Hastalığın da modası var

Güncelleme Tarihi:

Hastalığın da modası var
Oluşturulma Tarihi: Mart 03, 2001 00:00



Haberin Devamı

Gündüz Tezmen Hürriyet okuyucularının 28 yıllık doktoru. 1974 yılından bu yana herkes ona derdini anlatıyor, o da gazetedeki köşesinden cevap veriyor. Bazıları doktora gitmeden ona yazıyor. Türk milletinin sağlığıyla arasının nasıl olduğunu ondan iyi bilen yoktur dedik...

Kaç yıldır Hürriyet'te okurların sağlık sorunlarını yanıtlıyorsunuz?

-1974'te başladım. O yıllarda Yıldırım Servis diye bir bölüm vardı. Bu servis her başvuruya çare bulmaya çalışırdı. Ben bu Yıldırım Servis'te sağlık danışmanı olarak çalışıyordum. Bir yandan hekimlik yapıyordum. Bu iş yoğunlaşınca tam gün Hürriyet'te çalışır hale geldim. Türkiye'deki ilk cinsel sorunlara yanıt hizmetini yürüttüm. ‘‘Bunalımlar Dertler’’ diye bir köşe açıldı. Cinselliğin konuşulmasının bile tabu olduğu bir dönemde biz cinsel sorunları tartışır hale geldik. 1981'den sonra Kelebek Eki'nde sağlık sayfalarının editörlüğünü yapmaya başladım. Ayrıca mektupları yanıtlamaya devam ettim.

O yıllarda size gelen cinsel sorunların ağırlıklı içeriği neydi?

-PTT günde aşağı yukarı 3 çuval mektup getiriyordu. Cinsellik o sıralarda tabu, ortada ciddi bilimsel kaynak yok. Ufak tefek porno diyebileceğimiz kaçak yayınlar vardı. Ciddi ve bilimsel bir yöntemle ele alınca insanlar arasında çok ilgi gördü.

Sizin uzmanlık alanınız iç hastalıkları. Cinsel sorunları nasıl yanıtladınız?

- İç hastalıkları tıbbın ana branşlarından biridir. Birçok branşı derleyip toplayan, hepsiyle bağlantılı bir dal. Artı ben biraz kitap karıştıran bir insanım. Böyle çok özel bir konuyu ele alınca bir anlamda kütüphane edindim. Tabii çevremizde de danıştığımız kişiler vardı.

KIZLIK ZARI TAKINTISI

O zamanlarda en büyük cinsel problem neydi?

-Valla ne dertleri yoktu ki? Sonradan bunlar biraz espri haline de dönüştü. En çok kızlığını kaybetme kaygısı vardı o zamanların genç kızları arasında. Bir de mastürbasyon zararlı mıdır, değil midir diye sorulurdu.

Bize şimdi fıkra gibi gelen sorular sorulmuştur herhalde size?

- ‘‘Bakkal amca popomu sıkıştırdı, acaba kızlığım bozulmuş mudur?’’, ‘‘Ben bisiklete çok binerdim kızlık zarını bozar diyorlar’’, ‘‘Halk arasında bir söylenti var, çok limon yersen limonun asidi kızlık zarını eritirmiş’’ gibi sorular vardı. Üzerinden yıllar geçti tabii. Artık cinsel sorunları dışarıda tutuyorum. Haydar Dümen'in de içinde olduğu birçok kişi artık bu konularda yazmaya başladı. Ben cinselliğin dışındaki sağlık konularını ele alıp işlemeye başladım.

GÜNCELLİĞE BAĞLI

Bunca yıl içinde size gelen şikayetler değişti mi? Artık yoğunluğu azalan hastlalıklar var mı?

- Yoğunluğu azalan hastalık hemen hemen yok. Bu biraz konunun güncelliğine de bağlı. Bir dönem hepatit gazetelere çıktığında herkes o konuda yazmaya başlamıştı. Bir AIDS vakası çıkarsa mektuplar o konuda yoğunluk kazanıyor. Modaları oluyor yani. Bu aralar bulaşıcı sarılıklar insanların bayağı gündeminde. Benim okurlarımın yüzde 40'ı yurtdışından yazıyor. Behçet hastalığı orada fazla görülmediğinden Avrupa fazla bilmiyor. Oradaki Türkler'de bu hastalık görüldüğünde ya teşhis, ya da tedavi edemiyorlar. İsmini de zaten bir Türk doktor koydu. Osteoporoz da son yıllarda çok güncel. Onun dışında dağılım hemen hemen eşit gibi.

HASTALAR BİLGİYE AÇ

Doktora gitmeden önce size mi yazıyorlar?

- Şimdi orada iki tür var. Bazısı doktora gitme imkanı olmayan kişiler. Ya da sorunu fazla büyütmek istemiyor. Ama işin daha yaygın olan şekli çok doktora gittiği halde sorununa çözüm bulamayanlar. Maalesef Türkiye'de insanların sağlık sistemine güveni az. Hekimlerimiz de hastalarla pek konuşma alışkanlığına sahip değil. Hastalar bilgilenemiyor. Doktor eline reçete tutuşturuyor hastanın ama kafasındaki soruları yanıtlamıyor. Doktor kendisini anladı mı, anlattıklarını dinledi mi bilemiyor hasta. Devlet hastanelerinde doktora uzun uzadıya soru sormak bir problem. İşte o zaman bana yazıyorlar. Ben doktora şu şu şikayetlerle gittim. Bana şu ilaçları verdi ama... diye.

Cevaplarken sizin yönteminiz ne oluyor? Teşhis koyuyor musunuz?

- Aklı başında hiçbir doktor mektupla, e-mail'le gelen şikayetlere bakarak teşhis koymaz. Bazı şeyler vardır tıpta, çok karekteristiktir. Hasta ifade ettiği zaman teşhis hemen hemen kesindir. Ama ‘‘hemen hemen!’’ Muayene ederek bu ihtimali teşhisin doğrulanması gerekir. Artı ilaç verebilmek için bünyesini bilmek lazım. Ben daha çok doğru doktora yöneltmeye ve ne gibi rahatsızlıklar olabileceğini sıralamaya çalışıyorum. Koruyucu hekimliği teşvik etmeye çalışıyorum bu köşede. İnsanları kalp krizi geçirmeden kalbini korumaya ikna etmek lazım. Karaciğer nakli yerine hepatit B aşısı olmaya ikna etmeye çalışıyorum. İkinci hedefim ise erken teşhisin önemini anlatmak.

Devamlı hastalarınız var mı?

- Tabii. Sık yazanlar var.

Genelde kendi isimlerini mi, rumuz mu kullanıyorlar?

- İkisi de var ama işin doğrusunu isterseniz bana rumuzla yazılmasına alınıyorum. Eğer isminizin yayınlanmasını istemiyorsanız bir not koyun yayınlamam. Buna rağmen birisi bana rumuzla yazıyorsa bana güvenmiyor demektir. O zaman benim verdiğim sağlık bilgisine nasıl güveniyor? Belki alınganlık gibi gelebilir ama benim zaafım bu. Bir de cinsiyetini ve yaşını yazmayanlar oluyor. Bu kadar az bilgiyle falcı olsa fal bakamaz insan.

Daha çok kadınlar mı, erkekler mi yazıyor?

- Kadınlar sağlık konusuyla biraz daha ilgili. Bu tip sayfaları daha yoğun okurlar. Bir de ailenin sağlıkla ilgili sorunlarını çözmek biraz daha kadınların işidir. Kocasının, çocuklarının ve kendi adına yazar kadınlar.

Banu TUNA

DELİ DANAYA İLGİ YOK

Deli dana hastalığı konusuna Türk halkı bence biraz kayıtsız. Bize birşey olmaz diye düşünüyorlar herhalde. Yeterince de bilinçlendirilmedi de insanlar. Basın organlarında da sadece Avrupa'nın problemiymiş gibi anlatılıyor. Uzaktaki tehlike bize uzaktır diye düşünüyoruz. Oysa Türkiye'ye etin 2/3'ü kaçak giriyor. Bugüne kadar bu konuda hiç mektup gelmedi. İnsanlar duyarsız diye ben kendiliğimden yazdım bir iki defa.

ASLINDA SAĞLIĞIMIZA MERAKLIYIZ

Biz aslında sağlığına çok meraklı bir milletiz. Sağlık konularında çok kaygı duyan bir milletiz. Ama sağlığıyla ilgilenmeyi zaaf olarak da gören bir milletiz. Birazcık sağlığına meraklı, ufacık bir şikayet hissettiğinde bunun üzerinde duran birine ‘‘hadi ya, sende amma pimpiriklisin, evhamlısın. Hastalık hastası oldun başımıza’’ denir. Artık sadece genel sağlık yazmama rağmen insanlar hala gizli gizli, tek başınayken okuyor köşemi. İnsanlar hastalık hastası diye hafife alınmak istemiyor.

AIDS MEKTUPLARI GELİYOR

AIDS'le ilgili mektup geliyor. Serbest cinsel yaşam sürdüren kişiler bir belirti gördüğü zaman bunların AIDS'e bağlı olup olamayacağını öğrenmek istiyor. Veya ismi ortaya çıkmadan nerede tahlil yaptırabileceklerini soruyorlar. Ama tedaviye yönelik bir mektup gelmedi bu konuda da.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!