Güzellik mi sağlık mı?

Güncelleme Tarihi:

Güzellik mi sağlık mı
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 14, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kozmetik ürünleri yanıltıyor

Güzellik ve sağlık kavramları arasında bir ilişki olmamasına rağmen, günümüz teknolojisi ve satış teknikleri, güzelliği sağlıklı olmanın ön koşulu gibi sunuyor. Bir ‘‘health center’’ reklamı yapılırken, broşürlerde sadece ince ve güzel kadınlarla, kaslı vücutlu, yakışıklı erkekleri görüyoruz. Oysa güzel olmak ille de sağlıklı olmak değil. Yine de bu iki kavramın birarada anılması Charles Darwin'e kadar uzanıyor.

Bir çoğumuz sağlıklı olmakla güzel olmak arasındaki farkı bilmiyoruz. Evet, hepimiz bembeyaz dişlere, parlayan saçlara, pürüzsüz bir cilde ve kaslı ama ince bir vücuda sahip olmayı isteriz. Ancak ortada bir gerçek var: Tüm bunlara sahip olmak güzel olmak anlamına gelmediği gibi, bunların hiçbirine sahip olmamak da sağlıksız olmak demek değil.

Güzellik ve sağlık kelimeleri aslında birbiriyle tamamen ilgisiz olmasına rağmen, günümüzün teknolojisi ve satış teknikleri, bizi tamamen yanlış yönde bilgilendiriyor. Bir ‘‘health center’’ reklamı yapılırken, broşürlerde sadece ince, uzun kadınlarla, kaslı ve yakışıklı erkekleri görüyoruz. Bu tür resimler aslında bir güzellik merkezinin broşüründe basılmalıyken, bir sağlık merkezinin tanıtımında kullanılabiliyor. Oysa, güzellik sağlıklı olmanın ön koşulu değil.

Aynı şey, marketlerden almakta olduğumuz diet besinler için de söylenebilir. Pek çok insan bu besinleri sağlıklı olduğu için tercih ettiğini söylese de, aslında asıl amaç genellikle bu besinlerin kilo yapmıyor oluşu. Çünkü güzel görünmek ne kadar yakınsa, olası bir hastalığı önlemek de o kadar uzak görünüyor insanlara. Daha tohumları bile atılmamış bir hastalığı önlemek için, kimse besinlerin diyet olanını almaya kalkmıyor.

KAYNAĞI DARWİN

Sağlık ile güzellik kavramının birleştirildiği tarih Charles Darwin ile evrim teorisini geliştiren Alfred Russell Wallace'ın yaşadığı yıllara dek gidiyor. Darwin gibi Wallace da erkek kuşların -her ne kadar onları düşmanlarının kolayca bulmasına neden olsa da- kanatlarının parlak olması için ellerinden geldiğini yaptıklarını gözlemlemiş ve bir bilmeceyi daha çözmüştü. Darwin, erkek kuşların kanatlarını parlatmasını dişi kuşların bundan çok hoşlanmasına bağlıyordu. Wallace ise dişi kuşların tüyleri parlak olan erkek kuşları kendilerine eş olarak seçtiği sonucuna vardı.

Kuşların bilmeceleri 19. yüzyılın ortalarında çözüldüğünden bu yana insanlar sağlık deyince güzelliği de beraberinde düşünüyorlar. Oysa araştırmacıların hayvanlar üzerinde yaptığı deneylerden karışık sonuçlar elde edildi. Bazı böcekler için bu teori geçerliydi ama hepsi için değil. İş insana gelindiğinde, evrim biyolojisi hipotezini denemek oldukça zorlaştı.

Harvard Tıp Okulu'nda psikolog ve ‘‘Hayatta Kalan Güzellik: Güzelliğin Bilimi’’ adlı kitabın yazarı Nancy Etcoff şöyle diyor: ‘‘Tarihte hiçbir kültürde sarı benizli, çürük dişli, seyrek saçlı ve sıska biri alımlı ya da çirkin olarak değerlendirilmedi. Ama genç, güçlü kuvvetli, parlak ciltli, pırıl pırıl bakışlı, gür saçlı ve inci gibi dişli insanlar hep güzellikle eş değer tutuldu.’’ Harvard Tıp Okulu'nda doktor Suzanne Fletcher ise yeni bir hasta gördüğünde ona daha sormadan ilk önce yaşını tahmin etmeye çalıştığını söylüyor: ‘‘Hasta, olduğundan yaşlı gösteriyorsa bu bir hastalık belirtisidir. Hastanın cildindeki kırışıklıklara ve saçlarının parlaklığına bakarım. Yüz ve bakıştaki ifadeler hastada neler olup bittiğini anlamak için birer işarettir.’’

Birbirine ters düşen hipotezler böylece sürüp gidiyor. Boston Massachusetts Üniversitesi'nde psikolog Michael Kalick farklı düşünenlerden. Ona göre güzel biri ile sağlıklı biri arasında bir ilgi yok. Profesör Kalick, 1930'lara dek geriye dönüp bir çalışma yaptı. Yüzlerce gönüllünün 11'den 18 yaşına kadar her yıl fotoğrafı çekildi ve sağlık kontrolünden geçirildi. 30, 58 ve 66 yaşlarında tekrar birer sağlık kontrölü yapıldı.

Sonra 17, 17.5 ve 18 yaşlarındaki fotoğrafları tek tek incelenerek görünüşleri ölçüldü. Kalick ve ekibi, sağlıklı insanların daha çekici olduğunu bu kayıtlara bakarak söyleyebilirdi. Ama sonuç bu olmadı. Sağlıklı olan biri, ölümcül bir hastalığı olan birinden daha alımlı görünmüyordu. Zaman zaman sağlık sorunları yaşayan biri de, yaşı ilerlediğinde göze daha hoş görünmüyordu. Ancak diğer gönüllü gruba fotoğraflara bakıp en sağlıklı kim olduğunu sorduklarında en hoş ve güzel görünüşlünün sağlıklı olduğu cevabı alındı.

İngiliz Kolombiya Üniversitesi'nde tarih profesörü ve ‘‘Venüs Düşmanı: Kozmetik Ameliyatların Tarihi’’ adlı kitabın yazarı Elizabeth Haiken ise kitabında güzellik ve sağlık kavramlarının birbirine karıştırılmasının 20. yüzyılın başlarında popüler-psikoloji akımından kaynaklandığını söylüyor: ‘‘Bu akım, sağlıklı, güçlü ve hareketli olursanız kendinizi dahi iyi hissedersiniz, türü inanışları doğurdu. Kendimizi daha iyi hissetmemizin en iyi yolları nedir, diye araştırırken cevap reklamcılardan geldi: Kendinizi olabildiğinizce güzelleştirmeye bakın. Bir reklamda, 'aynaya baktığınızda kendinizle barışık değil misiniz? Nedeni cildinizin altında yatıyor' diyor. Bu bir plastik cerrahi reklamı. Kişinin mutluluğu bıçak altında araması ne kötü.’’

VE ESTETİK CERRAHİ

İşte yıllardır süregelen bu güzellik-sağlık ikilemine şimdi bir de estetik operasyonları eklendi. Artık bir insanın sağlıklı olup olmadığını veya kaç yaşında olduğunu tahmin etmek eskisinden de güç... Ama aslında sağlıklı olmak veya güzel olmak arasında bir seçim yapmak da gerekmiyor, çünkü sağlık olduktan sonra güzellik bu zamanda elde edilmesi en kolay şey...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!