Hasan Kaçan AROG’da sigara içti mi?

Güncelleme Tarihi:

Hasan Kaçan AROG’da sigara içti mi
Oluşturulma Tarihi: Aralık 14, 2008 00:00

Mizahçı Hasan Kaçan’ın öyle çok büyük bir rolü yok AROG’da. Heredot Cevdet’i falan düşününce, çocuk oyuncağı. Ama tahmin ediyorum, asırlar süren bir Brezilya dizisinde rol alsa AROG’un setindeki kadar zorlanmazdı.

Sigarayı hayatında en az bir kere bırakmaya kalkanlar ne dediğimi daha iyi anlayacaktır.

Sen sigarayı bırakır bırakmaz, üstelik bunu basın toplantısıyla cümle aleme ilan ettikten sonra çık AROG’un çekimlerine git.

Oradaki rolü ne Hasan Kaçan’ın?

Keyif verici şeyleri keşfeden Cuhara’yı canlandırıyor. Oynadığı futbol takımından kovulan tarihteki ilk futbolcu. Eski Arogan, yeni AROG vatandaşı. Kendine özgü buluşları olan bir hayat düşkünü. Kendine özgü buluşları da tahmin edeceğiniz gibi sigara ya da cıgaralık ve meyvelerden damıtarak yaptığı rakı.

Dedim ya basın toplantısı düzenlemiş ve bir iddiaya girmişlerdi Latif Demirci’yle Hasan Kaçan. Hatta "Sağlık Bakanlığı’nın tütün mamulleri yasasındaki yeni düzenlemelerinin ardından başlattığı ’dumansız hava sahası’ projesine bir destek de karikatürün Türkiye’deki ustalarından Latif Demirci ile Hasan Kaçan’dan geldi" şeklinde bir haber bile yapılmıştı.

İddianın bedeli de tam 50 bin YTL’ydi. Tarih geçtiğimiz mayıs ayının son haftası...

Sonra Hasan Kaçan AROG’un setine, Latif Demirci de Aydın Doğan Karikatür Yarışması’nın jürisine katılmak üzere Antalya’ya gitti. Latif’le orada karşılaşmıştım, "Ulaşamıyorum Hasan’a, acaba sigaraya başladı da yalan söylememek için mi benden kaçıyor" demişti.

Filmi izlerken aklıma geldi tabii. Cuhara rolündeki Hasan Kaçan, filmde keşfettiği "bigarayı" çekimler sırasında yakıp içti mi gerçekten? İçtiyse rol icabı içine çekmeden mi tüttürdü yoksa fırsat bu fırsat deyip derin bir nefes aldı mı?

Tabii araştırdım. Yok yok her şey rol icabıymış, hálá sigaraya başlamamış Hasan Kaçan.

İçin rahat olsun Latif...

Selim İleri’nin ilginç özür dileme yöntemi

Yazar Selim İleri, gerçekten incelikler toplamı bir beyefendidir.

Bunun örneğini Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde verdi. Sevin Okyay’a hitaben yazdığı yazıda onun kişiliğinde bugüne kadar söz verip de yerine getiremediği herkesten özür diledi.

Sevin Okyay yaz başında bir gün telefon edip hazırlamakta olduğu bir ansiklopedi için Abdülhak Şinasi Hisar maddesini yazıp yazamayacağını sormuş kendisinden. Hisar’ı en iyi bilen isim hiç kuşkusuz Selim İleri, hakkında pek çok yazı yazmış, roman kahramanı bile yapmıştı.

Öneriyi seve seve kabul etmiş zaten. Yaz sonundaki teslim tarihine kadar aklına geldikçe soğuk terler dökmüş ama bir kelime bile çıkmamış daktilosundan.

Yapamamış.

Tabii başlamış sonra kaçmaya. Telesekretere bırakılan notlara cevap vermemeye. Sonunda da çareyi köşe yazısıyla özür dilemekte bulmuş. "Bir yazı ısmarlanınca ya da önerilince oturup yazamıyorum, ama hayır dA diyemiyorum" diyor.

Bu içten itiraf karşısında sanırım Sevin Okyay da affetmiştir kendisini.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!