Hiç yaşamamış olmaktansa aşkta kaybetmeyi tercih ederim

Güncelleme Tarihi:

Hiç yaşamamış olmaktansa aşkta kaybetmeyi tercih ederim
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2008 00:00

Beş sene boyunca mutlu bir evlilik sürdürdüğü müzisyen Royston Langdon’dan geçtiğimiz aylarda boşanan Liv Tyler, bekar bir anne ve bir film yıldızı olmanın sırlarını Eve dergisine anlattı.

Haberin Devamı

TEK ÇOCUKLU VE GÜÇLÜ BİR KADINIM

Hayatta öğrendiğiniz en önemli şey nedir?

- Bir at gibiyim, her gün koşuya çıkmam, çalışmam gerekiyor. Hayatımda yaptığım her iş için çalışmayı seviyorum. Bir kadın, bir aktris ve bir anne olarak her gün yeni bir şey başarmak istiyorum.

Başınıza gelen en iyi şey nedir peki?

- Kariyerim boyunca başıma o kadar güzel şeyler geldi ki ama hiçbiri Milo gibi değildi.

Bekar bir anne olarak geleceğe nasıl bakıyorsunuz?

- Şu an tüm dikkatimi özel hayatıma verdim; oğlum için çok iyi bir  anne olmaya çalışıyorum. Tek çocuklu ve güçlü bir kadınım. Bu işin altından kalkabilirim.

The Incredible Hulk ve "The Strangers" ile yeniden sinemaya döndünüz, ama biz en çok ara verdiğiniz iki senenin nasıl geçtiğini merak ediyoruz...

- Benim için bir çeşit yuva kurma dönemiydi ve her dakikasından büyük keyif aldım. 14 yaşından beri hiç ara vermeden çalışıyordum. Kendime ait o iki sene belki de bu yüzden çok önemliydi. Hamileliğim ve Milo’nun doğumu mutluluk içinde geçti. Ara vermek ve sadece anneliğe konsantre olabilmek yani...

Haberin Devamı

Annelik şok etkisi yarattı mı?

- Kimsenin anneliğe tam anlamıyla hazırlanabileceğini sanmıyorum. Roy ve ben ilk köpeğimiz Neal’i aldık. Milo doğana kadar Neal yedek çocuk görevi gördü. Birisi bize her anlamda bağımlı olduğunda ne hissedeceğimizi bilmek istedik.

Duyduğumuza göre Roy, Milo’nun gazını çıkarmak konusunda çok başarılıymış...

- Roy’un bu konuda muhteşem bir yeteneği olduğu doğru. O gerçekten harika bir baba.

Yeniden setlere döndünüz. İş ve aile arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?

- Milo sete benimle birlikte geliyor. Onunla mümkün olduğunca fazla vakit geçirmeye çalışıyorum. Şanslıyım ki Milo, cool bir minik adam! Odasında kendi kendine kalmaktan şikayetçi değil. Bana ihtiyaç duyduğunda yanında olacağımı biliyor.

Başınızdan geçen ayrılık, anne ve babanızın ilişkisini daha iyi anlamanızı sağladı mı?

- Onlarla daha iyi empati kurabiliyorum, bu bir gerçek. Çocukken ayrılığın neden ve nasıl olabileceğini anlayamıyordum. Şu an tüm bunlar pek de önemli değil. Önemli olan benim ailemle nasıl bir ilişki içinde olduğum.

Haberin Devamı

Çocuğunuz olduktan sonra çok değiştiniz mi?

- Hem de nasıl! Aslında bu konuda kafam biraz karışık. Anne olduğum için mi değiştim yoksa artık bir kadın olduğum için mi? Çocukken çalışmaya başladım. Her şey o kadar hızlı oldu ki! "Büyüdüğüm zaman bir aktris olmak istiyorum" dedim ve birdenbire aktris oldum ama henüz büyümemiştim. 31 yaşıma bastığım bir senede benim için çok şey değişti. Bunun anne olmakla çok ilgisi var tabii. Kendimin farkına varıyorum, kendimi keşfediyorum.

HERKES BANA BAKARKENBAYILACAK GİBİ OLUYORUM

Yeniden aşık olma ihtimali hakkında neler düşünüyorsunuz?

- Kendi kendime diyorum ki, "Belki de bu sefer kendimi ve kalbimi daha iyi korumalıyım." Ama tabii ki yapamıyorum. Her şeyimi ortaya koyarak yaşamayı, üzüntü ve kaybı tüm keskinliğiyle hissetmeyi, hiç yaşamamış olmaya tercih ederim.

Haberin Devamı

Toplum içinde çok gergin olduğunuz doğru mu?

- Evet. İnanılmaz bir sahne korkum var! Neredeyse bayıldığım anlar oldu. "Armageddon"ın Cannes’daki basın konferansında yüzüm bembeyaz oldu, ayakta duramadım. Hatta Ben, (Affleck) "Orada öleceksin sandım" demişti.

Kırmızı halıda dehşete düşüyor olmalısınız o zaman...

- Arabadan indiğimde dizlerim titremeye başlıyor. O kadar kafanın bir anda dönüp size bakması korkunç! "Onları etkilemek zorundayım, takılıp düşmesem bari" gibi düşünceler geçiyor kafamdan...

Harika görünüyorsunuz. Kendinize nasıl bakıyorsunuz?

- Değişmeyen bir rutinim var, anneannem ve annemden geçen. Yatmadan önce yüzümü mutlaka temizliyorum, nemlendiriyorum ve diş ipi kullanıyorum. Artık özel bakımlar da yapmaya başladım. Maskeler, kremler, balsamlar... Bir kimyager gibiyim!

Haberin Devamı

Sürekli zayıf kalma ve formda olma baskısıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

- Ergenliğim sırasında tombul bir kızdım, perma yaptırmıştım, tel takıyordum. Hayattan keyif almanın en önemli şey olduğunu anlayana kadar sayısız diyet denedim. Tabii ki ben de her zaman ince kalabilmek isterim ama yapım buna müsait değil. Hamileliğim sırasında Moby Dick gibi olmuştum...

O kiloları nasıl verdiniz?

- Doğumdan hemen sonra değil, çünkü süt veriyordum. Los Angeles’a iş görüşmeleri için gitmeden önce neredeyse 10 kilo vermem gerekiyordu ve çok az zamanım vardı. Mucize yaratan bir diyet yok bence. Her gün spor yaptım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!