İki güzel a(rak)lıntı

Güncelleme Tarihi:

İki güzel a(rak)lıntı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 07, 2005 18:12

Bugün Radikal’den iki a(rak)lıntı yapacağım, imza sahiplerinden izin almadan. Her sabah benim içimi açan, sabah sabah gazeteyi elime aldığım zaman beni nane şekeri misali ferahlatan Piyale Madra’nın bir karikütürünü ve yine, ne yazarsa yazsın, alçakgönüllü ama derin kültürünü ve zarafetini ekleyen Türker Alkan’ın bir köşe yazısı... Gözünüzden kaçmış olabilir diye, çünkü üzülürüm... (İzin almadım, ama beni hoş göreceklerini umuyorum!)

‘Bir horoz sesi duydum, perişan oldum’ dediğim bir yazım vardı, hatırlar mısınız? Piyale Madra 6 temmuz tarihli Radikal’de yayımlanan karikatüründe aynı konuya ama bu sefer çocukların açısından bakmış. Tabii bütün güzelliğiyle... (Yukarıda)

Karikatürü küçülttüğüm için zor okuyabilirsiniz. Çocuklar arasında geçen konuşma şöyle:

- Kız çocuğu: Orada bir gün bir kirpi gördük. Sonra bir keresinde de bir sincap gördük, bizden kaçtı. Kuzular vardıı... Civcivler vardı... Sonra denizde yüzen ördekler vardı...
- Erkek çocuğu: Hangi kanaldaydı?

*

Türker Bey’in yazısı ise benim ciğerimi yakan türdendi:

PİYANGODAN ÇIKAN

Türker Alkan (Radikal, 6 temmuz)

Metrodaki boş koltuğa oturdum, kitabımı açıp okumaya başladığım sırada vahşi bir çığlıkla irkildim. 10 yaşında bir canavar erkek çocuğu. O yaşlarda genellikle canavar olurlar zaten. Karşımdaki koltuğa saldırdı, oturur oturmaz da ayağıyla bana çarptı. Hemen annesi çocuğun yanına oturdu, babası da benim yanıma.

Birkaç gündür tıraş olmamış gençten bir adam baba. Anne de 30'larında, fakir giyimli bir kadın.

Baba öne eğilip, "Evladım," dedi, "ayağını amcaya çarpma!"

Ben duymazlıktan geldim. Anne "Böyle olmayacak," dedi, "sen benim yerime geç." Küçük oğlan istemeyerek annesinin yerine geçti. Tekmelenmekten kurtulmuştum. Memnuniyetimi belli etmeden kitabımı okumaya devam ettim.

Ve o garip çığlığı tekrar duydum. Anlamsız, yürek burkan bir çığlık. Kadın eğildi, oğlunu şefkatle, usulcacık öptü. Bir ödül verir ve alır gibi.

Dikkatim dağıldı, çığlık çocuktan mı geldi? Evet, biraz sonra gene o anlaşılmaz çığlık. Çocuk konuşamıyor.

Güzel bir çocuk. Esmer, düzgün hatları olan bir yüz. Görünüşünde hiçbir gariplik yok. Ama konuşma yerine o garip ve pek anlamlı olmayan sesleri çıkarıyor.

Ve çocuğun her çığlık atışından sonra anne sevgiyle, şefkale eğilip çocuğunu öpüyor. "Aferim benim oğluma, üzülme sen, bu sesleri çıkarman da bir şey. Elbet bir gün bir mucize olacak, her şey birdenbire düzelecek. Beynindeki sinirler birbirine değecek, eminim bundan. Sen dünyanın en güzel çocuğusun. Anlatmak istediğin her şeyi çok iyi anlıyorum ve seni seviyorum. Metroda ayakların başkasının pantolonuna değse de ne önemi var. Sendeki gizli güzellikleri ancak ben görürüm. Sen dünyanın en güzel, en sevimli şeyisin. Anneler bilir, emin ol. Yalan değil bunlar."

Baba elleriyle yüzünü kapamış, öne doğru eğilmiş, karısına bakarak bir şeyler mırıldanıyor. Ama kadın kocasını dinlemiyor gibi. Çocuğunu öpmekle, usul usul okşamakla meşgul.

Derken çocuk sıkıldı. Pencere kenarına geçmek istiyor. Bütün çocuklar gibi. Sonunda annesinin direnmeine rağmen pencere kenarına, karşıma geçti, oturdu. Anneyi babayı bir telaş aldı.

O sevgi dolu anne, "Dayak mı istiyorsun," dedi ama çocuğuna kıyamayacağı o kadar belliydi ki, çocuk ona bakmadı bile.

Baba öne doğru eğildi, "Oğlum," dedi, "amcanın pantolonuna çarpma sakın."

Adama döndüm, "Siz merak etmeyin lütfen," dedim, "çocuk beni rahatsız etmiyor."

O anda adamın gözlerinde gördüğüm minnet ve şükran duygularını anlatamam. Sanki çok büyük bir lütufta bulunmuşum gibi gülümsedi, rahat bir nefes alıp arkasına yaslandı. Yüzünü kapatmadan.
Son durakta hepimiz indik. Anne ve baba çocuklarının elinden tutup merdivenlere doğru yürüdüler. Bir isyan duygusu yükseldi içimden. Neye ve kime karşı olduğunu bilmediğim bir isyan duygusu. "Allah kolaylık versin," dedim arkalarından. İnsanların acımasız ve duyarsız olduğu bir dünyada çok büyük sıkıntılar sizi bekliyor.

Herkese piyangodan farklı bir şey çıkıyor işte.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!