İşte o kız

Güncelleme Tarihi:

İşte o kız
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 18, 2006 23:40

Ailesi, katıldığı partiler, çılgın kıyafetleri, uzun bacakları ve tabii ki sevgilisi Nurettin Hasman’la ilişkisi... Hakkındaki, hayatındaki her şey merak ediliyor, yazılıp çiziliyor Eda Taşpınar’ın... Elle dergisi de bu soruların ve bugüne kadar Taşpınar’ın hiç konuşmadıklarının peşine düştü ve genç kızla yaptıkları uzun, içten söyleşiyi mayıs sayısına taşıdı.

Hakkınızda çok konuşuluyor; ama bir şey bilen az. Robert Kolej’den sonra neler yaptınız?

Son senemde Robert Kolej’den atıldım. Çok kötü bir öğrenciydim. Robert’ten sonra London College of Fashion’a gittim. Sonra sınava girdim ve hep istediğim okul St.Martins’e geçiş yaptım. Alexander McQueen, Stella McCartney gibi isimler oradan mezun. Jean Paul Gaultier’nin asistanı geliyor öğretmenliğe mesela. Uçuk bir yer. Burada hem elbise, hem ayakkabı tasarımı okudum. Minor olarak styling ve fotoğrafçılık eğitimi aldım. Okul bitince bir sene daha kalıp döndüm.

- Kendi kelimelerinizle Eda Taşpınar’ı anlatır mısınız?
/images/100/0x0/55ea4f90f018fbb8f8778a6b


Delidoluyum. Felaket derecede egoistim. Önce kendimi düşünürüm. İnsanları üzmeyi sevmem. İstemeden yaptığımda çok üzülen duygusal bir insanım. Feci patavatsızım, ağzıma geleni söylerim. Onun için söylememi istemedikleri şeyleri arkadaşlarım bana anlatmazlar.

- Giyim tarzınız nasıl?

Her zaman yanlızca kendim için, içimden nasıl gelirse öyle giyiniyorum. İnsanların ne düşündükleri beni alakadar etmiyor. Kendime yakışan; ama aynı zamanda sıradışı, çılgın, kimsenin giymeye cesaret edemeyeceği şeyleri giymeye bayılıyorum. Tarzım bir markaya bağlı değil. Sokak pazarlarından aldığım stil bir elbiseyi, marka bir parçaya tercih ediyorum. İç dünyama göre, dış görünüşüm değişiyor. Tarzım bazen bohem, bazen çok düz, bazen delidolu. Bana "Niye mini etek giyiyorsun" diyorlar. Niye giymeyeyim? 25-26 yaşındayım. Şu an bacaklarım güzel. 15 sene sonra belki güzel olmayacak ve giyemeyeceğim.

- Pantolona alerjiniz varmış?

Kesinlikle yalan. Pantolon giymeyi seviyorum.

- Peki neleri hiç giymezsiniz?

Alaturka, taşlı-pullu hiçbir şeyi asla giymem. Kendimi daha doğal, daha Avrupai görüyorum. Annem, anneannem İsveçli. Babam Türk; ama Avrupa görmenin vermiş olduğu hava var.

- Gardrobunuzun en kült, en vazgeçemeyeceğiniz parçaları hangileri?

E.T:
Anneannemin 1953 senesinden kalma Louis Feraud tuvaleti. Ayrıca Gucci’nin anneanneme özel tasarladığı astragan kürk. Artık parçaları dökülüyor üzerinden. Söküldükçe boyuyorum. İnat ediyorum dursun bende diye. Ve Christian Louboutin ayakkabılarım.

- En çok ne almayı seversiniz?

Ayakkabı herhalde. Giymeyebilirim de. Dolapta dursun seyredeyim, elime alıp okşayayım. Çıkarırım dolaptan, yanıma koyarım, gece biraz seyrederim. Ayakkabı konusunda böyle bir durumum var.

- Stylish bir tarz için kadınlara önerileriniz neler?

Kendilerine güvenip kimsenin giymeye cesaret edemeyeceği delidolu parçaları satın alıp; bunları daha az iddialı parçalarla birleştirip kendi tarzlarını ortaya koysunlar. Herkesin kötü yerleri vardır. Benim de var. Bunları açığa çıkarmaktansa kapatacak kıyafetler seçmelerini öneririm.

- Nerenizi beğenmiyorsunuz?

Düz göğsüm olduğundar göğüs dekoltesi yapmıyorum. Bacaklarım uzun, onları açıyorum.

- Formunuzu korumak için özel bir programınız var mı?

Diyet yapmıyorum; çok yemek yiyorum. Haftada dört gün spora gidiyorum.

- Fit olmak isteyen kadınlara önerileriniz neler?

Alkol ve sigara kullanmıyorum. Fit olmamda büyük etkisi var. Alkol alınca, yediğin bütün yemekler vücut tarafından stoklanıyor. Alkol dışarı atılmaya çalışıldığı için kilo alıyorsun. Kahvaltıyı ihmal etmem. En önemli öğün. 8-10 dilim ekmek yerim. Öğün atlamamak çok önemli. Aralarda bir şey yememek en iyisi. Akşam salata yemeğe çalışıyorum. Fazla kaçırırsam ertesi gün hafif yiyorum.

- Kişisel bakımınız için neler yapıyorsunuz?

Bacaklar için çok işe yarayan bir şey önerebilirim; elini içine soktuğun at kılı fırçalar var, onunla vücudu aşağıdan yukarı, bacaktan popoya doğru taramak. Anneannem 75 yaşında; ne selüliti, ne çatlağı olmadı. Bana tek önerdiği buydu. Sabah ve akşam, günde 10 dakika.

- Ten ve saç renginizi açmayı planlıyormuşsunuz?

Solaryuma girmiyorum artık. İki-üç günde bir girdim geçen yıl, çok abarttım. Kırışıklıkları görünce kestim. Ama sarı saçı kendime yakıştırmam.

- Nurettin Bey’le nasıl tanıştınız?

Bundan epey süre önce Tampa’da Nurettin iki kız arkadaşımın karşısında oturuyordu. Herhalde onları yemeğe götürmeye çalışıyordu ki, bikiniyle ben geldim ve Nurettin bana bakacağım derken sandalyeden yere düştü. Bundan iki sene sonra Papermoon’da kız arkadaşımla yemek yerken, beni Nurettin’lerle kahve içmeye davet etti. Gittim; ama tek kelime etmedim. Nurettin komiklikler yaptı; ilgilenmedim. "Akşam belki bir şeyler yaparız" diye arkadaşımdan cep telefonunu istedi. Ben "Benim numaramı almayacak mısın" diye sordum. Gözlük düştü gözünden. İkinci gün evlenme teklif etti. Üçüncü gün Bursa’ya sünnet düğününe götürdü.

- Sizi kıskananlarla nasıl baş ediyorsunuz?

Her şeyi istediğin gibi yaşadığın zaman, bunu yapmaya cesareti olmayan, her şeyi kalıp halinde yaşayan insanlar tarafından kıskanılırsın. Yoksa ben ne en güzelim, ne en zenginim, ne de en iyiyim. Kötü yürekli insanlar beni hiç ilgilendirmiyor. Benim için önemli olan ailem, Nurettin’im ve yakın dostlarım.

NURETTİN BENİM BİR TANEM

- Nurettin Bey’le aranızdaki yaş farkı eleştiriliyor.

Nurettin benim bir tanem. Eşi benzeri olmayan çok özel bir insan. Bir araya geldiğimiz zaman o beni tamamlıyor, ben de onu tamamlıyorum ve ayrılamaz oluyoruz. Ben çok bencilim. Ama Nurettin kendinden çok, etrafındakileri düşünür ve onları mutlu etmeye çalışır. Herhalde onu benim için bu kadar özel kılan da bu. Düşünceli ve iyi yürekli. Koruyucu; dışarıdan belki öyle gözükmüyor. Onu çok seviyorum.

Yarın gidip evlenebiliriz

- Nurettin Bey’in kızlarıyla aranız nasıl?

Birbirimizi çok seviyoruz. Onlar beni babalarının kız arkadaşı gibi değil; kendi arkadaşları gibi görüyorlar. Nurettin beni üzerse zaten karşısında Mina’yla Merve’yi buluyor.

- Plan yapıyor musunuz?

Nurettin ayda bir evlenme teklif ediyor. Böyle bir geleneğimiz oluştu. Çok şeker. Zaten evli gibiyiz. Belli olmaz. Yarın sabah gidip evlenebiliriz de.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!