İzleyenler de hipnoz olacak

Güncelleme Tarihi:

İzleyenler de hipnoz olacak
Oluşturulma Tarihi: Ekim 20, 2007 00:00

"Sıfır Dediğimde" adlı gerilim filminde Oktay Kaynarca ile başrolleri paylaşan Hazım Körmükçü ve Damla Tokel, Kelebek'e konuştu.

Haberin Devamı

2 Kasım'da vizyona girecek olan "Sıfır Dediğimde" adlı gerilim filminde Oktay Kaynarca ile başrolleri paylaşan Hazım Körmükçü ve Damla Tokel, Kelebek'e konuştu. Kömrükçü, filmi izleyenlerin de hipnoz olabileceklerini iddia ediyor.

İzleyenler de hipnoz olacak
Yönetmenliğini Gökhan Yorgancıgil’in üstlendiği 2 Kasım’da vizyona girecek olan "Sıfır Dediğimde" adlı gerilim filminde Oktay Kaynarca ile başrolü paylaşan Hazım Körmükçü ve Damla Tokel, Kelebek’e konuştu. Körmükçü, filmi izleyenlerin de hipnoz olabileceklerini iddia ediyor.

Damla Hanım biraz kendinizden bahseder misiniz?

- Damla Tokel: 2006 yılında Bilkent Üniversitesi Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldum. Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi Modern Dans Bölümü’nde ikinci sınıf öğrencisiyim. Bu benim oyunculuk anlamında çalıştığım ilk proje... Yönetmenimiz Gökhan Bey’le ortak bir arkadaşımız bana bu projeden bahsetti. Aynı zamanda Aslı karakterine uygun olduğumu da yönetmenimize iletmiş. Böylece bu projeye dahil oldum.

Haberin Devamı

Filmde Aslı karakterini canlandırıyorsunuz. Nasıl bir karakter Aslı?

- D. T: Aslı, Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde son sınıf öğrencisi... Diğer öğrencilerden ve yaşıtlarından farklı bir karakter. Daha içine kapanık bir genç kız. Bu yaptığı işede yansıyor. Konuları ve bakış açısı yüzünden ilginç resimler çiziyor. Bu durumdan etkilenen bir hocası ona çok değerli, minyatürler içeren bir kitap ödünç veriyor. Aslı’nın bu kitabı kaybetmesiyle olaylar gelişiyor.

Hazım Bey siz de doktor Melih karakterini canlandırıyorsunuz. Aslı karakteriyle nerede yollarınız kesişiyor?

- Hazım Körmükçü: Bilimsel araştırmalar yapan, sabit fikirli bir doktor, Melih. Aslı, kitabı kaybettiği zaman geçmişe dönüp kitabı bulmak için bana geliyor. Hipnoz yöntemiyle kitabın nerede olduğunu bulmaya çalışıyoruz.

Bu karakteri canlandırmak için özel bir çalışma yaptınız mı?

- H.K: Prof. Kerem Doksat’tan yardım aldım. Kendisi Damla’yı hipnoz etti, ben de onu izledim.

Haberin Devamı

Hipnoz sırasında ne hissettiniz?

- D. T: Hipnoz konusunda benim yüzeysel bilgilerim vardı. Ancak hipnozun farklı bir konsantrasyonla kendi içinizdeki birtakım şeyleri aramakla ilgili bir süreç olduğunu öğrendim.

- H. K: Kişinin isteğiyle doğru orantılı bir durum. İstemeyen bir kişiyi hipnoza sokmak zor.

- D. T: İlk seansta çok derin hipnoza ulaşılamıyormuş. Oyuncular derin hipnoza daha verimliymiş. İçine kapanık, ruhsal sıkıntıları olan kişiler, ilk seansta bile derin bir hipnoza girebiliyorlarmış.

Filmde kaç seansta olaylar gelişiyor?

- H. K: 3-4 seansta olayların derinliğine giriliyor. Aslı karakterinin her seansta karşılaşarak anlattığı olaylar daha da gizemli hale geliyor. Kişinin sağlıklı bir şekilde hipnozdan çıkabilmesi için hipnoz süresinin çok uzun tutulmaması gerekiyor. Dissosiyatif Amnezi denilen bir hastalık var. Bu hastalığa yakalananlar kişisel bilgilerini bile hatırlayamıyorlar. Örneğin; elinizdeki kayıt cihazına filmle ilgili bilgileri aktarıyorsunuz. Bu cihazı unuttunuz ve nerede olduğunu hatırlamıyorsunuz. Vücut kendisini korumaya alıyor. Beyin o bilgiyi siliyor ama hipnozla o ana dönmek mümkün...

Haberin Devamı

Damla Hanım hipnoz nasıl geçti?

- D. T: Her şeyin farkında olduğun ama olayları farklı bir algıyla yaşadığın bir durum. Aslında kendini tamamen doktordan gelen telkinlere bırakıyorsun. Kendi beynindeki bütün komutları durdurmaya çabaladığın için kendini bırakabiliyorsun. Kerem Bey’in uyguladığı da böyleydi.

Peki, Doktor Melih Bey’in uyguladığı?

- D.T: O kadar rahatlatıcı ve keyifli bir seans değildi. Filmin ilerleyen dakikalarında endişe verici bir hale dönüşüyor. Aslı, bu konuyla ilgili ne kadar endişe duysa da kitabına ulaşmak için vazgeçmemesi gerekiyor.

/images/100/0x0/55eb2ebff018fbb8f8b0b16e
Sıfır dediğinizde ne oluyor?

- H. K: Anlam veremediğin başka bir dünyadan şu ana dönüyorsun. Seyirci filmi seyrederken uyanık seyredecek ama yine uyanıkken hipnoza girecek...

Öykü gerçek hayattan

Haberin Devamı

Film gerçek bir hikáyeyi anlatıyor değil mi?

- H. K: Yönetmenimize yıllar önce bir arkadaşı anlatmış. Gökhan Bey de bu olayın filmini çekmek istemiş. İzleyenler de gerçek hayattan alınan bu hikáyeden etkilenecek. İzleyici gizem, gerilim ve dram ağırlıklı bir film seyredecek. Yönetmenlerimiz de çok farklı bir tarzla karşılaşmış olacaklar. Bence bu proje onların da dağarcığını açacaktır.

- D. T: Bu bir korku filmi değil. İnsanlar bu filmi izlerken endişe duyacaklar.

Her oyuncu sinema filminde rol almak ister. Siz ise ilk projenizde bu şansı elde ettiniz. Peki, endişeleriniz oldu mu?

- D. T: Çekim aşamasında ve öncesinde de biliyorum ki daha iyisi de olabilirdi. Bu endişenin tecrübeyle de biteceğini düşünmüyorum. Belki bu projede tecrübesizdim ama bu, yıllar geçse de bitmeyecek bir endişe benim için...

Haberin Devamı

Filmin ismi bana çok dikkat çekici geldi...

- H. K: Yönetmenimizle, yapımcımız filmin adını "Mahkûm" diye düşünmüşler. Bu proje konuşulurken "O Şimdi Mahkum" diye bir film vardı. Bence sıfır kilit nokta. Sözle ifade edilemeyecek, her şeyi anlatan bir şey... Ben Aslı karakterini olayı yaşadığı ana götürürken 10’dan sıfıra kadar sayıyorum. Aynı şekilde gerçek hayata döndürürken de aynı işlemi yapıyorum. Yani her şeyin bittiği ve başladığı yerde saklıydı bizim filmimizin ismi de... Sağ olsunlar kabul ettiler, ben de isim babası olmuş oldum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!