yalan hastalığı” konulu bir bilimsel makaleden aldığım notları arayıp buldum.

Haberin Devamı

Mitomani, çok basit bir tanımla, “Bireyin kendinin de inandığı yalanlar söylediği bir tür psişik dengesizlik” imiş.

Bu mani’nin adını koyan bir Fransız doktor, 19’uncu yy. sonu, 20’inci yy. başında yaşamış Prof. Ernest Dupré.

Dupré, her çocuğun “düzenli olarak ve tabii bir şekilde” yalan söylediğini, ama kimi bireylerde de bu eğilimin “patolojik” hale gelebildiğini göstermiş.

Montsouris Enstitüsü’nden Prof. Philippe Jeammet ise şu bilgileri veriyor:

“Mitoman söylediklerinin aslında gerçek olmadığını daima bilir. Ama psikolojik dengesini bulabilmek için, söylediklerinin doğru olması gerektiğini de bilir. Bir an gelir, birey, dışsal, objektif gerçeğe inanmaktansa, kendi gerçeğine inanmayı tercih eder. Huzur bulmak ve kendiyle uyum sağlamak için bu hikayeyi anlatmak zorundadır”.

Bu açıdan, mitomanın söylemi, yalancının veya dolandırıcının söyleminden çok farklı. Bu sonuncular için, yalan bir amaç değil, bir araç. Başka bir amaca ulaşmak için bir amaç. “Halbuki mitoman için yalan, başlıbaşına bir amaç. Hem hikaye uyduruyor hem inanıyor, bu bir çeşit rahatlama aynı zamanda.”

*

Elimdeki bilimsel makale, aynı Prof. Jeammet’nin ağzından, kimi insanları “kendi inandıkları yalanlar uydurmaya” yönlendiren bilinçaltındaki sorunları da (yani mitomani’nin sebeplerini de) anlatıyor da, artık o kadarını ben anlayamadım.

Ama (Ayşe Arman gibi) şahidi olduğum, bazen zarar da gördüğüm, kimi “vakalara”, kimi yalanlara veya izahı olmayan davranışlara bir açıklama bulabildim bu yazıda. “Hiç yoktan iyi” bir açıklama en azından...

Haberin Devamı

Mesela, hayatının - paylaştığımız - tatsız bir dilimini beyninden silebilmek için, (farkında olmadan) benden kurtulma ihtiyacı duyan, ama önce bir bahane bulması, kendini ikna edip rahatlatacak bir gerekçe icat etmesi gereken bir arkadaşımın durumunu...

Neyse boş verin, tatsız konulara girmeyelim akşam akşam. (Kedi Basura’nın hikayesini anlatmıştım size bir zamanlar. İçim kaldırırsa tekrarlarım bir ara.)

*

Mitoman veya değil (Hepimiz çocukluğumuzda, hatta büyüklüğümüzde, küçük büyük yalanlar söylemişizdir, söylüyoruzdur. Ben burada sadece, “savunma mekanizması olarak” insanın kendinin de inandığı yalanlar uydurması mekanizmasını anlamak ve anlatmak için mitomaniden bahsettim, yoksa her yalan patolojik, her küçük yalancı da mitoman değildir elbet...)

Mitoman veya değil, diyordum, insanoğlu şu veya bu sıkıntıdan kurtulmak için, rahatlamak için yalan söyleyebilir.

Ama yalanların en tehlikelisi ... kendinizi aldattığınız yalanlardır!

Hele hele, kendinize yalan söylemek için, başkalarına zarar verirseniz...

Tamam tamam, laf çok uzadı, başka bir gün devam ederiz bu sohbete...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!