İslam Eserleri Müzesi’nde çeşit çeşit Agarta

Güncelleme Tarihi:

İslam Eserleri Müzesi’nde çeşit çeşit Agarta
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2008 00:00

Türkiye gündeminin ufkunu saran Ergenekon soruşturması, Agarta efsanesi şeklindeki toz bulutunun dışına çıkıp sakin bir gün geçireyim düşüncesiyle hafta içi Sultanahmet’in yolunu tuttum.

Amacım İbrahim Paşa Sarayı’ndaki Türk-İslam Eserleri Müzesi’nde açılan Farklı Kültürlerde Güzeli Arayış sergisini gezmek.

Gürol Sözen tarafından hazırlanan sergide Anadolu topraklarında güzeli arayışın 10 bin yıllık öyküsü anlatılıyor.

Duvarlara çizilen, taşlara oyulan, metale dövülen, kumaşa işlenen bazı simgelerin 10 bin yıldır nasıl da değişmeden geldiğini gösteren bir sergi bu. Kısaca simgeler dünyasında 10 bin yıllık bir yolculuk imkanı sunuyor.

Fakat ben gündemden kaçarken kendimi tam da gündemin içinde bulmayayım mı?

Çünkü sergi odalarından biri tamamen Gamalı Haç’a ayrılmış.

Yani Agarta’nın simgesi olduğu öne sürülen şekil. MÖ 4000-300 yılları arasındaki bir tarihi eserde bile bu şekli görmek mümkün, bir Osmanlı halısında da.

Sonra serginin Gürol-Zeynep Sözen tarafından hazırlanan kataloğunu alıp bu bölümü okudum. Bakın Gamalı Haç’ın uygarlık tarihindeki yeri neymiş?

"Gamalı Haç ya da Svastika... Sözlükler Gamalı Haç’ı tanımlarken, ’Sanskrit dilinde mutluluk getiren olarak bilinir. Erken Hıristiyan ve Bizans sanatlarının yanı sıra, Güney ve Orta Amerika’daki Mayalar arasında ve Kuzey Amerika’da da özellikle Navaholar arasında kullanılmıştır. Hindistan’da ise hálá Hindular. Caynacılar ve Budacıların en çok kullandığı uğur simgesidir’ der.

Aynı kaynaklar dört kolu da adlandırırlar: birincisi, bitkiler ve hayvanların dünyası; ikincisi, ruhlar dünyası; üçüncüsü, ölüm; dördüncüsü ise cehennem. Antik çağlarda ise, talih ve başarının adıdır svastika."

Kariye Müzesi’nin mozaiklerinde, Ayasofya’nın sütun başlarında, Antandros’un teras evlerinde, Selçuklu Hanı’nda, Apollon Tapınağı’nda, kısaca üzerinde yaşadığımız toprakların her katmanında Gamalı Haç karşımıza çıkıyor.

Ben de Güzeli Arayış sergisine gidip bula bula Agarta’nın simgesini buldum ya, pes artık.

Ünlü solistler neden bankamatikçi ilan edildi?

Çarşamba günü Hürriyet’teki haberi görmüş olmalısınız. "Bakanlıkta bankamatik sanatçı operasyonu" başlıklı haberde, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’ndaki 11 solist sanatçı hakkında, yeterince konser vermedikleri gerekçesiyle bakanlık soruşturması başlatıldığı duyuruluyordu.

"Özellikle yurtdışında yaşadığı, başka işlerde çalıştığı tespit edilen üç sanatçı üzerinde yoğunlaşıldı" deniyordu. "Kaçaklar" piyanist Hüseyin Sermet, Meral Güneyman ve flütçü Gülşen Tatu’ydu. Haberde, İZDSO Müdürü Kenan Gökkaya da "Devlet Senfoni Orkestraları Kanunu’nda solist sanatçı diye bir kavram yok" diyordu.

Konuyu merak edip, kulislere daldığımda çok farklı bir hikaye çıktı karşıma. Şaşırdım kaldım. Öncelikle, kanunda gözükmediği söylenen sanatçılar 1999’da yürürlüğe giren "Senfoni Orkestraları Solist Sanatçılarının Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmelik"le görev yapıyormuş. Yani paraşütle inmemişler orkestralara. İZDSO ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestraları’nda (CSO) toplam 16 solist istihdam ediliyorlarmış. Yönetmelik gereği yılda en az bir kez senfoni orkestrasıyla konser, talep olursa ilaveten iki resital vermekle yükümlüler. CSO’daki beş sanatçı konser konusunda sorun yaşamıyor.

İKİ İKİ EŞLEŞİN KONSER VERİN

Ancak İzmir’deki 11 sanatçı yıllardır konser verememekten şikayetçi. Yılda bir konser veren şanslı kabul ediliyor. Örneğin piyanist Mehmet Okonşar son beş yılda Devlet Senfoni Orkestraları’yla sadece bir konser verebildi. Kemancı Tuncay Özkan orkestralarla son konserine iki, çellist Gülgün Sarısözen üç, viyolacı Safinaz Olcay tam dokuz yıl önce çıktı. Flütçü Gülşen Tatu, Şefika Kutluer, piyanist Yeşim Gökalp yılda birer konserle yetindi.

Şikayetler büyüyünce haziranda Turizm ve Kültür Bakanlığı yöneticileri solistlerle İzmir’de toplantı yapmış, sorunlarını dinlemiş.Sanatçılar konser taleplerini yinelemiş. Yurtdışında yaşayanlar bilgi vermiş. Orkestraların solist sanatçı kadrosundan kurtulma çabası anlatılmış. Bakanlık konuyu inceler, solistler orkestra konseri çağrısı beklerken, İZDSO Müdürü Gökkaya herbirine resital talimatnamesi göndermiş. Eşleşip, program bildirin, yoksa biz eşleştireceğiz, deniyormuş mesajda. Duyduğuma göre bu aşamada işler karışmış. Hüseyin Sermet, Gülşen Tatu, Tuncay Yılmaz, Yeşim Gökalp tepki gösterip Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne başvurmuş. Taleplerini hatırlatmış. Yılmaz, avukatıyla bakanlığa mektup gönderip yasayı hatırlatmış. Burçin Büke, Mehmet Okonşar, Şefika Kutluer ise orkestra konseri taleplerini hatırlatıp, resitali kabul etmiş. Öfkelenen İZDSO yönetimi, bakanlığın da adını kullanarak isyankar solistleri "bankamatik sanatçısı" ilan etmiş. Bakanlıkta incelemenin sürdüğü, çözümü orkestralarla sanatçıların bulmasının beklendiği söyleniyor.

DEVLET SENFONİ ORKESTRALARI KADROSUNDAKİ SOLİST SANATÇILAR

İzmir Devlet Senfoni Orkestrası: Hüseyin Sermet (Devlet Sanatçısı), Şefika Kutluer, Gülşen Tatu, Yeşim Gökalp, Mehmet Okonşar, Safinaz Olcay, Gülgün Sarısözen, Burçin Büke, Erdem Bilgen, Meral Güneyman, Tuncay Yılmaz; Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası: Verda Erman, Gülsin Onay, İsmail Aşan, Tunç Ünver (Devlet Sanatçıları), Çağıl Yücelen (Solist Sanatçı)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!