İçimdeki ibre oynak

Güncelleme Tarihi:

İçimdeki ibre oynak
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2009 00:00

“Nil’in Kıyısında” adlı yeni albümünü çıkaran Nil Karaibrahimgil, Billboard dergisine konuştu:

Haberin Devamı

NİL KARAİBRAHİMGİL FOTOĞRAFLARI

“Bu albümde yeni bir prodüktörle çalıştım. Onun getirdiği farklı bir Nil sound’u var. Benim içimdeki ibre biraz oynak ve hafif deliyim” diyor.

“Nil Kıyısında” adlı yeni albümünü çıkaran genç şarkıcı Nil Karaibrahimgil, Billboard dergisine konuştu: “Bu albümde yeni bir prodüktörle çalıştım, Alper Erinç. Onun getirdiği bir sesler dünyası, farklı bir Nil sound’u söz konusu. Birazcık sıkılmıştım eskiden söylediğim laflardan. İçimdeki ibre çok oynak, hafif deliyim” diyor.

Neden çıkış şarkısı olarak “Seviyorum Sevmiyorum”u seçtiniz?
- 20 küsur şarkı yazdım, hepsi için ayrı ayrı uğraştık. Bu şarkının kendine has, patlamaya hazır bir enerjisi vardı.  “Seviyorum Sevmiyorum” elektroniğe kayıyor ama tüm albüm öyle değil. 80’lerden tınılar da var, Türk musikisine uzanan yaylılar da... 

Şarkıda Kötü Kedi Şerafettin’den de bahsediliyor. Yoksa şarkı Bülent Üstün’ün üzerinde çalıştığı “Kötü Kedi Şerafettin” animasyon filminin de müziği mi olacak?
- Ben böyle bir filmin olacağını sonradan öğrendim. İzin almak lazım diye düşünüp telefonunu buldum Bülent Üstün’ün. “Biz bunun filmini yapacağız, sen de ona şarkı yapar mısın?” diye sordu. “Tabii ki yaparım” dedim. Neden “Kötü Kedi Şerafettin”,  Türkiye’nin “The Simpsons”ı olmasın? 

Bir röportajınızda yeni albümü anlatırken “Daha kalbe dokunan ve daha az zeki” demişsiniz.. Daha az zeki derken, ne demek istediniz?  
- Öyle mi demişim, yok canım, zeki zeki. Ama bu kez çok kelime oyunu yapmamaya çalıştım. Aklın fişini biraz daha çekip kalbin fişini biraz daha taktım. 

Yaşla birlikte müziğinizin de olgunlaştığını düşünüyor musunuz?
- Kesinlikle. Hepimizin olaylara verdiği tepkiler değişiyor. Şarkı da bir tepki, müzikle sözle.

ANNE OLMAYI İSTİYORUM

En çok nelere gülersiniz?
- Çok saçma şeylere gülüyorum. “South Park”ı yaratan adamlar bir röportajda, “Bizim için muz kabuğuna basarak düşen adam komik değil, karşı kaldırımdan buna şahit olan adam komik” diyordu. Garip bir espri anlayışım var. Mesela A.R.O.G’da çok güldüm. O filmde çok espri var, birkaç kez izlemek lazım. Bir de kardeşimle çok gülüyorum. 

“The Simpsons” şarkısı nasıl ortaya çıktı?
- Evde bir sabah “The Simpsons”ı izliyordum. “Bart The Lover” adlı bölümü. Bart’ın öğretmeni yalnızlıktan gazeteye ilan veriyor, birini arıyorum diye. Bunu da Bart’lar okuyup kadına pislik olsun diye cevap yazıyorlar. Kadını oraya buraya yolluyorlar, yağmurlu günlerde tek başına kafede bekletiyorlar falan. Bir yandan da gülüyorlar. Ben bir ağla... İçimde bir şeye çok denk geldi. Bunun üzerine bir şarkı yazdım.
Besteler, sözler stüdyo aşamasında aklıma geldi. Hatta Alper, stüdyoda çalışırken çok komik bir şey dedi: “Boşver şarkı dediğin nedir ki? Dan dun das dus!” Bu beni çok rahatlattı...

Şarkılarınızı yazarken aşktan ne kadar besleniyorsunuz?
- Şarkı yazmak için dibe ya da tavana vurmak iyi bir şey. Ama bu iki çocukla evde ailenle oturup iyi bir şey yazamazsın demek değil. Çok basit bir nedeni var: Seni harekete geçiriyor. Bir insan ne zaman günlük tutar? Başına bir şey geldiğinde. Duygular arası seyahat etmek gerekiyor... Ama bu sürekli birine aşık olayım, ayrılayım anlamına gelmiyor. Kendi içinde ibrenin sürekli oynak olması iyi bir şey. Hafif deli olmak. Dengesiz olmak. Durduk yerde tepe yapabiliyor ya da dibe vuruyorsan iyi bir şey bu. Sana şarkı yazdıracak bir şey bu.  

“Nil Kıyısında”yı bu dalgalı duygular oluşturdu öyleyse?
- İçimde kalan, söyleyemediğim, yaralamış şeyler daha çok... Bazı şarkılar geçmişten alınıp bugün büyütüldü. İçimden çığlık gibi çıkan şeylerin dışavurumu. “Nil Kıyısında” çok romantik bir isim. Ve de çok örtüşüyor benimle. Ben de kendi kıyılarıma vurdum. 

Kendinizi başarısız, çirkin ve mutsuz hissettiğiniz olur mu?
- Tabii canım. “Hiçbir şey yapamadım, ben dandiğim” dediğim çok oluyor. Ama bana sorarsan bizim gibi üreten insanların bu çukura düşmesi iyi bir şey. 

Bir gün başarısız olursanız, yedekte duran bir B planınız var mı?
- Bir film yazıp, müziğini yapıp oynayabilirim. 40 yaşında da aynı şeyleri hissediyorsam şarkı yazmaya devam edebilirim. Bilmiyorum, bazen de gitgide deliririm diye düşünüyorum! Anne olmayı mutlaka istiyorum. Dünyadaki en güzel şeylerden biri.

Haberin Devamı

Materyal  dünyaya duyulan hırs kıroca

Haberin Devamı

Şu sıralar yeni yeni keşfettiğiniz bir takıntınız, huyunuz var mı?
- Kararsızım, anormal ölçüde. Bir de küçük ev sevdiğimi anladım. Bir arkadaşım var, Zeynep diye “O kadar küçük bir eve taşındım ki elektrik süpürgesini takarak tüm evi süpürebiliyorum” dedi geçenlerde. Çok güldük. Mütevazı hayatlar, daha az lüks, daha küçük bir araba, daha az alışveriş, basit bir hayat… Bunun daha mutluluk verici olacağını düşünüyorum artık. Daha az tüketmek daha iyi bir şey.

Hırsları dengelemek mi, bahsettiğiniz şey?
“Çok güzel bir şarkı yazıcam” hırsı başka, “Boğaz’da bir yalım olacak, milyon dolarlarım olacak” hırsı bambaşka. Hırs çok kötü bir şey değil ama materyal dünyaya duyulan bir hırs bana çok “kıro” geliyor.

Haberin Devamı

16 yaşında feci rock’çıydım

Okulda nasıl bir tiptiniz, okulun popüler kızı mıydınız?
- Ortaokul, lisede silik bir tiptim. Hep elimde gitarla herkese şarkı yazardım. Kimya hocasını sevmiyorsak ona bir şarkı yapardık mesela. Dört beş kız çete gibi gezerdik. O bizi çok güçlü kılıyordu, bize özel marşımız bile vardı. Devlet gibi oluyorsun ya bir anda. Popüler kız olmadım hiç. 

Peki hayatınızda hiç uçlarda gezindiğiniz bir dönem oldu mu?
- Feci rock’çıydım! Babam kapıda postal sayardı, arkadaşlarımın geldiğini oradan anlardı. Pearl Jam tişörtü yapmıştım kendime, konserinde çalınmıştı! Nirvana posterlerim, kurukafalar, yağlı saçlar, postallarım vardı ama heybem yoktu!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!