Kalpten isteyince herşey olur

Güncelleme Tarihi:

Kalpten isteyince herşey olur
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2000 00:00

Haberin Devamı

İşte karşınızda herkesi heyecanlandıran o makine. Rahat olmalı, gülümsemeli ve doğal davranmalısınız. Elbette hiç kolay değil. Ama genç televizyoncu

Gülin Tomay, kameranın içinde gördüğü yüzlere her hafta sıcacık gülümsüyor...

Sarışın, mavi gözlü, gayet hoş bir kadın. Üstelik moda programı sunuyor. Şaşıracaksınız ama o bir manken değil! Gülin Tomay, Koç Üniversitesi sosyoloji bölümünden mezun olur olmaz hiçbir tecrübesi olmamasına rağmen kendini kameraların önüne atıvermiş. Ama ne atış! ‘‘Bölümümü bitirirken bir ödev hazırlamam gerekiyordu. Eğitim düzeyleri düşük kadınların, televizyonda verilen haberleri algılama şekilleriyle ilgili geniş kapsamlı bir ödevdi bu. Okulumun üçüncü senesinde haberciliğe ilgi duymaya başladım. Sosyoloji ve televizyonculuğun birbiriyle bağdaştığını düşündüğüm için de bu mesleğe geçtim’’ diyor.

Hırslı ve idealist

Tecrübe sahibi olmadığı için baştan korkmuş, ürkmüş. Ama o tipik bir Akrep kadını. Hırslı, amaçları uğruna savaş veren ve idealist. Bu arada iyi bir Akrep olduğunu da belirtmeden edemiyor. ‘‘Şansıma yeni bir kanal açıldığını duydum. Çok genç ve dinamik bir ekip olduğunu öğrenince görüşmelere gittim. Sonra CNN Türk adı verilen bu genç televizyonda Stil programını yapmaya başladım.’’

Gülin Tomay, başarıyı avucunuzun içinde bilmeniz için sadece gönülden istemenin gerektiğini kanıtlayan iyi bir örnek.

İlk tecrübeniz değil mi?

İlk tecrübem ama CNN Türk yayın hayatına başlamadan önce bir sene eğitim verdiler bize. Eğitmenler geldi. Kameradan, montaja kadar televizyonculukla ilgili herşeyi öğrendim diyebilirim. Bu bilgileri edindiğim için ne yalan söyleyeyim; kendime gerçekten de çok güveniyorum. Gerekirse kameramı alıp, röportajımı yaparım. Sonra gelir metnimi rahatlıkla yazarım. Seslendirmemi ve montajımı yaparım. Zaten CNN Türk'te herkes her işi yapabilir. Kameraman, montajcı diye ayrılmaz insanlar. Bence böyle olması çok daha iyi. Çünkü programa tamamen hakim oluyorsun. Zaten çekim yaparken program aklında şekilleniyor.

Tecrübeniz olmasa bile bu işi çok seviyor olmanız birtakım şeyleri kolaylaştırır. Öyle değil mi?

Aynen öyle. Dikkat ediyorum da; bu iş yaşam tarzım olmaya başladı. Ben İtalyan Lisesi mezunuyum. İtalyan Lisesi çoğunlukla sanatçı, mimar yetiştiren bir lise. Modayı bir sanat olarak görüyorum. O lise, bize bu yaşam tarzını verdi.

İnsanların giyim kuşamıyla daha çok mu ilgilenmeye başladınız?

Evet. Bunu ilk olarak sinemaya gittiğim zaman anladım. Sosyoloji okuduğum için eskiden sinemaya gittiğimde toplum olaylarına dikkat ediyordum. Son iki senelik tecrübemden sonra sosyolojik olaylara estetik açıdan baktığımı farkettim. Eski çağlardan beri giyim bir prestij göstergesi. İşlemelerden, düğme sayısından bile insanların sosyal konumları anlaşılıyordu.

Kendinizi insanları estetik açıdan takip ederken yakalamak sizi huzursuz ediyor mu?

Aslında seviyorum bu özelliğimi. Stil'in bir sloganı var: ‘‘Moda ve tarz rehberi.’’ Her insanın yaşam tarzı farklı. Herkesi aynı kalıba koyamazsınız. Dolayısıyla insanları modaya uyup, uymamasına göre değerlendirmiyorum. Moda herkese göre değişir. Çok fazla göze batmadığı sürece: ‘‘Hımm! Şu şunu giymiş, bu bunu giymiş’’ demiyorum. Çünkü bu onun seçimi, onun yaşam tarzı. Artık modacılar bile tek bir tarza hizmet etmiyor. Gece kıyafeti tasarlayan modacı, aynı zamanda blue jean ve tişört modelleri üretebiliyor.

Amerikan CNN'inde de bir ‘Stil’ programı var. Sizin yaptığınızla birebir aynı mı?

Tamamen aynı değil. Yabancı defilelerin kasetleri CNN'den geliyor. Bazen ben de yurtdışı defilelerine gidiyorum. Ama metinlerini ben yazıyorum. Türk insanına uyarlıyorum. Mimarlar, tasarımcılarla röportajlarımız oluyor. Yeni yayın döneminde programın formatını birazcık değiştireceğiz. Daha çok Türk paketleri yer alacak. Yani halka hitap edecek. Yemek yemekten, bir tabak süslemesine kadar... Daha çok restoranlar, barlar olacak. Tabii modadan kopmadan...

Türkiye'deki moda programlarını mankenler sunuyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Moda çok önemli, toplumsal bir olay. Dolayısıyla moda hakkında birşey söylemeniz için toplum olaylarından haberdar olmanız gerekir. Bunun için mankenlerin sunmasına karşıyım. Kamera karşısında konuşmak için eğitim gerekiyor. O yüzden mankenler başarısız oluyor. Defilede konuklara kıyafet sunmaya benzemiyor bu iş. Eğitim şart. Tamam, çok güzel görüntü verebilirler. Moda programlarına dikkat ederseniz; mankenlerin özel hayatlarıyla ilgili. Seyrettirmek için manken kullanıyorlar. Mesela alttan çekim yapıyorlar. Stil'in bu tarz programlardan ayrıldığına inanıyorum. Mesela ben modacılarla birebir görüşme halindeyim. Onlar olaya tamamen hakim ve sıkıştığınızda çok yardımcı oluyorlar. Çok sıcak ve birlikte çalışması kolay insanlar...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!