Hile yok, bu insanlar uçuyor!

Güncelleme Tarihi:

Hile yok, bu insanlar uçuyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 15, 2009 00:00

10 metrelik bir kuleye tırmanıp aşağı atlıyorlar. 55 km hızla ilerliyor, 1.2 saniyede suya değiyorlar. Fotoğraflar o küçük zaman diliminde çekildi. Yani bir dijital hile yok, bu insanlar gerçekten uçuyor! Türkiye Kule Atlama şampiyonları Çağla Tokat ve Erinç Kuzucu birkaç yüz defa kuleye çıktı ve sanatçı Genco Gülan’ın direktifleriyle poz vererek kendilerini havuza bıraktı. Gülan’ın yeni açılan “Seni Seviyorum” sergisi işte böyle bir sanatçı-sporcu ortaklığıyla ortaya çıktı.

Çok ünlü bir karedir: Fotoğrafta savaş sonrası Avrupa sanatının öncülerinden Yves Klein, kollarını iki yana açarak bir duvarın tepesinden önündeki beton zemine doğru atlarken görülür. Klein, 1960’ta “Le Saut dans le vide-Boşluğa Atlayış” adlı bu fotoğrafı NASA’nın aya insan gönderme tutkusunu aptalca bulduğu için çekti, NASA’ya “Ben sizin yardımınız olmadan da aya gidebilirim, bakın uçabiliyorum” demeye getirdi. Elbette bu fotoğraf NASA’ya vız gelip tırıs gitti ama sanat dünyasında çok yankı uyandırdı.
Genco Gülan da ünlü fotoğrafı 8 yıldır kafasına takmıştı. “İnsanların karada ve suda nasıl hareket ettiğini biliyoruz, peki ya boşlukta? Bunu çok düşündüm. Önce bilgisayarda bir pozlama programıyla üç boyutlu siber mankenler üstünde denedim. Olmadı. Sonra tiyatrocular ve dansçılarla çalıştım. Matriks filminde kullanılan ve oyuncuları sanki havada asılıymış gibi gösteren çelik halat sistemini kurdum ama yine olmadı.”
Gerçekten yüksek bir yerlerden atlayan, havada profesyonelce kalabilen birilerini bulması gerekiyordu. Sonunda Türkiye Yüzme Federasyonu’na bağlı bir kule ve tramplen atlama takımı olduğunu, Olimpik standartlarda bir kule ve uygun derinlikte bir havuzu sadece İzmir, Manisa ve Samsun’da bulabileceğini öğrendi.

KENDİSİ DENEDİ AĞRIDAN ÖLDÜ

İki yıl önce düzenlenen şampiyonayı izlemek için İzmir’e gittiğinde Türkiye Bayanlar Şampiyonu Çağla Tokat (20) ve Erkekler Şampiyonu Erinç Kuzucu’yla (29) tanıştı. “Sizin kuleden atlarken, havada kaldığınız birkaç saniye içinde fotoğraflarınızı çekmek istiyorum” dedi. İki sporcuya bu teklif eğlenceli bir macera gibi geldi. “Kuleden inerken poz vermek, bir mizansene uyarak suya atlamak... Hem çok garip geldi, hem de ufkumu açtı. Hiç düşünmeden kabul ettim” diyor Erinç Kuzucu.
Çekimler iki yıl sürdü, Gülan’a 15 kişilik bir ekip yardım etti. Bu kadar uzun sürmesinin sebebi sporcuların suya girdikten sonra üşümemeleri için çekimlerin sadece yazın yapılabilmesiydi. Bir de tabii Gülan’ın istediği kareyi yakalaması. “Genco Abi bizden çeşitli yüz ifadeleri takınmamızı istedi. Korkmuş, şaşırmış, gülen, kızgın suratlar. Normalde mayoyla atlarız, ama o günlük kıyafetler giymemizi istedi. Onun kafasındaki fotoğrafı yakalamak için birkaç yüz kere kuleye çıkıp atlamışızdır. Kıyafetler ıslandıkça güneşe serip kurutuyorduk, bazen de ıslak ıslak atlıyorduk” diye anlatıyor Çağla.
10 metreden suya atlamanın tekniğini bilmezseniz Erinç’in deyimiyle suya yapışırsınız. Bir keresinde kendisi de atlamayı denedi sanatçı Genco Gülan. “10 metre çok yüksek geldi, 8 metreyi denedim. Sonra iki hafta kas ağrısından kendime gelemedim” diyor.
Serginin adı “Seni Seviyorum” çünkü insanın ayaklarını yerden kesecek en kuvvetli duygu aşk Gülan’a göre. “İngilizce’de aşık olmak, aşka düşmek şeklinde söylenir. Gerçekten de bir kuleye çıkıp atlarsınız aşkın içine. Gözünüz kararır. İnsanı ancak aşk havada asılı bırakır.”
Ne hisseder insan gerçekten kuleden kendini bıraktığında? “Aşktan öte bence” diyor Erinç “Ben sevgilimden bir şeyler beklerim aşık olduğumda; kuleden bekleyemezsin. Oraya çıktığında neysen osun. Kafanı boşaltmalı, elinden gelenin en iyisi yapmalısın.”
Çağla’nın tarifi de benzer: “Havadayken bir an için ayaklarını görürsün. Sonra parmak uçların suya değer, sonra bacakların, sonra sudasın işte. Tekrar tırmanırsın kuleye, tekrar denersin. Sabah akşam, haftanın her günü denersin suya daha iyi değmek için. Havada kaldığın o sürede salgıladığın adrenalinin hayatta karşılığı var mı bilmiyorum. Hiçbir şeye değişmem.”

BAŞLADIKLARI GÜNDEN BERİ ŞAMPİYONLAR

Tramplen ve kule atlama Olimpiyatlarda bir kategori. Türkiye şampiyonu Çağla Tokat 2000’de, Erinç Kuzucu 1997’de başlamış bu spora. İkisinin de anne babası beden eğitimi öğretmeni, hatta Çağla’nın babası eski bir kule atlayıcısı. Antrenörleri yeteneklerini hemen fark ettiği için çok sıkı idmanlara tabi tutulmuşlar. Bu yüzden de başladıkları günden bu yana Türkiye şampiyonluğunu kimseye kaptırmadılar. Büyük bir sakatlıkları olmamış. Çağla’nın suya yanlış girdiği için birkaç kez yüzü ve gözü morarmış, Erinç’in de iki kez omzu çıkmış, o kadar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!