Kadınların taptığı balet

Güncelleme Tarihi:

Kadınların taptığı balet
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 02, 2011 00:00

New York Amerikan Bale Tiyatrosu’nun baş dansçısı, dünyaca ünlü İtalyan balet Roberto Bolle İstanbul’daydı. Kraliçe Elizabeth ve Papa II. Paul gibi ünlü isimler için sahneye çıkan Bolle’yi havaalanında çok sayıda hayranı çiçeklerle karşıladı. Bu ay sahneleyeceği ‘Roberto Bolle and Friends - Roberto Bolle ve Arkadaşları’ gösterisi öncesinde Bolle’yle buluştuk

Nasıl başladınız baleye?
- Kaportacı bir baba ve ev hanımı anenin dört çocuğundan biriyim. Ailemde sanatçı yok ama dans benim için bir tutku oldu. Bunu fark eden ailem altı yaşımdayken beni bir bale okuluna gönderdi. Yeteneğim ortaya çıkınca Milano’daki dünyanın en meşhur operası La Scala’nın bale okuluna yazdırdılar. Başta gitmeyi hiç istemedim. 11 yaşında bir çocuk olarak tek başıma Milano’da yaşamak zor geldi. İlk üç yıl sık sık geri dönmeyi düşündüm, sonra alıştım. Bir yandan normal okula bir yandan da bale okuluna gidiyordum. Dans etmeyi o kadar çok seviyordum ki, benim için İtalya’nın en parlak öğrencileriyle eğitim almaktan bile daha önemliydi. Herkesin hayalini kurduğu bir yerde büyük dostluk ve rekabetler gördüm. Sonunda azim, çalışma ve disiplinle aralarından sıyrılıp bulunduğum yere geldim.

Dansta estetik ve sağlam bir fizik çok önemli. Bunu korumak için neler yapıyorsunuz?
- Baleyi meslek yapınca dans bütün hayatınız oluyor. Sabah 08.00’de kalkıyor, 09.00’da tiyatroda oluyorum. Bir saat ısınma ve esneme yapıyoruz. Ardından bir buçuk saat antrenman ve beş saat da provalar devam ediyor. Oynadığım oyuna göre, ihtiyaç duydukça fizik terapi yapıyorum. Kaldırma hareketi çok olduğunda ağırlık çalışıyorum. Haftada bir-iki saat de masaj yaptırıyorum. Yediklerime çok dikkat ediyorum. Baharatlı, kızarmış yemekler yemiyorum. Et çok az yiyorum. Balığı tercih ediyorum. Çoğunlukla sebze, yeşillik ve meyveyle besleniyorum. Sigara ve içki kullanmıyorum.

YAŞLA İLGİLİ ENDİŞEM YOK

Yasak şeyleri yemek istediğiniz hiç olmuyor mu?

- Yoğun fiziksel çalışmanın sonunda aslında istediğiniz her şeyi yiyebilirsiniz. Yasak yok. Fakat bir zaman sonra sizin için en iyi şeyin ne olduğunu anlıyorsunuz. İstersem kızartma da yiyebilirim ama ertesi gün kendimi iyi hissetmiyorum. Bu da performansımı etkiliyor.

Bu kadar kendinizi adamaya rağmen, bale belli bir yaşa kadar yapabiliyor. 36 yaşındasınız ve performansınızla ilgili bir endişe duyuyor musunuz?
- 60 yaşında hala dans eden baletler var. Ne kadar devam edebileceğiniz fiziğinize ve tutkunuzu seyirciye aktarıp aktaramadığınıza bağlı. Eğer keyif almaz hale geldiyseniz zaten bırakırsınız. Şu anda öyle bir endişem yok. Bıraktıktan sonra da gençlere eğitim verebilirim, bir bale topluluğu yönetebilirim. Tabii en güzeli sahnede olmak.

OBAMA İÇİN DANS ETMEK İSTİYORUM
/images/100/0x0/55ea5ea0f018fbb8f87b7a76


Dans etmekten en çok zevk aldığınız bale eserleri hangileri?
- Kendi yorumumu katabileceğim karakterlerin olduğu oyunları seviyorum. Mesela Romeo ve Jülyet’deki Romeo ya da Kamelyalı Kadın’daki Armando. Bu zengin karakterleri, her akşam duygusal ve psikolojik boyutlarıyla aktarıyorum. Kendim de farklı ruh hallerine bürünüyorum. O tutku çok güzel.

Psikolojik bir hazırlık da yapıyor musunuz?
- Romanlardan yola çıkarak oynadığımız oyunlarda karakterlere daha iyi bürünebilmek için mutlaka kitaplarını okuyorum. Ekim’de Puşkin’in Yevgeni Onegin’i sahneledik. Kitabı okuyunca koreografların nasıl bir dans ve ruh hali istediğini daha iyi anlıyorsunuz.

Kraliçe Elizabeth ve Papa II. Paul gibi isimler için de sahneye çıktınız. Bu gösteriler sizde ayrı bir heyecan yaratıyor mu?
- Yaratıyor ama bu heyecan oradaki özel kişilere değil genel duruma yönelik. Örneğin Kraliçe Elizabeth’in tahta geçişinin 50. yılı şerefine Buckhingam Sarayı’nda dans etmiştim. Benzersiz bir olayın şerefine, harika bir sarayda sahneye çıkmak büyük bir heyecandı. Papa için dans ettiğimde St. Peter Katedrali’nde muazzam bir ortamda sahneye çıkmıştım. Bu imkanları bulduğum için çok şanslı hissediyorum. İleride Amerikan Başkanı Obama için de dans etmeyi çok isterdim. Büyük hayranıyım.

ÇOK ÇEY KAÇIRIYORUM AMA ŞİMDİ DANS ZAMANI

İstanbul’da sizi çiçeklerle çok sayıda genç kız karşıladı... Kadınlardan her zaman böyle ilgi görüyor musunuz?

- Evet, fazlasıyla... Özellikle İtalya’da çok iyi tanınıyorum. Dolayısıyla kendi kendime rahatça dolaşamıyorum. Güneş gözlükleri ve şapkayı deniyorum ama yine de tanınıyorum. Nasıl olduğunu anlamıyorum! Fakat İstanbul’da gördüğüm ilgi benim için büyük bir sürpriz oldu. Çok sıcak bir karşılamaydı. Buradaki gösteri için heyecanlıyım.

Danstan geri kalan zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Öyle bir zamanım yok! New York’ta yapacak çok şey var ve ben hiçbirini yapamıyorum. Bir gösteri izlemek veya sergi gezmek istiyorum. Fakat tüm gün süren provaların sonunda sadece eve gidip dinlenmek istiyorum. New York’ta olup da her şeyi kaçırıyor olmaktan üzülüyorum. Bir yandan da biliyorum ki şimdi gezmenin değil, en iyisi olmak için çalışmanın zamanı. Herşeyi aynı anda yapamazsınız. Ayrıca dans dışında yaptığım başka birçok iş var. 12 yıldır UNICEF’in iyi niyet elçisiyim, Güney Sudan gibi yerlere gidiyorum, hayır amaçlı gösterilere çıkıyorum. Çocuk hakları için elimden geleni yapmak istiyorum.

SİYAH KUĞU HAYAL KIRIKLIĞI

Baleye İtalya’da başladınız, şimdi New York Amerikan Bale Tiyatrosu’nda baş dansçısınız. Bale Avrupa’da mı daha çok ilgi görüyor Amerika’da mı?
- Balenin Avrupa’da 300 yıllık bir geleneği var. Bunu tarihi tiyatroların fazlalığından da anlayabilirsiniz. Fakat, New York’ta daha fazla enerji var. Bale ve iyi dansçıları görmek için büyük bir heves duyuyorlar ve sahneye çıkmaktan büyük zevk alıyorum. Dünyadaki en iyi dansçılar da New York’a gidiyor. Dünyanın her yerinden Metropolitan Operası’nda bale izlemeye geliyorlar. Sahnede iyi bir kalite olduğunda ve seyirciler de bunun heyecanını yaşadığında hemen hissediyorsunuz.

Sizce modern zamanlarda bale hak ettiği değeri görüyor mu?
- Ülkelerin kültürüne göre değişiyor. Örneğin Paris, Londra ve Rusya’da bale ve dansa büyük önem veriliyor. Bu işi meslek haline getirmiş insanlara saygı duyuluyor. Siyah Kuğu filminin ve televizyondaki programların etkisi de büyük.

Siz film hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Benim için büyük bir hayal kırıklığıydı çünkü bale dünyasıyla ilgili çok yanlış bir imaj sergiledi. Gerçekte kimse öyle değil. Filmdeki balerininki, dans tutkusu değil ruhsal bir hastalıktı.

İSTANBUL’DAKİ İLK KEZ SAHNE ALIYOR

Roberto Bolle, 20 ve 21 Temmuz’da Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda ‘Roberto Bolle and Friends - Roberto Bolle ve Arkadaşları’ gösterisiyle sahne alacak. Zorlu Center’ın ana sponsorluğunda düzenlenecek gösterinin biletleri www.biletix.com’da ve 60- 475 lira arasında değişiyor. Ayrıca eğer 20 Temmuz’daki gösterinin biletlerini Açık Kapı veya Bir Dilek Tut Make-A-Wish Türkiye Derneği’nden alırsanız gelirin bir kısmı çocuklar yararına kullanılıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!