Kadınları koruyan kurumlar derhal hayata geçmeli

Güncelleme Tarihi:

Kadınları koruyan kurumlar derhal hayata geçmeli
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 14, 2005 00:00

DoÄŸan Holding Hukuk Müşaviri Önay Alpago eski bir politikacı. Tansu Çiller’in BaÅŸbakanlığında kurulan DYP-SHP hükümeti sırasında, sekiz ay boyunca Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yapmıştı. Politikayı bıraktı ancak kadınlar için çalışmaktan vazgeçmedi.Ä°stanbul Kadın KuruluÅŸları BirliÄŸi’nde, Ä°stanbul Barosu Kadın Komisyonu’nda görev alıyor. Kadın Adayları Destekleme ve EÄŸitme DerneÄŸi’nin (Ka-der) üyesi, pek çok kadın çalışmasında da gönüllü. Alpago ile yeni Türk Ceza Yasası’nın kadınları ilgilendiren maddeleri ve Türkiye’de aile içi ÅŸiddet üzerine konuÅŸtuk...Memnun musunuz yeni ceza yasasının kadını ilgilendiren maddelerinden?- DoÄŸrusu bu yasanın düzenleniÅŸinde emeÄŸi geçen kadın kuruluÅŸlarını kutlamak istiyorum. Gerçekten müthiÅŸ bir gayretle, belli maddelerin kadınlar lehine düzeltilmesini saÄŸladılar. Bir iki eksiÄŸinin dışında bu ceza yasasındaki deÄŸiÅŸikliklerden memnunum ama yasayı yapmak yetmiyor biliyorsunuz, uygulanması gerekiyor. Hangi maddeler çok iyi oldu diye düşünüyorsunuz?- Bir kere eski ceza yasasıyla yenisi arasındaki en önemli fark, kadına temel yaklaşım farkı. Burada artık topluma karşı suçlar deÄŸil, kiÅŸilere karşı suçlar baÅŸlığı altında düzenlendi yasa. Bu bir devrim sayılır çünkü burada artık cinsel suçlarda korunması gereken deÄŸer, toplumsal ahlak, gelenek, görenek deÄŸil, bireyin kendisi yani kadın. Bir insan olarak kadının kendisi, onun vücut bütünlüğü. Ä°kincisi eski yasada ırza tecavüz, ırza tasaddi olarak geçen düzenleme tümüyle cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar olarak deÄŸiÅŸti. Bu da büyük bir hukuki deÄŸer taşıyor. Yasaya vücut dokunulmazlığı, insan onurudur anlayışı hakim oldu. Sonra, tecavüzcü, maÄŸdurla evlenerek cezadan kurtuluyordu eski yasaya göre. Bu durumda maÄŸdur iki kez cezalandırılırken, suçlu korunuyordu. Bu kaldırıldı. DiÄŸer yenilikler evlilik içi cinsel saldırının cezalandırılması, bakire kadın, evli kadın ayrımının kaldırılması, iÅŸyerinde cinsel tacizin suç sayılması...Sizce neler eksik peki?- Bekaret kontrolünde de olumlu deÄŸiÅŸiklikler yapıldı, artık hakim ya da savcı kararı olmadan muayeneye götürenler ya da muayene edenlere ceza verilmesi öngörülüyor. Fakat buradaki eksiklik maÄŸdurun da onayının alınması! Çünkü bu bir beden bütünü ihlalidir. Ä°kinci önemli eksiklik, töre cinayeti yerine namus cinayeti denmemesi. Çünkü töre dediÄŸimiz zaman daha bölgesel bir durumun ifadesi var, ama namus cinayeti her yerde. KADININ GÄ°DECEK YERÄ° YOKSA EVDEN ÇIKAMAZÖnemli olan yasa deÄŸil, uygulanması demiÅŸtik. O konuda neler söyleyeceksiniz?- Kadınları koruyan sosyal kurumların hayata geçirilmesi gerekiyor. Åžiddet gören kadın eÄŸer gidecek bir yeri yoksa ya da ona babaerkil aile içinde yerinin kocasının yanı olduÄŸu söyleniyorsa, ÅŸiddetin olduÄŸu evden çıkamaz. O nedenle ÅŸikayetçi olan kadınların gidebileceÄŸi kurumlar olmalıdır. Bütün dünyada bu amaçla, sayısı on binleri bulan sığınma evleri açılıyor. Yeni yasa, yerel yönetimlere sığınma evi açma zorunluluÄŸu getirdi ama henüz bir tüzüğü hazırlanmadı. EÄŸer iyi bir düzenleme yapılmazsa sığınma evleri belediye baÅŸkanlarının ÅŸahsi, siyasi, dini propagandalarına kurban olabilir.Sizce de sığınma evleri bu konuda bilgili sivil kadın kuruluÅŸları tarafından yönetilmemeli mi? Batı’daki örnekleri gibi: Belediye ve devlet binayı verir, finansmanını saÄŸlar ancak iç iÅŸleyiÅŸine karışamaz. SürekliliÄŸini saÄŸlamak zorundadır...- Evet, sığınma evlerinin sivil toplum örgütleriyle ortak projelerle çalışması gerekir. Ben sığınma evlerinin devlete ve yerel yönetimlere baÄŸlı olmamasından yanayım çünkü iktidarlar deÄŸiÅŸiyor. Kendi anlayışına uygun olmadığını düşünen kiÅŸiler tarafından ya amacına uygun çalıştırılmıyor ya kapatılıyor. Ancak şüphesiz ki devletin ya da yerel yönetimlerin bu evleri finanse etmesi, güvenliÄŸini saÄŸlaması, saÄŸlık kurumlarıyla koordineli çalışması gerekiyor ama iÅŸletmeyi kadın kuruluÅŸları yapmalı.Sığınma evlerinin açılması yerel yönetimlere devredildi diye, bu konu Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın sorumluluÄŸundan çıkmış mı oluyor?- Hayır olmamalı. Çünkü bakanlığın adı, kadın ve aileden sorumlu. Mutlaka hazırlıkların birlikte yapılması gerekiyor. Ama kadın kuruluÅŸlarına birlikte çalışma olanağı saÄŸlanmalı. Yasa nüfusu 50 bini aÅŸan belediyelere sığınma evi açma mecburiyeti getirdiÄŸi için artık kolay kolay kapatılmayacaklardır, ama önce açacaklar mı onu bir görelim. Çünkü çoÄŸu zaman yasalarda yazılmış olması uygulamak için yeterli olmuyor. ÖNCE Ä°NANMAK SONRAMÃœCADELE ETMEKAile içi ÅŸiddete karşı 1998’den beri bir yasa var aslında, Ailenin Korunmasına Dair Kanun. Åžiddet uygulayan kiÅŸiyi evden uzaklaÅŸtırmaktan hapse atmaya kadar bir dizi önlem içeriyor. Ancak hálá Türkiye’de dayak yiyen kadını tekrar evine gönderen polisler var. Onların kanunları çok iyi biliyor olmaları gerekmez mi? - Tabii ki devlet doktorlarıyla, polisleriyle, psikologlarıyla aile içi ÅŸiddetin var olduÄŸunu, bunun bir toplumsal sorun ve yara olduÄŸunu, onarılması için hepimize önemli görevler düştüğünü bilmeli. Bizde yasaların uygulanması yavaÅŸ oluyor. Yenilikler için çalışmaları hızlandırmak gerekiyor.Åžimdi kadından sorumlu devlet bakanlarına bakıyoruz: Kadınlarla ilgili çok ciddi çalışmalar yapmıyor, bu konuda pek istekli de görünmüyorlar. Siz bir dönem bu bakanlığı yürütmüş biri olarak bunu nasıl yorumluyorsunuz? Yapmak istenmiyor mu, yaptırılmıyor mu?- Önce inanmak gerekiyor. Ä°nandıktan sonra mücadele etmek gerekiyor. Çünkü erkek egemen bir toplumda bakan arkadaÅŸlarımız inanarak ve iyi niyetle çalışmalar yapsa bile bunların yasalaÅŸması için parlamento çoÄŸunluÄŸuna ihtiyaç var. Orada da çoÄŸunluk erkek olunca, kadın lehine deÄŸiÅŸikliklerin çok kolay yapılabilmesi mümkün deÄŸil.KADINLARIN DÖRTTE BÄ°RÄ° ŞİDDET GÖRÃœYOR, ŞİDDET UYGULAYANLARIN DÖRTTE ÜÇÜ KOCABugün kadınların dörtte biri ÅŸiddete uÄŸruyor. Bu olayların dörtte üçünde fail kadının eÅŸi. Ciddiye almak gerekiyor durumu. Bu konuda hepimizin bilgilenmesi gerek. Bilgilenmeyi saÄŸlamakta en önemli görev şüphesiz ki medyaya düşüyor. Hürriyet Gazetesi’ni böyle bir kampanya yaptığı için kutluyorum. Çünkü aile içindeki ÅŸiddeti yüksek sesle dile getirmek pek alışık olduÄŸumuz bir ÅŸey deÄŸil. Bunun yanında televizyonlarla da desteklenmeli. Ama yalnız öğleden sonra kadın kuÅŸaklarında deÄŸil, akÅŸam saatlerinde verilmeli, çünkü erkeklerin de eÄŸitilmesi gerek.HÃœRRÄ°YET’İN CÄ°NSELLÄ°K ARAÅžTIRMASI DA ŞİDDETÄ°N YAYGINLIÄžINI GÖSTERDÄ°TNS PÄ°AR ÅŸirketinin, Hürriyet için yaptığı Cinsellik AraÅŸtırması’nın sonuçlarına göre de Türkiye’de yakınlar tarafından görülen ÅŸiddet, tabloda görüldüğü gibi çok yaygın. Åžiddet gördüğünü söyleyenlerin en yüksek olduÄŸu kesim okur yazar olmayanlar (Yüzde 51.2). Ancak üniversite mezunları arasındaki oran da hiç azımsanacak gibi deÄŸil: Yüzde 25.7, yani her dört üniversite mezunundan biri! Metropoller, ÅŸiddet gördüğünü söyleyen insanların en fazla olduÄŸu yerler (Yüzde 33.2). Åžiddet görme konusunda muhafazakarlar, liberaller ve ılımlılar arasında büyük farklılıklar yok: Hemen hemen hepsinde üçte bir oranında. Yine araÅŸtırmanın sonuçlarına göre, yakın çevresinde eÅŸi/partneri tarafından fiziksel ÅŸiddete maruz kalan kadınlar olduÄŸunu söyleyenlerin oranı yarıdan fazla (yüzde 55.2). Buradaki ‘evet’ cevaplarında en yüksek oran yüzde 60.3’le DoÄŸu Anadolu’ya ait. Ancak metropoller de DoÄŸu’dan aÅŸağı kalmıyor: Yüzde 59.7.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!