İsimleri lazım değil, Ankaralı iki işadamı

Güncelleme Tarihi:

İsimleri lazım değil, Ankaralı iki işadamı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2003 21:55

Kırkından sonra azanı teneşir paklar ya... 50’sine kadar uslu duran iki ortak, gün gelmiş “Yahu paramız var, pulumuz var, yaşımız geçmeden biraz faydalansak” diye birbirlerini dolduruşa getirmişler... Ancak, küçük bir iletişim sorunu yaşanmış!

Haberin Devamı

Bu hikayeyi iki ay oldu, Ankara’dan dönen bir gazeteci arkadaşım anlattı. Ama ben – bayılırım böyle şeylere ama – tamamen unutmuşum. CNN-Türk’ten Uğur Gürses’in gönderdiği e-postayı okurken yerimden sıçradım. Yahu, ...’nin bana anlattığı o hikaye nasıldı?

Şöyleydi dinlediğim hikaye:

Dediğim gibi orta yaşı geçmiş iki ortak, para da kazanmışlar... eh böyle bir tanıma uyan Türk erkeği ne yapar? Kendini zamparalıkla mükellef addeder, değil mi?

Bizim çaylaklar, ince bir plan yapmışlar, iki paçoz ayarlamışlar ve Roma’ya bir sanayi fuarına (!) gitmişler güya. Roma’da (Rus) ithal mallarını (!) iyice inceledikten ve yeteri kadar numune (!) aldıktan sonra, karılarına da birer koku alıp dönmüşler...

Arkadaşım, bu seyahatten döndükleri akşamı anlattı.

İki zampara ortağın karısı “Kocalarımız Roma’da üç gündür yorulmuştur, adam gibi karınları doymamıştır” diye evlerden birinde bir yemek düzenlemişler, havalimanından doğru yemeğe gelinmiş.

Benim arkadaşım da yemekte, karısıyla.

İki acemi zamparanın halini anlatırken altına ediyordu resmen. Karıları sordukça batmış bunlar, birinin dediği öbürünü tutmuyor, kadınlardan biri Colosseum’u soruyor, beriki (görmemiş ki bilsin) gördüğü belgeselden aklında kaldığıyla ... Pantheon’u anlatıyor!

Gece, tahmin edeceğiniz gibi, çok kötü bitmiş bizim zamparalar açısından!

Demek ki neymiş? Planda bunu da dikkate alacaksın.

Söyleyeceğin yalanları iyi koordine edeceksin!

Değil mi Arif Bey dostum?

*

Haberin Devamı

Not: Uğur’un, bana unuttuğum bu hikayeyi hatırlatan e-postasında “İletişimde açık ve net olun!” deniyor ve (Prof.Dr.Üstün Dökmen’in TRT’de yaptığı programda anlattığı) şu zarif hikaye yer alıyordu:

İzmir’den trene binen yaşlı hanım kondüktöre Ege şivesiyle “Menemen’e gelince beni haberdar et yavrum, aman unutma!” diye tembih etmiş. Ancak, gecenin ilerleyen bir saati, unutmuş kondüktör kadıncağızın bu ricasını. Tren Menemen’i geçmiş girerken; koşmuş hemen makinistin yayına. Ne yapsınlar, kadını yolun kenarında bırakacak halleri yok ya, geri geri gideriz, teyzeyi Menemen’e geri götürürüz, soran olursa da “Tren makas değiştiriyor” diye bir masum yalan kıvırırız, demişler. Yarım saatte ağır ağır geri dönmüşler Menemen’e. Kondüktör gidip yaşlı kadını usulca uyandırmış. “Teyzeciğim, geldik Menemen’e!” Yaşlı kadın gülümseyerek açmış gözlerini, “Sağol yavrucuğum!” dedikten sonra, çantasından çıkardığı hapı yutup tekrar uykuya dalmış.

Haberin Devamı

Dr. Dökmen “İletişimde açık ve net olun” derken, örnek diye bu hoş vakayı aktarmış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!