Heyecanla beklediğiniz film festivali böyle hazırlanıyor

Güncelleme Tarihi:

Heyecanla beklediğiniz film festivali böyle hazırlanıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 30, 2013 00:00

İstanbul Film Festivali dün akşamki açılışla başladı. Peki, nasıl hazırlanıldı? Açılışa sayılı günler kala işin mutfağına sızdık. Kimsenin başını kaşımaya vakti yoktu. İki arada bir derede sorularımızı yanıtladılar. İşte festivalin gece gündüz uyumayan emekçileri...

Haberin Devamı

Kaç film seyrettiğimizi hatırlamıyoruz bile

İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan Direktör Yardımcısı Kerem Ayan

* Bizim en sancılı sürecimiz aralıktan mart ayına kadar.
* Burada yıl boyunca full time çalışan altı kişinin dışında, neredeyse gönüllü gibi çalışan bir geçici personel ordumuz var.
* İlk iş festivalin film programının oluşturulması. Bizim festivalin kapanışının hemen ardından Cannes Film Festivali’ne gidiyoruz. Dünya sinemasından iş yaptığımız birçok insan oraya geliyor, ilk toplantılarımızı yaptığımız yer orası. Sonra yıl içerisinde birçok festivale seyahat ediyoruz. 
* Yıllık bütçe yapıyoruz. Onun dahilinde kalmak için sponsorluk arayışları, Kültür Bakanlığı’na ve yurtdışından fonlara başvuruluyor. Festival 3.5 milyon lira civarında bir bütçeyle hazırlanıyor. Bizim çapımızda bir festival için çok küçük bir bütçe. Aslında 3-4 milyon euro civarı olmalı.
* Bir taraftan festival bünyesinde yapılacak etkinliklere karar veriyoruz. Kimlerle işbirliği yapabiliriz diye bakıyoruz.
* Danışma kurulumuzla çeşitli toplantılar yapıyor, festivalde ne gibi bölümler olması gerektiğine karar veriyoruz. Bu sene pek çok edebiyat uyarlaması ve kadın sorununu işleyen film var mesela. Onlara özel bölümler yaptık.
* Konsolosluklar, kültür merkezleri ve film festivalleriyle ilişkilerimizi sürekli sürdürüyoruz. Bize filmler gönderiyorlar, aralarından seçim yapıyoruz.
* Bu yıl festivalde 226 film var. Çok fazla film içerisinden seçildi. Kaç film izlediğimizi inanın hatırlamıyoruz bile... Zaten film izlemeye gittiğimiz festivallerde başlıyoruz. Hiçbirimiz filmlerin yüzde 100’ünü izlemiyor. Filmler 12 kişilik bir ekip tarafından izleniyor.
* Filmleri izledikten sonra danışma kurulumuzla üzerlerine tartışıyoruz.
* Bir yandan yarışmalar için jüri üyelerini oluşturuyoruz.
* Bu sırada ekim ayında Filmekimi’ni çıkartıyoruz.
* Her yıl Groupama işbirliğiyle bir filmin restorasyonunu yapıyoruz.

Haberin Devamı

Hayalimiz bir festival merkezi
* ‘Köprüde Buluşmalar’ı yapıyoruz bir taraftan, festivalin endüstri ayağı. Onlar da kendi içlerinde küçük bir festival gibi hazırlık yapıyorlar.
* Mart başında basın toplantısı yapıyoruz. Ve çılgın bir dönem başlıyor. Medyadan gelen tüm röportaj taleplerine yanıt vermeye çalışıyoruz.
* Film gösterimlerinin düzgün bir biçimde devam etmesi için teknik ekiple sürekli iletişim halindeyiz. Türkiye’deki sinemalar dijitalleşme sürecini biraz arkadan takip ediyorlar. O nedenle birtakım problemler çıkabiliyor. Gerekirse ekipman kiralıyor, gerekiyorsa yurtdışından getirtiyoruz. Onun için bir geçici personel ekibi kuruyoruz.
* Bizim gibi seyircisi olan bir festival için çok kısıtlı kapasiteye sahip salonlarda gösterimlerimizi yapıyoruz. Biletler tabii çabuk tükenebiliyor, izleyici haklı olarak tepki gösterebiliyor.
* Festivalin 32. senesini yapıyoruz. Türkiye gibi sürekliliğin çok zor sağlanabildiği bir ülkede bunca yıldır bir festival düzenleniyor ama bir festival merkezimiz yok. Benim en büyük hayalim bin kişilik bir festival salonumuzun olması. Yıl boyu burada etkinlikler düzenlenir, böylece festivalin çapı da çok değişir.

Haberin Devamı

Festivalin mutfağı!

Festivalin mutfağına hoş geldiniz! Burası yapıtaşlarını Nuray Muştu, Bulgu Öztürk ve Yusuf Pinhas’ın oluşturduğu ikinci basamak. Filmlerin teslim alınma ve iade işlemleri için gerekli yazışma ve anlaşmalar, yurtdışından gelecek bazı mali desteklerin başvuru ve raporlama işleri burada yapılıyor. Film seçerken karıştırmaktan sayfalarını eskittiğimiz festival kataloğu da! Sonra iadeleriyle ilgileniyorlar. Festivale gün saydıkları geçen hafta en telaşlı dönemleriydi. Açılışa günler kalmış; davetiyelerin sorunsuz şekilde adresine ulaşıp ulaşmadığını da kontrol ediyor, gösterimlerin sorunsuz şekilde gerçekleşmesi için çalışmalara da devam ediyorlar. Üstelik Sinema Onur Ödülleri’nin koordinasyonu da burada yapılıyor. Tüm yıl boyunca festival için çalışan ekibin bilgisayarlarında gelecek sene gösterilecek bazı filmlerin listesini bırakın, verilecek onur ödülü adaylarının yer aldığı bir dosya bile şimdiden hazır. Çünkü gelecek eylül ayında film listesi yavaştan oluşmaya başlamış olmalı. Bu demek ki bu ekip 12 ay boyunca tam gaz çalışıyor! Dolayısıyla artık aile gibi olup çıkmışlar.

Haberin Devamı

Uçaktan inmeyeni bile var

Burası konuk ağırlama departmanı. İki kişilik ekip festivalin tüm konuklarının ulaşım, konaklama ve akreditasyon işlemleriyle ilgileniyor; yanı sıra yemekler, kokteyller, partiler gibi tüm etkinliklerin rezervasyonlarını takip ediyor. Konuk listesinin belirlenmesi için film programının oluşması gerekli. Program netleşir netleşmez işe koyuluyorlar. Dönemsel olarak çalışan ekip toplam iki ay süresince tüm konukların geliş gidişlerini ve elbette memnuniyetlerini sağlamak için 7 gün, günde 18 saate yakın çalışıyor. Ayrıca festival sırasında konuklara rehberlik yapan yarı gönüllü ekibi de var. Tahmin edersiniz; her şey ne kadar mükemmel organize edilse de her zaman son dakika sürprizi çıkabiliyor. Konuk uçağını değiştirmek istiyor hatta uçaktan inmeyebiliyor, hiç olmadı otelini beğenmiyor. Neden “Bize 24 saat yetmiyor” dediklerini anlamak hiç de güç olmasa gerek. Neticede işleri insanla...

Haberin Devamı

70 kişilik altyazı ekibi

Altyazı ekibinden Nermin Saatçioğlu sorumlu. Üç kişilik redaktör ekibinin haricinde yaklaşık 60 ila 70 kişilik çevirmen kadrosuyla birlikte çalışıyor. Film programı belli olmaya başlar başlamaz, yani en geç aralık ayının sonu veya ocak ayının başında kolları sıvıyorlar. Metinlerin dağıtıldığı çevirmenlerden tercümeler gelmeye başladıkça, kontroller yapılarak altyazılar gösterime hazır hale getiriliyor. Toplam beş aylık bir emek! Peki, iş bu kadarla bitiyor mu? Elbette hayır. Film kopyaları yalnızca birkaç gösterimi yapılmak üzere izinli olarak getirildiği için üzerlerinde herhangi bir işlem yapma hakları yok. Biz festival filmlerini izlemek için koltuklarımıza bir güzel kurulduğumuzda altyazıları görüntülerle eşzamanlı olarak okuyabilmemiz için, her gösterimde görevli birer operatör de bizimle eşzamanlı olarak koltuğundaki yerini alıyor. Ve başlıyor görüntüler aktıkça bilgisayardan altyazıları göndermeye. Bu arada İngilizce çeviri ağırlıkta olsa da altyazı ekibinde İspanyolcadan İtalyanca ve Fransızcaya, Japoncadan Dancaya dek uzanan dillere hâkim tercümanlar yer alıyor. Ama Çince veya Arapça bir filmi İngilizce ya da Fransızca gibi ikinci bir dilden çeviriyorlar. Yine de mümkün olduğunca filmin orijinal dilinden çeviri yapmaya çalışılıyor.

Haberin Devamı

Son üç gün uyku yok!

/images/100/0x0/55eaa33cf018fbb8f88d0f99

İKSV Stüdyo Yöneticisi Selçuk Metin, 1998’den beri, yani 15 yıldır festivalin açılış ve kapanış filmleriyle birlikte tüm tanıtım filmlerini de hazırlıyor. Çalışmalara festival tarihinden iki ay önce başlıyor. Festivalde gösterilecek tüm filmleri (ortalama 200 tane) iki haftada hızlıca izliyor. Bunu yaparken asıl odak noktası filmin görselliği tabii. Sonucunda ortaya açılış için ortalama 3 dakikalık bir film çıkarıyor. Aynı dönemde yine açılışta ödül verilen kişiler için de tanıtım filmleri hazırlıyor. Bunlar içinse arşiv taraması yapıyor, kimi zaman, Türkân Şoray’ın bile bazı filmlerini bulmakta zorlanıyor. Festivale iki hafta kala genelde günde 4-5 saat uyuyor. Son üç günse uykusuz! Örneğin Sophia Loren’in geleceği açılıştan bir gün önce belli olunca 24 saatini onun için film hazırlamaya ayırdı. Bir de tabii hazırladığı tüm filmlerin müziklerini de seçiyor. Bu da iki gününü alıyor.

Maaile sinema âşığı

Fotoğrafta briyantinle geriye doğru özenle taradığı gri saçları ve sert bakışlarıyla gördüğünüz bu dünya tatlısı adamın, bugüne dek kontrol ettiği filmleri birbirine ekleseniz dünyanın çevresini tam üç defa dolaşırmış. Şimdilerde sol gözü biraz seyiriyor. Zira makine başında geçirdiği uzun saatlerde maruz kaldığı lazer ışınları ciddi bir rahatsızlık atlatmasına sebep olmuş. Hanımının uyarılarına rağmen onu makine başından kaldırmak da mümkün değil. Neyse ki şimdi iyi, zamanla daha da iyi olacak. Gökhan Pamukçu, kızı Gülay Taçer ve torunu Tolga’yla birlikte filmlerin kontrolü ve trafiğinden sorumlu. Şu an 68 yaşında ve son 24 senedir festival bünyesinde çalışıyor. 1990 senesinden beri her yıl festivale bir ay kala başlayan tempolarını bakın nasıl anlatıyor: “Gelen filmlerin ilk durağı burası. Gümrükten gelirken kutuları kırılmış falan oluyor. Sinemalara gittiğinde herhangi bir sorun çıkarmasın diye filmin kontrolü, tamiri ve raporlamasını yapıyoruz burada. Filmi gönderirken de bir kez daha kontrol eder ve tamir ederiz. O yüzden festivaller arasında en temiz film geliş gidişi bizdedir. Makinistleri de festival süresince çok sıkıştırır, kontrol ederiz. Çünkü festival seyircisi hassastır. Makinist jeneriğin tamamını göstermediğinde mesela, hemen bize telefon edip uyarır. Film trafiğini sağlamak da, elektronik altyazıya malzemesi olmayan 35 mm.’lik filmleri DVD’ye aktarmak da bizim işimiz. Şimdi yavaş yavaş 35 mm.’den dijitale geçilmeye başladı. Eskiden daha çok film olurdu bizde, şimdiyse 200’den fazla filmin 100’den fazlası dijital.”

Festivalin atom karıncası

Erol Erbil ve Gökhan Pamukçu 15 yıldır birlikte çalışıyorlar. Erol Erbil’in işi filmleri sinema salonlarına taşımak. Mesela, gece Atlas Sineması’nda gösterilen filmi sabah 11.00 seansına Beyoğlu Sineması’na o yetiştiriyor. Aslında sinemayla ilişkisi çok daha köklü. Eski bir aktör Erol Erbil. İlkin Yılmaz Güney’in ‘Sahtekâr’ filminde, ardından 100’ü aşkın filmde figüran olarak rol almış. Bakmış ki bu bol dayaklı filmlerdeki figüranlık işi habire kolunun, bacağının kırılıp durmasına sebep oluyor, vazgeçmiş. Erbil, İstanbul Film Festivali bünyesinde tam 15 yıldır çalışıyor belki ama bunun evveli de var tabii. Onun için kısaca İstanbul sinemalarının ‘hızır’ı, film festivallerinin atom karıncası diyebiliriz. Üstelik sadece festival kapsamında gösterilen filmleri değil, her cuma vizyona girecek filmleri de sinema salonlarına yetiştiren bir gizli kahraman. Onun işi bu, o bunu hep yapıyor

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!