İki kirpiğin arasından: K-O-Ç-O

Güncelleme Tarihi:

İki kirpiğin arasından: K-O-Ç-O
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2012 00:06

Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açılan ‘Ali’nin Koço’su’ adlı sergi, ‘locked-in sendromu’na yakalandığını öğrendiği 2004’ten beri yatağa bağlı yaşayan Ali Arif Ersen’in dileğini onun adına yerine getiren dostlarının fotoğraflarına yer veriyor. Serginin küratörü Serhan Ada; dostuna, bunca yıl sonra fotoğraf makinası eline alacak olsa, nereyi çekmek isteyeceğini sormuş. Ersen ise vücudunda hareket ettirebildiği tek yer olan sol gözünü kullanarak alfabe tahtasına ‘K-O-Ç-O’ yazmış. İşte bu cevap 18 fotoğrafçıyı bir araya getirmiş...

Haberin Devamı

Bir sabah uyandı, kafasında garip bir ağırlık hissi. Hastaneye yürüyerek girdi. Sadece sol gözünü hareket ettirebilir halde çıktı. Dünyada dört bin kişide görülen ‘locked-in sendromu’na yakalanmıştı...
Fotoğrafçı Ali Arif Ersen, son sekiz yıldır yatağa bağlı yaşıyor. Annesine, dostlarına, çevresindekilere sol gözünü kırparak “Evet ya da Hayır” diyor. Bir yandan müzik ve kitap dinlemeye devam ederken, anlık isteklerini gözlüğüne yerleştirilen lazer kalemiyle alfabe üzerinde harfleri işaret ederek dile getiriyor. Zor sorular soruyor. Eskilere dair anılarını paylaşıyor. İzlemekten en keyif aldığı film, locked-in hastalığına tutulan Elle dergisi editörü Jean-Dominique Bauby’nin gerçek hayat hikâyesini kaleme aldığı kitaptan sinemaya uyarlanan ‘Dalgıç ve Kelebek’. Gözleriyle yazdığı cümlelere halen ‘abi’ diye başlıyor. Bu onun için dostane bir hitap. Ve dünyada olup bitenle ilişkisini asla gevşetmiyor. Arada atıverdiği kısa kahkahalar bunun en güzel işareti. Elbette, eskiden çektiği fotoğrafların gösterildiği sergiler de. Bir röportajında söylediğine göre, en çok ‘L-Ü-F-E-R ve S-E-K-S’i özlüyor.
O aynı zamanda, Tomris Uyar’ın ölümünden önce yayımlanan son kitabı ‘Güzel Yazı Defteri’ne eşlik eden resimlerin sahibi. Akademi’de resim ve gravür öğrenimi görmüş olan sanatçı, resim ve fotoğraf tekniklerinin karışımı bir anlayışın ürünü olan işleriyle Türkiye fotoğraf sanatının önemli isimlerinden oldu. Ancak tam sekiz senedir deklanşöre basamıyor.

Haberin Devamı

NEREYİ ÇEKMEK İSTERDİN

Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açılan ‘Ali’nin Koço’su’ sergisi işte bu sekiz senenin acısını çıkarır gibi adeta. Serginin küratörü Serhan Ada, dünyada ve etrafında olup biten her şeyi izleyip gözleriyle de yorumlar yapan dostuna, “Yarın kamerayı eline alacak olsan nereyi çekmek isterdin Ali?” diye sormuş. İşte serginin hazırlık süreci bu soru cümlesiyle başlıyor.
Önce “Haydarpaşa’nın oradaki balon” cevabını vermiş Ersen. Ama balonun yüksekliği, artık bir yer olarak hayatımızdan çıkmaya mahkum garı görmeye yetmiyor. İkinci tercihi ‘K-O-Ç-O’ olmuş. Hiçbir ek açıklama yapmaksızın. ‘Neden Koço?’ türünden sorularaysa genellikle cevap vermiyor. Her ‘niçin’ sorusunun bir cevabı olması gerektiğini düşünmüyor. Serhan Ada’nın bu tercihe dair yorumuysa şöyle: “Orası bir sohbet mekânı. Özlediği şeyin arkadaşlarla uzun muhabbetler yapmak olduğu kanısındayım. Bizim çoğu zaman değerini yeterince bilmediğimiz dünya nimetlerine duyulan özlemden söz ediyorum.” Sergide projeye katılan 18 sanatçının her birine ait birer fotoğraf sergileniyor. Serhan Ada’nın söylediğine göre, “Ali ne fotoğrafçılara ne de fotoğraflara karıştı.” Sadece arkadaşlarını Koço’ya sohbete çağırdı. Onlar da ellerinde birer fotoğrafla sohbete icabet ettiler.
Ali’nin muhabbet sofrasını donatan isimlerse sol baştan sağa doğru şöyle sıralanıyor: Burcu Aksoy, Can Altay, Ani Çelik Arevyan, Arif Aşçı, Banu Cennetoğlu, Orhan Cem Çetin, Zekai Demir, Hasan Deniz, Ahmet Elhan, Cemal Emden, Murat Germen, Ara Güler, Sıtkı Kösemen, Nevzat Sayın, Ahmet Sel, Serkan Taycan, Nazif Topçuoğlu, Özcan Yurdalan.
Tüm yaz boyunca açık kalacak sergiden elden edilen gelir tümüyle Ali Arif Ersen’e aktarılacak.

Haberin Devamı

Küratör Serhan Ada: BİR TÜR İRADE BEYANI

Bu serginin Türkiye’deki fotoğraf sanatı açısından bir tür irade beyanı olduğu kanısındayım. 18 fotoğrafçının, yine fotoğrafçı olan bir başka arkadaşı için bir tema etrafında hiç itirazsız bir araya gelmeleri çok güzel. Sergideki fotoğraflarda yalnızca bir yer var. Bir tema ama özgür yorum... Fotoğrafçılar için zaten bu ilginç bir deneyim. Bir de fotoğrafçı arkadaşlarının hayal gücüyle bağlantı kurmaya çalışarak deneyimlediklerinde bambaşka bir şey oluyor. Öte yandan tamamen özgürsünüz. Sergi, bir mekandan ne kadar temsil elde edilebilir sorusunun da yanıtını arıyor.
Ali’nin yaşamasıyla yaratması arasındaki mesafe kısaydı. Önce kendisi çok zevk alarak, sonuna kadar yaşayarak yaratıyordu. Kenarından, sanat olsun diye yapmıyordu. O yüzden ben, ‘aşk’ anlamına gelen ‘muhabbet’ kelimesini onun işlerine çok yakıştırıyorum.

Haberin Devamı

SAMİMİYET DERECESİNİ ÖLÇEMEZSİNİZ

Serhan Ada’ya “Okuduklarım ve duyduklarım bana Ali Bey’in sözünü sakınmaz, dolayısıyla bazıları için anlaşması zor, ancak netlik arayan insanlar için bulunmaz bir nimet olduğunu düşünüyorum” diyorum. “Tutturdunuz” diyor ve ekliyor. “Ali o kadar şeffaftır ki, samimiyet düzeyini asla ölçemezsiniz. O da güzel bir illüzyon noktasıdır aslında...”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!