İşyeri dostluklarının sınırları

Güncelleme Tarihi:

İşyeri dostluklarının sınırları
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2000 00:00

Haberin Devamı

Hayatımızın çoğunu geçirdiğimiz yer, işyerimiz. Tabii iş arkadaşlarımızla dostluk kurmak da bir o kadar önemli. Ama dostluğun sınırlarını belirlemeden önce, çevrenizdekileri daha iyi tanımaya bakın...

SABAHLEYİN evinizden çıkıyorsunuz. Akşam işyerinden geri döndüğünüzde günün yarısı geçmiş oluyor. Evinizde yapmak zorunda olduğunuz işler, yemek ve dinlenmek derken uyku zamanı geliyor. Ve şöyle kaba taslak bir hesap yaparsanız, her gün ailenizle geçirdiğiniz zaman üç dört saati geçmiyor. Oysa her gün sekiz saat, hatta bazen daha uzun bir süre işyerinizde, iş arkadaşlarınızla birlikte oluyorsunuz. Bu kişilere yakınlık duymanız ve sorunlarınızı onlarla paylaşmak istemeniz çok doğal. Çünkü işyerindeki arkadaşlarınız, bir süre sonra sizin ikinci aileniz oluyorlar.

Aile sorunları bile tartışılır

Gün içinde hastalanırsanız, eşiniz ya da anneniz değil, iş arkadaşlarınız sizinle ilgilenip gerekenlerin yapılmasını sağlıyorlar. Evde eşinizle tartıştıktan sonra ertesi sabah işyerine geldiğinizde, bu tartışmayı iş arkadaşlarınıza aktarıp onlarla dertlerinizi paylaşmak istiyorsunuz. Sizinle hiç bir akrabalık bağı olmayan kişilere dertlerinizi açmanızı yadırgayanlar olabilir. Fakat gün boyu sıkıntınızı içinize hapsetmek yerine, günün uzun bir zamanını birlikte geçirdiğiniz kişilere açılmanız garipsenmemeli...

Eşinizin sorunları, çocuklarınızın okul serüvenleri, tatil günlerinin eğlenceli anıları, ekonomik sorunlarınız, aile içi olaylar, kısacası işyeri dışında olup biten herşeyi iş arkadaşlarınızla paylaşmak isteyeceksiniz. Günün büyük bir bölümünü ailenizden ayrı geçirdiğiniz için, iş yerindeki arkadaşlarınız sizin gözünüzde farklı soyadları taşıyan birer akraba yerine geçecek.

İşyerindeki arkadaşlıklar bazen aileyi bile gölgede bırakacak kadar uyumlu ve sevgi dolu olur. Ama bazen de tam tersi olabilir. İşyeri arkadaşları arasında kıskançlıklar doğabilir. Rekabet duygusu bu beraberliklere zarar verir. Aile içi çekişmeler gibi işyeri arkadaşları arasında da istenmeyen durumlar yaşanabilir. İşte bu nedenle, işyerindeki hayatımızı çok iyi düzenlememiz gerekiyor. Aslında hayatımızın öbür yüzü diye nitelendirdiğimiz iş hayatı, duygularımızı, düşüncelerimizi ve davranışlarımızı mutlaka etkiler. Bu etkinin olumlu ve yararlı olması da bize bağlı. Günün büyük bir bölümünü işyerinde geçiriyoruz diye, iş arkadaşlarımızı iyice yakından tanımadan onlara özel dünyamızın kapılarını açmamız sakıncalı olabilir. Karşımızdaki kişileri inceleyip, düşüncelerini, hedeflerini ve kişiliklerinin özelliklerini öğrenmeden onlara açıklamalarda bulunmaktan kaçınmalıyız.

Monotonluktan kurtun

İşyerinde hiç kimseyle dostluk kurmadan işimizi yapıp evimize gitmeyi gelenek haline getirirsek, yaşama sevincimizi yitirebiliriz. İş hayatında başarı sağlamanın da bir anlamı kalmayabilir. Çok zor koşullar altında ve sıkıntılı bir ortamda elde edilen başarı, bize mutluluk vermeyebilir. Bu bakımdan işyeri arkadaşlıkları çok önemlidir. Onlar bize çalışma hayatının tekdüzeliğini, yoruculuğunu ve sorunlarını bir ölçüde unutturabilirler.

Tam bir dostluk havası içinde çalışmak ne kadar yorucu olursa olsun, bize fazla ağır gelmez. İşyeri arkadaşları sadece bize dert ortağı, sırdaş oldukları için değil, kendimize yeni bir dünya kurmamızı sağladıkları için de önemlidirler.

Haberin Devamı
İş dışında da görüşün

İşyeri arkadaşlığını abartmadan, arkadaşlığın, sırdaşlığın dozunu kaçırmadan sürdürmekte yarar var. Günlerimizin büyük bir bölümünü birlikte geçirdiğimiz ve de bir anlamda aynı kaderi paylaştığımız kişileri öncelikle çok iyi tanımalıyız. Arkadaşlığımızı işyerinin dışında da devam ettirmemiz pekala mümkün. Tatil günlerini arkadaşlarla birlikte değerlendirebiliriz. Spor, seyahat, partiler gibi birçok faaliyette de iş arkadaşlarımızla biraraya gelmemiz mümkün. Ama belirttiğimiz gibi, öncelikle işyerindeki kişileri çok iyi tanımalıyız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!