‘içme abi’ diyor

Güncelleme Tarihi:

‘içme abi’ diyor
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 04, 2008 00:00

Alkol yüzünden sıkıntı yaşayan Teoman, kendisini frenleme işini koruma görevlisine bıraktı.

Alkol sınırını aştığı için zaman zaman sıkıntı yaşayan Teoman, kendisini frenleme işini koruma görevlisine bıraktı. Gece hayatını sevdiğini gizlemeyen ünlü rock'çı, sınıra yaklaştığında korumasının devreye girip kendisini uyardığını söylüyor.  “Gece hayatı bir şekilde benim beslenme kaynağım. Artık eskisinden daha az içiyorum. Her yere benimle birlikte gelen korumam da abarttığım zamanlarda yanına gelip 'Elma suyu iç abi' diye uyarıyor."

Konserlerinde hayranlarının "Becer beni" pankartı açtığı bir adam, yani ülkenin en gözde rock starı Teoman... Bu yıl 40’ına giren Teoman epeydir şarkı yazamıyordu. Hatta bundan şikayetçiydi. Son dönem ne olduysa olmuş, "Birdenbire şarkı kusmaya başladım" diyor. Altı tane birden yazmış. Onlardan biri "Fahişe". Cape Town’da ve İstanbul’da fahişelerle konuştuktan sonra yazmış. Neyse, bu spotu fazla uzatmayayım, aşağıya bi göz atın bence. Matrak bir sohbet oldu, ben çok eğlendim. Buyrun bakalım...

Teoman’la en son röportajı Nişantaşı’ndaki evinde yapmıştım. Üç-dört yıl önce. Evinin perdeleri sıkı sıkıya kapalı olduğu için o röportajı gece yapmışız gibi geliyor hálá...

Bu kez şöyle bir değişiklik oldu. "Gece yapmışız gibi" değil, gerçekten gece saat 23.30 dolaylarında yaptık görüşmemizi.

Cihangir’deki evine gittiğimde saat tam da buydu. Neyse ki yakın oturuyorum Teoman’a. Yoksa hayatta

‘içme abi’ diyor
gidemezdim. Çünkü İsveç’ten bir arkadaşım gelmişti akşamüstü. Yanında şampanya getirmiş, artık gerisini siz düşünün.

E ben de Teoman’ı bütün gün beklemişim, bünyem şaşmış.

Önce saat 14.00 gibi konuştuk, yeni uyanmıştı.

Akşamüstü Cihangir’de bir kafede buluşuruz dedik.

Sonra ona uykular yetmedi, üstüne de işleri çıktı. Derken saat oldu 23.30.

Aslında daha iyi bile oldu. Çünkü gece konuşulan/düşünülen her şey daha iyidir.

Gündüzden daha çok kendine dönersin, daha çok yalnız kalırsın.

Gerçi Teoman konuşmamızın hemen ertesinde soluğu Anjelique’de aldı, yani pek yalnız kalamadı, ama olsun. Bazı geceler onun yalnız kaldığına eminim.

Yoksa o şarkıların gündüz çıkması imkansız.

Nitekim, ekimde çıkacak son albümünde yer alan bir şarkısı var, "Fahişe" diye. Sözleriyle yine tam bir gece şarkısı. Zaten bir gece bankta otururken yanına gelen fahişelerden yola çıkarak yazmış şarkıyı.

Sadece buradaki fahişelerden yola çıkmamış tabii.

Cape Town’a gittiği zaman karşılaştığı fahişeler de esin kaynağı olmuş.

Merak ediyorsanız eğer, hayır yatmamış onlarla! Sadece sohbet etmiş (cool adam).

İşte o şarkının sözleri: "Tek başıma bu vücutla fırlatıldım bu dünyaya / Aşk da basit pişmanlık da / Hayat hoyrat bu zamanda / Şahin kuşa / Kuzgun leşe / Ben değil bu dünya fahişe".

GECE HAYATINI SEVİYOR, AMA VİCDAN AZABI ÇEKİYOR

Laf gecelerden açılmışken gece hayatını, alkolle ilişkisindeki son vaziyeti soruyorum hemen.

"Gece hayatını seviyorum, ama aynı zamanda vicdan azabı da çekiyorum" diyor Teo.

Çünkü gece hayatı çok zamanını alıyormuş. Hem gecesini esir alıyormuş hem de sıkı içerse ertesi gününü.

"Ama bir şekilde beslenme kaynağım" diyor gece hayatı için. "Çok içiyor musun? Nedir durum?" diye soruyorum. Artık az içiyormuş. Her yere onunla birlikte gelen koruması abarttığı zamanlarda yanına gelip "Biraz da elma suyu iç abi" diyerek Teoman’ı uyarıyormuş. Koruması dediysek, öyle bildik korumalar canlanmasın gözünüzde. Teoman’ın koruması -siyahlarla filan- rock’çı gibi duruyor. ERGENEKON’A NE DİYOR?

Malum, gündem karışık. Ergenekon gözaltıları çok tazeydi konuştuğumuzda. Başka bir şarkıcıya sorsan siyasi gündemi, gayet ortalama, herkesin hoşuna gidecek, yüzeysel yanıtlar verebilir. Ama Teoman karşınızda olunca  durum öyle değildir. Çat çat söyler düşündüğünü.

"Ergenekon şu bu, ülke ikiye bölündü gibi görünüyor, ne diyorsun olan bitene?" diye sorduğumda şöyle yanıt verdi Teo: "Ergenekon olaylarına şaşırıyorum. Koskoca adamlar kovboyculuk oynuyormuş gibi geliyor bana. Yine de sakin olma taraftarıyım."

Can alıcı soruma geliyor sıra. Gerçi çok geyik, ama bugünlerde herkesin ortak endişesi: "Bu ülke batar mı?"

 Teoman "Hayır batmaz" diyor, "80 öncesi gibi saçma şeyler olmaz. Her şeyden önce insanlar artık daha bireysel".

"BECER BENİ" PANKARTI AÇMIŞLARDI

Ve konserler... Onun için en önemli anlardan biri. Teoman’ın konser öncesi ritüelleri olabilir mi? Yokmuş, sadece evden çıkmaya gayret ediyormuş!

Ha bir de, yalnız kalmaya özen gösteriyormuş, rock star havasına girebilmek için!

/images/100/0x0/55ea8f29f018fbb8f887e5e6
Konser monser demişken, şimdiye kadar seyircilerin yaptığı en absürd şeye geliyor sıra.

Şu tüp atma hikayesinden haberdarım. Siz de tabii. Yazmıştım zamanında (arşive dönnn ey okuyucu!).

Teoman’ın kanını istiyordu hani tüpü atan kızlar.

Bu kadar da vampirleşmişlerdi yani.

Peki en son ne gibi bir absürdlük olmuş? "Becer Beni" diye pankart açmış bir grup seyirci. Cık cık cık, çok ayıp kızlar, ne o öyle becer filan.

Teoman efendi adam, kızmıyor böyle şeylere. Ama sahnedeyken fotoğrafını çekmek isteyenlerin -tam da şarkı söylerken- "poz ver" demesini manasız buluyor. Cidden bu konserleri fotoğraflama, videolama işi de sıktı arkadaşlar. Böyle her şeyi kaydedip durmaya çalışmaktan artık konserler izlenemez oldu yahu.

Bu arada Teoman’n ne denli cömert olduğuna dair şahane bir örnek: Konserlerde kravatını isteyene hemen veriyormuş.

Yetmedi, gömlek ve ceketi de istiyorlarmış üstüne. Henüz bunları vermemiş ama. Yeri gelmişken, Teoman o güzelim fit pantolonlarını Vakko’da bir terziye yaptırıyor, gömleklerini ise genelde Bil’s’ten alıyor.

"KONU ÖNEMLİ DEĞİL FİLMDE"

Gelelim Teoman’ın çekmeyi düşündüğü "İstenmeyen Tüyler" adlı filme.

En konulu eseri olacakmış bu film. Çünkü normalde onun için filmin konusu değil, stili ya da parça parça halleri daha önemliymiş.

Buradan yola çıkarak, "O zaman My Blueberry Nights filmini izlemişsindir, Wong Kar Wai’nin" diye vızıldıyorum. Ama yok, izlememiş.

O filmi de parça parça hatırlıyorum çünkü. Aynen Teoman’ın dediği gibi.

 Yanı sıra bir de romanı var Teoman’ın. Yazdığı küçük oyunlarla onu karıştıracakmış. "Ama ne zamana biter meçhul" diyor.

Sürüyle projesi var yani Teo’nun, bitmiyor.

Bir tanesi de 13 Ağustos’ta filarmoni orkestrasıyla vereceği konser ve onun sonradan çıkacak canlı kaydı.

Tıpkı Şebnem Ferah’ın yaptığı gibi bir şey olacak sanırım.

Geç bile kaldı Teo böyle bir iş için, elbette yakışır.

AŞK MEVZUSU...

Peki bunca proje arasında aşk?

"Seni Ayşe Boyner’le bir yemek çıkışında görüntülemişler" diyorum.

"Ne zaman çekilmiş?" diye soruyor Teoman.

Ayşe’nin ailesiyle tanışma yemeğiymiş deyince, "Tamam" oluyor.

Çapkınca gülüyor sadece.

O klişe soruları sormanın manası yok tabii, "Ah evlenecek misiniz, ah çoluk çocuk filan?"

Ayşe için sadece "Çok çılgındır" diyor, o kadar. Fazla yorum yapmak istemiyor.

TEOMAN’LA "BİRİNİ SEÇ" OYUNU

Önsevişmeli seks mi önsevişmesiz seks mi?

- Gününe göre değişir!

Msn mi Facebook chat mi?

- Msn’i bilmiyorum, ama Facebook chat’i öğrendim.

Öykü mü roman mı?

- Romanda kişileri daha uzun tanıma şansın var. Ama bir süredir öykü daha çok okuyorum.

Kısa metraj mı uzun metraj mı?

‘içme abi’ diyor

Onur BAŞTÜRK
- Kısa metraj beni etkilemiyor, o yüzden uzun metraj.

Porno mu erotik film mi?

- Porno! Çünkü erotik filmde araya gereksiz fluluklar, tüller filan giriyor!

New York mu Londra mı?

- New York. Çünkü gece hayatı daha iyi. Ama ayakkabı alacaksam kesinlikle Londra!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!