İştahsızlık şımarıklık değil

Güncelleme Tarihi:

İştahsızlık şımarıklık değil
Oluşturulma Tarihi: Mart 10, 2007 00:00

Çocukların beslenmesi ile büyümesinin arasındaki direkt ilişki tartışma konusu bile değil. Yetersiz beslenme, büyüme geriliğiyle sonuçlanıyor. Hayatın ilk beş yılı içinde büyümeyi etkileyen en önemli faktörün beslenme olduğu uzun zamandır biliniyor. Hormonların etkisi ise 5 yaşından sonra başlıyor. Dolayısıyla çocuklarda iştahsızlık "ne yapalım yemiyor" denilecek kadar basit birsorun değil. Üzerinde durulması gerekiyor.

International Hospital Etiler Tıp Merkezi’nde Büyüme ve İştah Bozuklukları Merkezi’ni kuran Prof. Dr. Benal Büyükgebiz, iştahsızlığın büyümeyi riske soktuğunu belirtiyor. "Bu nedenle büyüme ve iştah bozukluğu bulunan çocuklar bir bütün olarak değerlendirilmeli. İştahsız çocuk yakından izlenmeli. Büyüme hızının geri kalıp kalmadığı araştırılmalı. Büyümenin normal sınırlarda devam etmesi durumunda iştahsızlık çocuk için önemli bir sorun oluşturmaz. Ama büyüme geri kalıyorsa, konu mutlaka uzmana danışılmalı" diyor.

KİLO VE BOY FİKİR VERİYOR

Büyüme, vücut ağırlığının ve boy uzunluğunun ölçülmesiyle izleniyor. İlk yıllarda ve ergenlikte büyüme hızlansa da aslında tüm çocukluk yaş grubunda sürüyor. Çocuk kendi yaş grubuna uygun (normal) sınırlarda büyüyorsa sağlıklı olduğu düşünülür. Büyümenin yavaşlaması veya durması da çocuğun sağlıksızlığının göstergesi. Mutlaka araştırılmalı ve sorun belirlenerek tedavi edilmeli.

Bazı durumlarda çocuğun hem boy uzunluğu hem de vücut ağırlığı geri kalır. Bazen çocuğun boyu geri kalsa da boya göre vücut ağırlığı normal sınırlarda büyümeye devam edebilir. Kısaca değişik nedenlerle hem boy uzaması hem de kilo artışında sorunlar yaşanabilir. Prof. Dr. Büyükgebiz, "Önemli olan sorunun nedeninin kısa zamanda belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması. Gerekiyorsa tedavisinin yapılması" diyor.

Ayrıca genetik potansiyel ve geçirilen hastalıkların da büyüme üzerinde etkisi bulunuyor.

İştahsızlığın birçok nedeni var. Kardeşini kıskanmak tek neden olabildiği gibi yeme becerilerinin gelişmemesi bile tek sorumlu olabilir. Kimi zaman da mide-bağırsak sisteminin bir hastalığı iştahsızlığa yol açabilir. Çocuk "haklı bir nedenle" yiyemez. Ancak anne bilmediği için baskı yapar. Çocuk yeme baskısına karşılık ağzını açmama, başını çevirme gibi davranışlar gösterir. Bu nedenle de altta yatan gerçek neden ihmal edilebilir, gözden kaçabilir. Böylece birden fazla sayıda etken, sebep-sonuç ilişkisi içinde iştahsızlık sorununu arttırabilir. Prof. Dr. Büyükgebiz, "İştahsızlığın nedeni ve sonucu olan klinik durumlar bir arada düşünülmeli. Sorun çok yönlü değerlendirilmeli. Ayrıca teknolojinin ve bilimindesteklediği bir ekip çalışması da gerektirir" diyor.

Yetersiz beslenme uzamayı durduruyor

Boy kısalığının önemli bir nedeni de uzun süreli yetersiz beslenme. Yetersiz beslenen çocuk günlük enerji ihtiyacını karşılayamaz. Önce vücut ağırlığının artış hızı azalır. Daha uzun sürerse, kilo alışı durur. Hatta kilo verebilir. Yetersiz beslenme daha da uzun sürerse boy uzunluğu da etkilenir. Çünkü önce uzama hızı azalır, sonra yetersiz beslenmenin ağırlığına bağlı boy uzaması durur. Bir süre sonra boy kısalığı görülür.

Kronik hastalığı olmayan çocukta boy kısalığı varsa yeterli beslenip beslenmediği anlamak için diyet analizi yapılmalı. Günlük enerji-protein gibi besin öğelerin ihtiyaçları belirlenmeli, tükettiği yiyeceklerle bunu karşılayıp karşılamadığı araştırılmalı. Daha sonra da gerekli beslenme takviyeleri yapılmalı ve bu koşulda bir süre boy uzunluğundaki artış yakından izlenmelidir. Yeterli beslendiği halde boy uzamasında hızlanma sağlanamazsa hormon hastalıklarının varlığı araştırılmalı.

FDA OTİZMDE KULLANMAK ÜZERE İLK KEZ BİR İLACA RUHSAT VERDİ

Çalışmalarını Kanada’da sürdüren Prof. Dr. Atilla Turgay, kısa adı FDA olan Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin ilk kez bir ilaca otizmde kullanılmak üzere ruhsat verdiğini açıkladı. Türkiye’de de Ritalin adıyla bilinen, davranış bozukluğu ve saldırganlık sorunlarında kullanılan risperidon etken maddeli ilaç, otistik çocuklardaki huzursuzluk, hırçınlık, saldırganlık, kendini ve çevreyi zedeleyici davranış ve tekrarlayıcı davranışları azaltıyor ve aşırı hareketliliği düzeltiyor. FDA, ilacın otistik çocukların kendi bedenlerini incitme, sözel-fiziksel saldırılarında ve aşırı hareketliliklerinde kullanılabileceğini onaylamadan önce ABD ve Kanada’da yapılan çok merkezli ve placebo (boş ilaç) kontrollü araştırmalara baktı. Toronto Universitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi ve Scarborough Hastanesi Çocuk Ruh Sağlığı Başkanı Prof. Dr. Atilla Turgay da ilacın saldırgan davranışta ve otizmde yararlarını ilk gözleyen ve araştıran hekimler arasında yer alıyor. Prof. Dr. Turgay, FDA’nın bu onayının otizm tedavisinde ilaç araştırmalarını cesaretlendirici bir adım olduğunu söylüyor.

ÇOCUKLARDA DA METABOLİK SENDROM VAR

Son yıllarda yetişkinlerde tanımlanan "metabolik sendrom", çocuklarda da görülmeye başlandı. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, şişman çocukların yüzde 30’unda metabolik sendroma rastladıklarını söyledi. Erişkinlerde metabolik sendrom ve diyabetle kalp- damar hastalıkları arasında yakın ilişki bulunduğu biliniyor. Benzer risk çocukluk çağı için de geçerli. Ama çocukta metabolik sendrom olması daha vahim. Metabolik sendrom, önünde uzun bir yaşam olan çocukların erken dönemde kalp ve damar hastalıklarına yakalanabileceği anlamına geliyor.

Verimli çalışmayı ve çalıştırmayı öğreten kitap

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan "99 Sayfada verimli Ders Çalışma" kitabı, öğrenci, aile ve öğretmenlere etkili ders çalışmanın ipuçlarını veriyor. Hürriyet’in uzman eğitim muhabiri Nuran Çakmakçı’nın Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. İrfan Erdoğan ile yaptığı söyleşiden oluşan kitaptaki konulardan biri de "aile içi disiplinin öğrenme üzerindeki etkisi". Prof. Dr. Erdoğan kitapta, öğrenmenin disipline edilmesini, sorumluluk alanlarının genişletilerek öğrencinin ve ailesinin bir takım olarak birlikte yol almasını öneriyor.

"Aksi takdirde öğrencinin benimsemediği, sahiplenmediği hiçbir yol izlenemez. Bu nedenle ailelerin, öğrencinin öğrenmesini disipline etmeleri için uğraş vermeleri gerekiyor" diyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!