Her şeyi açıyorduk tekrar her şeyi örtme dönemindeyiz

Güncelleme Tarihi:

Her şeyi açıyorduk tekrar her şeyi örtme dönemindeyiz
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2007 00:00

Trend tahmini işini profesyonelleştirmede öncü bir isim Hollandalı Li Edelkoort (57). Moda ve tasarım eğitimi alan Edelkoort 1975’ten beri Paris’te serbest çalışan bir trend tahmincisi. Time Dergisi’nin moda alanında dünyanın en etkili 25 ismi arasında gösterdiği Edelkoort, Eski Galata Köprüsü’ndeki İstanbul Tasarım Haftası’nda (IDW) konferans vermek üzere İstanbul’daydı.

Edelkoort modada trendin örtünmeye doğru gideceğini söyüyor. Bunu da kendi uydurduğu kelimelerle anlatıyor: Fundamentalista (köktenci) ile fashionista (modayı izleyen) arasında bir fark kalmayacak.

BİR SÜREDİR HER ŞEYİ AÇIYORDUK

Modada trend şu anda örtünmek üzerine. Bir süredir her şeyi açıyorduk, her şey çıplaklaşmıştı. Birçok çıplak vücut gördük şimdi tekrar evlerimizi, vücutlarımızı, her şeyi örtme dönemine geliyoruz. Peçeler, maskeler, peruklar, çoraplar, uzun elbiseler, küçük eldivenler, büyük gözlükler... Artık Fundamentalista (köktenci) ve Fashionista (moda düşkünü) arasında hiçbir fark göremeyeceksiniz. Bu kelimeleri ben uydurdum. Köktencilerin ve teröristlerin kıyafetleri kesinlikle bundan sonrasının modası gibi görünüyor. Bu çok yeni ve özgün bir gelişme. Şimdiye kadar loft tipi evler ya da evlerde büyük bir açık alan isteniyordu. Artık oda ayırıcılar, heybetli parçalar, gizli nesneler, gizli dolaplar, yani ’gizli ev’ kavramı kapıda. Moda tasarımıyla iç tasarım büyük oranda paralel ilerleyecek. Daha çok giysiye ihtiyacımız olacağı için tekstil sektöründe büyük hareketlenme olacak. Aynı zamanda birçok yeni doku ve malzeme aranacak. Tüketici artık çok daha güçlü ve daha yaratıcı, kendi dekorunu sanki bir galeri sahibi gibi kendi yapıyor. Herkes kendi evinin küratörü oldu.

HEM BİREYSEL HEM EVRENSEL OLDUK

Trend zor bir kelime, doğru-yanlış kullanılıyor. Hissettiklerimiz, düşündüklerimiz, gördüğümüz, duyduğumuz, hayallerimiz, gerçeklerimiz bunların pek çoğu bir arada hareket ediyor. Sadece tek bir trend yok artık. Hepimiz aynı toplumda yaşıyoruz, aynı zamanda birçok fikri paylaşıyoruz. Benim kafamdaki sizin de kafanızda var. Hepimiz aynı büyük resme bakıyoruz, ama aynı zamanda hepimizin kafasında kendi küçük resimlerimiz de var. Yani hepimizin bir parçası bireysel, bir parçası evrensel. Ben de evrensel olmaktan hoşlanıyorum çünkü bu beni size, okurlarınıza ve dünyaya bağlıyor. Zaten yüzde yüz bireysellik mümkün değil çünkü insanoğlunun bir aileye ve gruba dahil olması bekleniyor. Belki 20’nci yüzyılın sonunda insanlar bireyselliği harika bir şey gibi görüyordu ve herkes kendi seçimlerini yapıyordu. Madonna buna iyi bir örnekti. Ama sonunda insanlar kendilerini çok yalnız hissetti. Şu anda evrensel ve bireysel bir arada ve bence ikisini birden yaşayabilmemiz güzel de bir şey.

17’NCİ YÜZYILA DAHA YAKINIZ

Trendler hep bir şeye reaksiyon olarak ortaya çıkmıyor. Bazen benzerlikler olabilir ama asla tekrar aynı periyotta değiliz. Tüm dergiler "1960’lar, 1970’ler, 1980’ler geri geliyor" diyor. Bazen bir tarzın bazı unsurları geri gelebilir, ama asla aynısı gelmez. Bence çok heyecan verici zamanlardayız. 21’inci yüzyıldayız ve doğal olarak geçen yüzyılı unutacağız. Çünkü estetik ve kültüre olduğu kadar bilim ve teknolojiye de ilgi var. Aslında şu anda 1970’lerle olduğundan çok daha fazla 17’nci yüzyılla benzerliğimiz var. 17’nci yüzyılda insanlarda müthiş bir merak vardı, biyolojiyle ilgiliydiler. 1970’lerdeki büyük trendler şu anda yok. Ama 1950’lerden beri gelen ana etki alanları var. Örneğin bir "leisure" (boş vakit) modası var. "Well being" (sağlıklı yaşam) belki 10 yıl önce başladı ve şu anda çok büyük bir etki alanına sahip. Şu anda modada form çok önemli oldu. Müşterilerime artık heykelsi şekillerin önemli olduğunu anlatıyorum.

TÜRKİYE’NİN MÜTHİŞ BİR POTANSİYELİ VAR

Daha önce İstanbul Tasarım Haftası hakkında yazılar okumuştum. Bu ülkede tasarımın gelişimini merak ediyordum. Daha önce iki kez bulunduğum İstanbul’a tekrar gelmekten de memnunum. Ayrıca Hollanda’da Eindhoven’daki "The Design Academy"de değişim programıyla okuyabilecek Türk öğrenciler bulabilirim diye düşünüyorum. Bence Türkiye’nin müthiş bir üretim ve ticaret potansiyeli var.


Geleceğin arkeoloğuyum

Yaptığım işi arkeolojiye benzetiyorum. Hani bir kazı alanında bir parça bulursunuz, bunun analizini yaparak o dönem insanlarının hayatına dair tahminde bulunursunuz. Ben de aynısını gelecek hakkında yapıyorum. Küçük parçalar halinde bilgiler buluyorum. Bu bazen bir tartışma, bazen bir video, bazen doğa ve yiyecekler olabiliyor. Yeterli bilgiye sahipsem "Hah işte önümüzdeki değişiklik bu" diyorum. "İşte yeni bir yönelimin zamanı." Sonra aklıma bir isim geliyor. İsmi bulunca neden bu trendin geleceğini de söyleyebilirim. Çünkü bir trendin değiştiğini söylemek yeterli değildir. Neden değiştiğini, bizi neyin motive ettiğini de bilmeliyiz. Argümanları bilirseniz böylece bunu müşterilerinizle tartışabiliriz.

Bir trend avcısı değil bir trend tahmincisiyim. Yani trendlerden çok daha önce çalışıyorum. Hissederek de veri toplayabiliyorum, sezgilerimi çok kullanırım. Trend avcıları bilgiden yararlanır. Ama ben bilinçaltına bakarım. Trendlerim her zaman çok daha öncü ve uzun erimlidir, geniş çaplı piyasanın değil, tasarımcıların yapacağı işleri söyler.

Hayatım, öğrenmek ve öğretmekle geçiyor. Alışveriş yapmak, müzeye gitmek gibi... Yani zaman zaman yüklenme yaparım, zaman zaman yükümü boşaltırım. Bu soruşturma, merak ve başkalarına bilgi aktarmayla geçen bir süreç. Sürekli büyük kentlerde dersler veriyorum. Paris, Londra, Stockholm, Amsterdam, New York, Los Angeles, Tokyo, Seul... Yılda bir Güney Afrika ve Avustralya... Belki bundan böyle yılda bir İstanbul’a da gelirim. Sadece moda ve dekorasyon değil bankacılık, turizm, sigortacılık, gıda ve aklınıza gelen her sektör için çalışıyorum. Her şeyi çok net ortaya çıkartmaya çalışıyorum. Büyük makinenin içinde tek bir radarım. Beni dinleyenlere bir opsiyon değil, 15 opsiyon veriyorum.

MESAJ DEĞİLİM, MESAJI VERENİM

Kişisel olarak modanın dışında bir insanım. Bir düşüncem, bir yargım yok. Bazen bilezik, gözlük gibi akseuvarlar satın alıyorum ama kendimi ve evimi nötr tutmaya çalışıyorum. Böyle olmayı da seviyorum. Bu yeni mesajları almamı da kolaylaştırıyor. Ama eğer istersem çok çılgın ve abartılı da olabilirim. Ama ben mesajın kendisi değil mesajı verenim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!