İlişkiden ziyade insanlık anlatılıyor

Güncelleme Tarihi:

İlişkiden ziyade insanlık anlatılıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 27, 2013 01:02

Bu hafta vizyona giren ve yönetmen Mehmet Taşdiken’in tam 20 yıl sonra kamera arkasına geçtiği ‘Aşk Ağlatır’ filmi, bir müddet Türkiye’de ‘Aşkın duygulara etkisinin tartışılacağı’, kişilerin kendi yaşadıkları aşklara,heyecanlara göre değerlendireceği bir gündem oluşturacağa benziyor.

Haberin Devamı

Aşk Ağlatır’ın büyük bir bölümü Tuzla’da çekildi. Hem senaryosunu yazan hem de yönetmenliğini yapan Mehmet Taşdiken, Beyoğlu’ndaki ‘Fransız Sokağı’nı yaratan kişi’ olarak tanınır. Taşdiken, bazı belgesellere yıllar önce imza atan ancak uzun bir süre kamerayla ilişkisine ara veren biri. ‘Hüzünlü bir aşk hikâyesi’ yapmaya karar verdiğinde mekân aramış ve Tuzla’daki o ‘doğal’ yaşam halinden etkilenmiş. Tuzla’da terk edilmiş ‘ahşap’ evi gördüğünde de ‘işte burası’ demiş. “1969’da terk edilmiş bu ev, bulduğumuzda, içinde Ses dergileri vardı. Boşaltıp yeni baştan inşa ettik. Çok mekân baktık, İstanbul’un bütün hikâyesinin görülebileceği Tuzla’yı, filmin ana mekânı olarak seçtik” diyor. Hüzünlü bir aşk hikâyesi anlatan film, birlikte büyümüş Atıf ve Lale’nin tam evleneceklerken Lale’nin başka birine âşık olduğunu açıklamasıyla başlıyor ve bir aşk üçgenini konu alıyor. Filmin başrollerinde Semih Kaplanoğlu’nun ‘Süt’ filminde başrolde bulunan Melih Selçuk ve ‘Adını Feriha Koydum’ adlı televizyon dizisindeki rol arkadaşı Ceyda Ateş bulunuyor. Taşdiken, yönetmenliğe verdiği uzun aranın nedenini şöyle anlatıyor: “Kalıcı olma sevdası derken, başka projeler oldu. Sinema gönlümdeydi, bu sene yapalım, gelecek sene yapalım derken arayı açmış olduk, tek neden bu.”

Senaryoyu kendisinin yazdığı romantik dram türündeki filmin bir insanlık hikâyesi olduğunu ifade eden Taşdiken, “Ben hüznü seviyorum, hayatımda önemli bir yer işgal ediyor. Film, konu olarak çok eski, 10 yılı var. Ama senaryonun üzerinde altı ay çalışıldı. Film, bir aşk hikâyesi. Biraz hüzünlü biraz kırık bir aşk hikâyesi ama biz daha çok insani değerleri bağışlamayı, fedakârlığı ve insanı insan eden başka değerleri buluyoruz. Sadece basit anlamda iki insanın ilişkilerinden bahsetmiyor. İlişkilerin ötesinde daha çok duygusal boyut, insani boyut ön plana çıkıyor” diyor.

Filmin güçlü bir kadrosu var. Başrol oyuncuları Ceyda Ateş ve Melih Selçuk’un yanı sıra filmde, Yılmaz Gruda, Mert Yavuzcan, Arzu Yanardağ, Yağmur Tanrısevsin, Ege Aydan, Kerem Fırtına, Candan Ünal, Levent Öktem, Aslıhan Kapanşahin ve Itır Esen rol alıyor. Ceyda Ateş filme dahil olma kararını senaryoyu okur okumaz verdiğini vurguluyor: “Keyif aldığım bir iş oldu. İnsanlar kendinden bir parça bulacak. Senaryoyu okuduğumda, kabul ettim. Mehmet Taşdiken’e ‘Lale karakterini okurken ağladım’ dedim. Hiç tereddüt etmeden başladım.” Başrol oyuncularından Melih Selçuk da “Filmimiz adı üstünde duygusal bir film. Amacına ulaşamayan bir aşkı anlatıyor diyebiliriz. Çünkü filmin başında Atıf evleneceğini düşündüğü kadının başka birisine âşık olduğunu öğreniyor. Atıf’ın tepkisi önemli burada kızmıyor; isyan etmiyor. Günümüzde böyle birinin olması zor. Böyle insanların olabilme ihtimalini, kendimin böyle biri olabilme ihtimalini düşündüm ve istedim” şeklinde konuşuyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!