Hakiki taraftarın derbi kılavuzu

Güncelleme Tarihi:

Hakiki taraftarın derbi kılavuzu
Oluşturulma Tarihi: Aralık 15, 2012 00:00

Yarın oynanacak FB-GS futbol maçı öncesi her iki takımın taraftarlarına ‘ciddi’ öneriler, dikkat edilmesi gereken mühim detaylar

Haberin Devamı

Tribünde size daha önceden aşina gelmeyenlerin yanına gidip “1- Simoviç, 2- İsmail, 3- Yusuf” diye başlayarak efsane kadroyu saymalarını isteyin. Dede Erhan’a kadar gelebilen olursa sorun yok demektir.
 Kendinize bir navigasyon cihazı alın. Bağdat Caddesi ve caddeye açılan yollarda sarı-kırmızı renklerle dolaşmamaya özen gösterin.
 Bir Galatasaraylı olarak Fenerbahçeli patronunuzla futbol muhabbetine girmeniz gerekirse “22 adamın bir topun peşinden koşmasını anlamıyorum ben. Bir tek rahmetli Lefter’inkini anlıyorum, o güzel koşuyormuş”dan öteye gitmeyin.
 Son düdük çalana kadar skor ne olursa olsun sevinmek adına acele etmeyin. Tarihten silinmeyecek bir fotoğraf karesinde, mutlu yüzlerle timsah yürüyüşü yapan taraftarların hâlâ dışarı çıkmaktan imtina ettiklerini unutmayın.
 Sağda solda konuşurken “İyi oynayan kazansın”, “Önemli olan kardeşlik abicim” gibi orta halli cümleler kurun. Olası bir mağlubiyet durumunda bu efendi adam pozisyonunuzdan dolayı en az dalga geçilen isim siz olacaksınız.
 Sokakta Lefter, evde Can Bartu, televizyon karşısında maç başladığında Ömer Çavuşoğlu olun.

/images/100/0x0/55ea8293f018fbb8f884abf4

 Maçı stadyumdan değil de kalabalık bir yerde televizyondan izliyorsanız, gol olduğu an ayağa fırlamayın. O ayağa fırlamanın “Tüh! Ofsaytmış” diyerek oturması her şeyden beter.
 Maçtan sonra yemeyip, içmeyip internete koşun ve beyin kıvrımlarınızı ertesi gün gazetelerde çıkacak olan derbi geyiklerine meze olmak için kullanın.
 Mağlubiyet halinde takımınıza sahip çıktığınızı göstermek için ertesi gün takımınızın formasını giymeyin. Dramatik bir görüntü oluyor. Üzülüyoruz.
 Maçla alakanız olmasa bile trafikte zafer turu atan taraftarların arasına düştüyseniz siz de o coşkuya katılın. Tepkisiz kalırsanız rakip takımın taraftarı zannedip arabayı hacamat edebilirler.
 Baktınız maç kötü gidiyor, direkt teknik yönetime müdahale edin. Emin olun televizyona karşı yaptığınız tüm “Alex yollanır mı be Aykut hoca?”, “Aydın Yılmaz’ı sokmak için daha neyi bekliyosun imparator?” bağırışlarınız teknik adamlar tarafından hassasiyetle dikkate alınıyor.
 Sahaya kesinlikle yabancı madde atmayın. Futbolcuların önemli bir kısmı yabancı maddeleri tanıyamıyor, ne olduğunu anlamıyor. Onların aşina olduğu, bildiği şeyleri atmaya özen gösterin. Kafalarını karıştırmayın.
 “Beylerr!!! Çöööök... çöök... çöök...” denildiğinde, çökün. Çökünce ısırmıyorlar.

Haberin Devamı

 Maç saati geldiğinde, yaşadığınız şehrin tadını çıkarmak için kendinizi hemen dışarı atın ve en azından 90 dakika boyunca sokaklarda gönlünüzce gezin. Keyfinize göre, çıplak bile gezebilirsiniz. Kimsenin ruhu duymaz.

Haberin Devamı

 Karşı takımın galibiyeti üzerine bahis oynayın. Maçı siz kazanırsanız zaten mutlusunuz, kaybederseniz en azından bir teselli ikramiyesi çıkar.

 Takımınıza pek güvenmiyorsanız bir nostalji yapıp maçı radyodan dinleyin. Unutmayın parçalanan bir radyo, parçalanan bir televizyondan daha az maliyetli.

 Bir Fenerbahçeli olarak Galatasaraylı patronunuzla o hafta derbi yokmuş gibi konuşun. Çok zorlanırsanız en fazla “Ya Metin Oktaylar falan çok efendi adamlarmış. Derbi, o zaman derbiymiş” deyin.

Tarihte bugün

15 Aralık 0001: “Yılbaşında naapıyoruz ya?” sorusu ilk kez soruldu. Soruyu soranların önemli bir kısmı yeni yıla evlerinde mandalina yiyerek girdi.
15 Aralık 1967: Bu tarihten itibaren yılın son 15 gününde doğanlar, hayatlarının önemli bir kısmını “Ya ben de aslında ‘68 kuşağıyım” diyerek geçirmek durumunda kaldılar.
15 Aralık 1974: İzmir’de 47 yıldan bu yana ilk kez kar yağdı, ilk kez soba kuruldu. Son soba kurulumunu babalarından gören İzmirliler, neyi nereye sokacaklarına ilişkin keyifli dakikalar yaşarken Minik Yılmaz (Özdil, 7), ‘İzmirliler sobayı işte böyle kurar’ başlıklı kompozisyonunu yazmaya başladı.
15 Aralık 1990: ‘Hazır Sovyetler Birliği dağılıyorken biz de ekmek yiyelim’ düşüncesiyle St.Petersburg’da bir apartmanın üçüncü katında kurulan ‘Bağımsız Macikistan’, hiçbir ülkenin tanımaması ve devlet büyüğü Macik Bazeninka’nın vefatı üzerine dağıldı.


 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!