Hep beyaz renkli araba

Güncelleme Tarihi:

Hep beyaz renkli araba
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2000 00:00

Haberin Devamı

Okuyucularımız başlarından geçen kapkaç olaylarını anlatmaya devam ediyor. Dikkat çeken noktalardan biri, otomobilli kapkaççıların genellikle beyaz ya da gümüş renkli arabaları tercih etmeleri. Bu arabaları kapkaç yapmadan hemen önce çalan saldırganlar, plakasının okunmaması ve dikkat çekmemesi için bu rengi tercih ediyor.

Biri camdan sarkıyor, öbürü onu tutuyordu

SAHRAYICEDİD-TEPE SOKAK

EVİMİZ Sahrayıcedid Tepe Sokak'ta bulunuyordu. 1998 yılının şubat ayındaydık. Sabah 07.00'de işe gitmek için evden çıktım. Fakat apartmanın bahçesinden çıktığımda karşı apartmanın garajından beyaz Şahin bir araba ve içinde hiç görmediğim üç kişi benim gittiğim yöne gitmeye başladılar. Altı senedir oturduğum bu mahallede kimlerin arabası olduğunu biliyordum ve bu arabadakiler karşı apartmanda oturmuyorlar, diye düşünüyordum.

Sağ kaldırımdan minibüs yoluna gitmeye başladım. Araba da iki apartman ötede sağ tarafta bakkalın önünde durdu ve içinden biri bakkala girdi. Yolun soluna geçip yokuş aşağı minibüs yoluna gitmeye başladım.

Arabanın yanından geçerken içimden ‘‘Boşu boşuna şüphelenmişim’’ diye düşünürken bir anda birinin çantamı çekmesiyle ne olduğumu şaşırdım. O arabanın içindekiler çantamı çekmeye çalışıyorlardı. Biri arabayı sürüyor, biri yanındaki koltukta oturuyor ve yarı beline kadar camdan sarkıp çantamı çeken kişinin ayaklarını tutuyordu.

Şuursuz bir refleksle çantamın sapına tutundum bırakmıyordum. Arabanın peşinde sürüklenmeye başladım. Bir süre sonra kollarımda güç kalmamıştı, olduğum yere yığılmıştım. Araba gitmişti, çantam gitmişti...

İşte o an, o boş sokakta, avazım çıktığı kadar, bağıra bağıra ağlamaya başladım. Kendimi sakinleştiremiyordum.

Eve gidince durumumun o kadar iyi olmadığını gördüm, üzerimdeki deri montum boydan boya çakı darbesiyle yırtılmıştı. Ellerimde ve bileğimde hafif kanamalar vardı. Saçım başım darmadağın olmuş, pantolonum çamur içinde kalmıştı.

155'i arayıp yardım istedim. Karşımdaki polis Göztepe Karakolu'na gitmem gerektiğini söyledi. Karakola giderken yolda devriye geçen polis arabasına rastgeldim. Durumu onlara da anlattım. Karakola gittiğimde durmadan ağlıyordum ve sinirden dişlerim çeneme vuruyordu. İfadem alındıktan sonra polis bu durumların çok olduğunu, üzülmemem gerektiğini anlatıp, bu olayların genellikle çalıntı arabalarla yapıldığını söyledi.

Eve döndükten altı saat sonra Maltepe Belediyesi'nde çalışan bir çöpçü çantamı boş bir arsada bulduğunu ve içindeki telefon rehberiyle bize ulaştığını söyledi.

Defalarca geceleri rüyamda bu olayı görüyorum. Arkamda yürüyen herkesten şüphelenmeye başladım. İşten geç saatlerde döndüğümde mutlaka birisiyle eve geliyorum. Gece vakti kendi gölgemden bile korkar oldum. Fakat gazetelerden okudukça yine bu olayı ucuz atlattığımı düşündüm. l İpek Çetiner

Kardeşime yardım edemedim

ESENLER-FATİH MAHALLESİ

KAPKAÇ olayını kızkardeşimle yaşadım. 21 Mayıs 2000 günü akşam 22.45 sıralarında sokakta evimize giderken Opel Vectra beyaz araba bize doğru yaklaşmaya başladı. Ben de ‘‘Türkan kaldırıma çık’’ diye seslendim.

Sonra ben öne doğru çevirdim kafamı, yürüyorduk, kardeşim arkamdaydı, sonra kardeşim abi diye bağırmaya başladı. Ben de o anda kardeşime baktım arabayla yanımdan geçti, ben de arkasından koşmaya başladım, ‘‘kardeşimi bırakın’’ diye bağırıyordum, ama araba hızlandı, 100-200 metre kardeşimi sürüklediler yerde.

Sonra kardeşim yere düştü. ‘‘Türkan kafanı çek!’’ diye bağırmaya başladım, kafasını çekmeseydi tekerin altında kalabilirdi!

‘‘Arabanın önünü kesin!’’ diye bağırdım. Çok insan vardı. O insanlar da bize bakıyorlardı. Ben de o insanlara neden arabanın önünü kesmediler diye kızdım. Kardeşimi yerden kaldırarak eve götürmeye başladım. Ama kardeşim ‘‘abi beni hastaneye götür ölüyorum’’ diye ağlıyordu. Dış kapının önüne kadar götürdüm, zile bastım, babam balkona çıktı. ‘‘Baba Türkan ölüyor hemen hastaneye götür’’ diye bağırdım ben de karakola koştum. Bağcılar'a. Bana Esenler Karakolu'na git dediler.

Kardeşimin omuzu ve kolları mosmor olmuş, şişmişti, hiç kollarını kaldıramıyordu, üzüntüsünden ağlıyordu.

Halen Esenler Karakolu'na gidiyorum. Soruyorum ne oldu diye. Araştırıyoruz, diyorlar.

Kardeşime yardımcı olamadım diye gurur meselesi yapıyorum, içimi ve dışımı yemeye başladım. Bu nasıl adalet, bu nasıl vicdansızlık diyorum. l Cevdet Çakır

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!