Kadın filmleri şenliğinde áşık erkekler hattı

Güncelleme Tarihi:

Kadın filmleri şenliğinde áşık erkekler hattı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 06, 2005 00:08

5-15 Mayıs’ta Ankara’da düzenlenen 8. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, bu sene konu olarak aşk temasını seçti. Bu nedenle de festival, tarihinde ilk defa erkek yönetmenler için de bir bölüm hazırladı.

Kısacası hem kadınların aşkla yaptığı filmleri, hem de erkeklerin aşk filmleri gösterilecek. Festivalle ilgili bilgi: www.festival.ucansupurge.org

Ankara’da Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali bu yıl 8’inci kez düzenleniyor. Festival, bugüne kadar hep kadın yönetmenlerin filmlerine yer veriyordu. Ancak bu defa, erkek yönetmenlere de bir bölüm ayrıldı. Çünkü, festivalin bu yılki teması aşk.

‘Aşık Erkekler Hattı’ adlı bu bölümde sinema tarihine geçmiş dört film gösterilecek. Şimdiden çağdaş sinemanın klasikleri arasında yerini alan Günbatımından Önce (Before Sunset), Fassbinder’in filmi Korku Ruhu Kemirir; şiirin, renklerin ve müziğin birleştiği unutulmaz Fransız müzikali Cherbourg Şemsiyeleri ve Audrey Hepburn’lü klasik Tiffany’de Kahvaltı, bu bölümde gösterilecek. İşte bu filmlerin öyküsü:

GÜNBATIMINDAN ÖNCE

Richard Linklater, ABD, 2004: Bundan dokuz sene önce, genç Amerikalı yönetmen Richard Linklater, senarist arkadaşı Kim Krizan’la birlikte Gün Doğmadan adlı minimalist bir aşk filmi yapmıştı. Amerikalı Jessie (Ethan Hawke) ve Fransız Celine’in (Julie Delpy) trende tanışmaları ile başlayan ve o gün Viyana’da devam eden bir gecelik ilişkilerinin öyküsünü anlatan Gün Doğmadan (Before Sunrise), ‘entelektüeller için romantik komedi’ diye tanımlanmıştı. Gerçekten de 20’lerinin başındaki bu iki genç, gece boyunca birbirlerini tanırken, dinden cinselliğe, felsefeden politikaya birçok konuda konuşup tartışmış, birbirlerine áşık olmuşlardı. Günün sonunda Viyana garında altı ay sonra buluşmak üzere gözyaşları içinde ayrılmışlardı.

Celine ve Jessie 9 yıl sonra bu kez Paris’te buluştular. Bu filme de Günbatımından Önce (Before Sunset) adı verildi. Jessie yazar olmuş, Celine ise çevreci bir örgütte çalışıyor. Jessie’nin bir kitabevinde düzenlenen okuma gününde karşılaşıveriyorlar. O anda anlıyoruz ki, Viyana’da verilen sözler tutulmamış ve bir gecede yeşeriveren aşk orada kalmış. ‘Gün doğmadan önce’ başlayan aşk ‘gün batımından sonra’ devam eder mi? Çok başarılı bir devam filmi.

KORKU RUHU KEMİRİR

Reiner Werner Fassbinder, Almanya, 1961: Yaşamının sonbaharında bir kadın olan Emmi ile ondan en az on yaş genç, göçmen Arap işçi Ali’nin unutulmaz aşk hikayesi. Emmi ve Ali evlenmeye karar verdiklerinde çevrelerindeki herkes bu karara karşı çıkar. Ne var ki, biraz zaman geçip de ortalık yatışınca onlar da ilişkileri hakkında derin kararsızlıklarla karşı karşıya kalırlar. Usta Alman yönetmen Fassbinder’in en iyi filmlerinden biri sayılan Korku Ruhu Kemirir, zıtlıklardan aşkı doğuruyor. Geriye, Emmi ile Ali’nin bu aşkı sürdürüp sürdüremeyeceği sorusu kalıyor.

CHERBOURG ŞEMSİYELERİ

Jaques Demy, Fransa, 1964: Cannes’da En İyi Film Ödülü alan Les Parapulies de Cherbourg (Cherbourg Şemsiyeleri), bir şemsiye dükkanının sahibi olan üvey annesiyle birlikte yaşayan genç bir kadının (Catherine Deneuve) öyküsünü anlatıyor. Bir süre sonra áşık olduğu adamla evlenmek istemesi ve annesinin buna karşı çıkmasıyla başlayan olaylar, kadının sevgilisinin iki yıllığına askere gitmesiyle dramatik bir boyut kazanır. Zaman geçecek ve pek çok şey için geç kalınmış olacaktır. Müziğin sinemayla bütünleştiği en kusursuz filmlerden biri.

TIFFANY’DE KAHVALTI

Blake Edwards, ABD, 1961: Movieline dergisine göre sinema tarihinin en şık ikinci sahnesine (Audrey Hepburn’ün filmin başında, sokakta pasta yediği sahne), The Sun gazetesine göre de gelmiş geçmiş en ateşli öpüşme sahnesine sahip bir film. Modern Amerikan edebiyatının önemli yazarlarından Truman Capote’nin aynı adlı romanından uyarlanan Tiffany’de Kahvaltı, çok kırılgan bir öykü anlatır. Çünkü kimseye, hiçbir şeye bağlanmadan yaşamak istediğini söyleyen, şımarık gibi görünen ama çaresiz Holly’nin kırılgan kalbini gösterir bize. Audrey Hepburn, sinema tarihinin unutulmaz karakterlerinden biri olan Holly Golightly’e bu filmde hayat veriyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!