İçinizdeki Marksist!

Güncelleme Tarihi:

İçinizdeki Marksist
Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2004 00:00

KADININ düşmekte olan adamı değil de Toyata Yaris’i tercih ettiği reklam üzerinden kapitalist sistemle hesaplaşanlar çoğunlukta. Diyorlar ki ‘Bu kadar da olmaz canım, insanlık öldü mü?’Gelin bir an düşünelim, reklamdaki durumla karşı karşıyasınız, ne yaparsanız? Adamı mı kurtarırsınız aracınızı mı?Tabii ki adamı. Reklamda gösterilenin bir senaryo, bir reklam esprisi olduğunu siz de biliyorsunuz, o halde bu ‘Bu kadar da olmaz efendim!’ sendromu niye?Ben söyleyeyim, içinizde 1980 öncesinden dinozorlar çağına özgü iflah olmaz bir ‘Marksist’ var da o yüzden. O Marksist yüzünden kapitalist sisteme düşünsel temelde entegre olamıyorsunuz.Kapitalist sistemin yarattığı her türlü refahtan, konfordan, özgürlükten şikayetiniz olduğunu söylemek zor. Ama içinizdeki o iflah olmaz Marksist yok mu, o Marksist sizi sürekli yaşadığınız sistemle hesaplaştırıyor, saldırganlaştırıyor, kanınızı kurutuyor, hayatınızı çekilmez hale getiriyor. Bir ara ‘sucuk’ reklamlarına takmıştınız, şimdi de çocukların oynadığı Eyv Baby reklamında, tuvaletteki çocuk işçiye taktınız. Diyorsunuz ki ‘Bu kadar da olmaz. Daha çocuk yaşta çocukların kafasına sınıf ayrımcılığı sokulur mu?’ Reklamın nasıl olmasını isterdiniz? Çiş yapan çocuklara bir de tuvaleti mi temizletselerdi. Ne kadar gerçekçi olurdu? İçinizdeki ‘Marksist"le kapitalist sistemi yaşamak böyle bir şey işte! İçinizdeki Marksist sayesinde ne gerçek gerçek, ne senaryo senaryo.. Sözüm kapitalizmi dibine kadar yaşayıp içindeki Marksisten kurtulamayanlara. Çelişki çemberini kıramayanlara... Sisteme zarar verdikleri için değil inanın. Kendilerine zarar veriyorlar. Ona üzülüyorum. Okan iyi de gazete lazımOKAN Bayülgen’in rol aldığı ‘banka kartı kullanımını arttırmaya yönelik’ reklam doğru reklam. Okan Bayülgen’in farklı karakterleri canlandırması dikkat çekiyor. ‘Hırsızın çalacak para bulamaması’ üzerine kurulan öykü mesajı basit bir şekilde özetliyor, insanlara para yerine artık banka kartının kullanılabileceğini hoş bir şekilde öğretiyor. Üstelik kısmen de bu işin yaygınlaştığı imajını verip, hedef kitleyi gaza getiriyor. Kampanyada tek sorun sadece televizyonla yetiniliyor olması. Bankalararası Kart Merkezi’nin yaptığı teknik olarak bir bilgilendirme, bir öğretme bir alışkanlık değiştirme kampanyası. Böyle bir kampanyada gazete kullanmamak son derece yanlış. BKM başarıya ulaşmak istiyorsa gazete ve televizyonunun sinerjisinden yararlanmak zorunda. Eğer yararlanmazsa BKM’nin yaptığı işi bilinçli yaptığından şüphe duymak lazım. Tabii BKM’nin yaptığı ‘dostlar banka kartı kullanımını artırmaya yönelik bir kampanya görsün’ diye yapılan bir kampanya ise buna diyecek bir şeyim yok. Son olarak şunu söyleyeyim. Okan Bayülgen’li ilk film aşındı, hemen uygulamayı değiştirin.Hani ayıdan dost olmazdıOPET’in Tarkan’lı üçüncü reklamı çıktı geldi. Tarkan karlı bir kış günü pick-up’ıyla bir orman içinde yol alıyor. Hava koşulları yüzünden bir ağaç devrilip Tarkan’ın yolunu kesiyor. O sırada oradan geçen bir ayı Tarkan’la burun buruna geliyor. Ayı bakıyor Tarkan çevreye dost Opet Euro dizel yakıt kullanıyor, yere düşen ağacı kaldırıp Tarkan’ı zor durumdan kurtarıyor. Reklam filmi ‘ayıyı’ pardon ‘doğayı koruyun o da sizi korusun’ mesajıyla bitiyor.Öncelikle reklamın yapım kalitesi Tarkan’ın mega starlığına yakışacak nitelikte. Büyük prodüksiyon, dikkat çekiyor, Opet’in kalite algısını yükseltiyor. Öykü dolaylı bir şekilde ‘Euro dizel’ çevreci mesajını verip, beyinde daha derin bir iz bırakıyor. En önemlisi öykü temel mesaja hizmet ediyor, Tarkan’ı (Tabii ki ayıyı da) ön plana çıkarmıyor. Reklamın verdiği haz da Opet’in beğenilirlik hanesine artı puan olarak yazılıyor. Tek sorun ayının ormanlar aleminin kralı olmamasında! Tarkan Türkiye pop aleminin kralı değil mi? Ona şöyle aslanlı bir senaryo yakışmaz mıydı? (* * * * *)Gora’da Yedigün yerleştirmesi harikaCEM Yılmaz’ın Gora’sını cuma gecesi G-mall’da izledim. Gora’yla ilgili yorumlarımı önümüzdeki haftaya Hürriyet Cuma'da ferah ferah okuyacağınızı siz de biliyorsunuz ben de.Burada Gora içindeki ürün yerleştirmelerinden (product placement) söz etmek istiyorum.Bir kere Avea, Gora’ya sponsor olup çok doğru iş yapmış. Filmin başındaki uydu görüntüsü Avea’ya mükemmel bir büyüklük imajı kazandırıyor. Uzaydan Türkiye ile Avea üzerinden görüşmek de iyi bir ‘kapsama alanı genişliği’ mesajı veriyor. Turkcell nasıl böyle bir fırsatı kaçırdı anlamak mümkün değil. Gora’nın içinde beğendiğim diğer bir ürün yerleştirme Yedigün’e ait. Filmin bir yerlerinde uzaylılar bir yerden portakal koyuyorlar, diğer yerden Yedigün elde ediyorlar. Filmin ruhuna çok uygun bir espri, hem de ürünün temel vaadini destekliyor. Şapka çıkardım.Gora’nın içindeki Samsung ve JB ürün yerleştirmeleri ise sıradan. Hele JB’ninki kör parmağım gözüne olmuş. Niye Yedigün’e bu kadar iyi bir yerleştirme de JB ve Samsung’a sıradan yerleştirme çok anlayamadım. Samsung ve JB çamaşıra mı denk gelmiş. Yoksa herkes aynı ücreti ödemedi mi?Siyasi Rekabet Kurumu gerekliGEÇEN hafta TNS Piar’ın ‘Liderlerin Form Grafiği’ araştırmasının Ekim 2004 sonuçlarını verdim. Ekim ayında formunu arttıran tek lider Baykal’dı. Bu sonucu Sarıgül rekabetine bağladım. Sarıgül rekabetinin Baykal’ı canlandırdığını yazdım. Gördüğüm tüm kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki, Baykal formunu ne kadar artırırsa artırsın Sarıgül’ün tuttuğu formu seçim arenasında yakalaması mümkün değil. Bu durumda ne yapmak gerek? Hakim durumunu kötüye kullanıp yılanın başını küçükken ezmek gerek.CHP Merkez Yürütme Kurulu cuma günü böyle yaptı. Sarıgül’ü CHP’den ihraç etmek için düğmeye bastı. Amaç Sarıgül’ü siyasi arenadan silmek. Dün sevgili Oktay Ekşi üstadımız da bu gerçeği şöyle dile getirdi: ‘Sarıgül’ün siyasi günahının-tıpkı Ertuğrul Günay gibi- Deniz Baykal’ın karşısına rakip çıkmak olduğu biliniyor. Kağıt üstündeki günahı 'Rüşvet almak vs.' türü yolsuzluklarmış..’Şimdi sorarım size bu nasıl demokrasi anlayışı? O genel başkan olmuş bu başkan olmuş önemli değil. Önemli olan ilkeler. Biri çıkıyor bir partinin başına geçmek üzere siyasi mücadeleye hazırlanıyor. Bir diğeri elindeki hakim gücü kullanıp onun parti içinde siyaset yapmasını engelliyor. Eğer bir şirket hakim durumunu kötüye kullanıp, küçük rakibini yok etmeye çalışsa hemen işin içine Rekabet Kurumu karışır, hakim durumunu kötüye kullanan şirkete ceza yağdırır, gerektiğinde ikiye böler satar, gerektiğinde kapatırdı. Aynı olay siyasi arenada olunca yapacak bir şey yok. Anlayacağınız Türkiye piyasa demokrasisine geçti siyasi demokrasiye geçemedi. Acele Siyasi Rekabet Kurumu kurmamız lazım, acele. ‘Ama nasıl?’ diyorsunuz değil mi? CHP versin bir öneri! Sosyal demokrat olan, özgürlüklerden yana olan, haksızlıkları önlemeden yana olan, yolsuzlukları önlemeden yana olan o değil mi? ‘Çağdaş uygarlık seviyesine çıkma amacına’ sahip çıkan CHP değil mi? Değil mi?Ddf Bersay’la yolları ayırmışDAHA önce Merkez Bankası’nın Yeni Türk Lirası tanıtım konkurunu Bersay/Ddf ortaklığının kazandığını yazmıştım. Ddf reklam ajansı başlarda Bersay ile çalışmış ama daha sonra yollarını ayırmış. Bersay’ın şimdiki reklam ortağı ise Güzel Sanatlar reklam ajansı.İKİ hafta önce ‘Mediacat Forum 24-25 Kasım’da İstanbul’da yapılacak, Cialdini, Dyson, Solomon gibi birbirinden ünlü pazarlama insanları bu forumda konuşacak’ diye yazmıştım. İnternet adresinden bir harf düşmüş, birçok okurum doğru adresi istedi. İşte doğru adres: mediacatforum.com. ÇekirgelikDünyanın en zor şeyi bir şeyin nasıl yapılacağını bilip, o şeyi biri yanlış yaparken yorum yapmadan izleyebilmektir.(Theodore White)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!