GörüÅŸtüm, o ÅŸahit

Güncelleme Tarihi:

Görüştüm, o şahit
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 25, 2005 01:37

Bülent Ersoy - Deniz Baykal polemiği dün iki tarafın yaptığı açıklamalarla tam bir yüzleşmeye dönüştü. Ersoy Hürriyet’e şunları anlattı:
 Yüz yüze görüşmedik
 Evet orada ben de vardım

 KonuÅŸmada adı geçenler kim

Bülent Ersoy - Deniz Baykal polemiği dün iki tarafın yaptığı açıklamalarla tam bir yüzleşmeye dönüştü. Baykal: ‘Sadece iki dakikalık bir telefon konuşması yaptık.’ Ersoy: ‘Hayır kendisiyle yüz yüze görüştük.’

Ersoy Hürriyet’e şunları anlattı: ‘Kendisiyle Ankara Dedeman Oteli’nin arkasında bir büroda buluştuk. Baykal, gri bir takım elbiseyle geldi. Yanımda söz yazarı ve avukat Muhittin Yüzüak’ın kardeşi Mehmet Yüzüak da vardı. Toplantının gününü ve saatini bile hatırlıyorum. Bir cuma günü saat 2’de buluştuk’ dedi. İşte Ersoy’a sorularımız ve yanıtları:

Bir gazetede o görüşmede yanınızda bir gazeteci ile iki siyasetçinin daha bulunduğunu söylemişsiniz.

Hayır sadece Kemancı şarkısının söz yazarı Mehmet Yüzüak vardı.

Bu görüşmeyi ispat edecek deliliniz var mı?

Üç kişilik bir görüşmenin delili olur mu? Ben dini inançları çok kuvvetli bir insanım. Yalan söylemem. Ayrıca bu konuda niye yalan söyleyeyim? Telefonla görüşme ile yüz yüze görüşme arasında ne fark var?

Bunun dışında başka bir görüşmeniz olmadı mı?

Bir telefon konuşmamız daha var.

O da sizin davanızla mı ilgili?

Hayır, o başka konu. Geçen belediye seçiminden önce CHP’nin Çankaya Belediye Başkan adayı bir yerde seçim konuşması yapmış. Orada kendisinin 12 Eylül döneminde cezaevinde yattığını, benim de onların koğuşunda akşamları şarkı söylediğimi anlatmış. Bu külliyen yalandı. Bunu sayın başkana şikayet etmek için aradım.

KADIN KOÄžUÅžUNDA YATTIM

Bu sözler niye bu kadar tepkinize yol açtı?

Bunlar benim için iftiraydı. Evet o dönemde ben cezaevinde yattım. Ama beni erkekler koğuşuna koymadılar. Kadınlar koğuşunda yattım. Onlara şarkı da söylemedim.

Baykal telefonunuza çıktı mı?

Ben aradıktan on dakika sonra dönüp beni aradı. Kendisine belediye başkan adayının yaptığı bu çirkin şeyi anlattım. Bunu kamuoyuna açıklayacağımı söyledim. Bana, ‘Hanımefendi çok kritik bir dönemdeyiz. Ben şimdi Trabzon’dayım. Dönünce kendisi ile konuşacağım’ dedi. Benim şerefim ne olacak, dedim. ‘Lütfen benim hatırım için bir şey söylemeyin. Dönünce gereğini yapacağım’ dedi.

CÄ°NSÄ°YETÄ° TARTIÅžILANLAR

Cinsiyetiniz söz konusu olduğu için mi bu kadar tepki gösteriyorsunuz?

Kişiler cinsiyetleriyle değil, bıraktıkları eserleriyle anılmalılar. Ben lalettayin bir şarkıcı değilim. Mektup okur gibi nota okurum. Tarihe bakarsanız, nice sultanlar, müzisyenler var ki cinsiyetleri tartışmalıdır. Ama onları eserleriyle yaptıklarıya anıyoruz. Ben hesabımı yalnız Allah’a veririm.

Aradan bu kadar zaman geçmiş. Niye çıkıp bugün bunları anlatıyorsunuz?

Biliyorum, bazı insanlar bu soruyu soruyor. Bakın ben bugüne kadar çıkıp özel hayatım hakkında hiç konuşmadım. Bu program için beni ikna ettiler. Sözlerimi saptırmayacakları garantisi verdiler. Ben neyi anlatıyorum? Ne yemekler yediğimi mi anlatacaktım? Programın konusu özel hayatım. 1952’den bu yana geçen süre. Peki hayatımın bana en acı veren bölümünü anlatmayacak mıydım? Ben de hayatımı masaya yatırdım.

Rüşvet demedim

Aradan bu kadar zaman geçmiş. Niye çıkıp bugün bunları anlatıyorsunuz?

Biliyorum, bazı insanlar bu soruyu soruyor. Bakın ben bugüne kadar çıkıp özel hayatım hakkında hiç konuşmadım. Bu program için beni ikna ettiler. Sözlerimi saptırmayacakları garantisi verdiler. Ben neyi anlatıyorum? Ne yemekler yediğimi mi anlatacaktım? Programın konusu özel hayatım. 1952’den bu yana geçen süre. Peki hayatımın bana en acı veren bölümünü anlatmayacak mıydım? Ben de hayatımı masaya yatırdım.

Ama başkaları hakkında iddialar ortaya atıldı?

Ben kesinlikle bir isim ortaya atmadım. Çok nazik davrandım. Bir siyasi partinin başkanı dedim. Bana bunları yapan bir polis müdürü vardı. Bir vali vardı, onların isimlerini de vermedim. Canımı çok acıttıkları halde isimlerini vermedim. (Bülent Ersoy daha sonra basın toplantısında İstanbul Valisi Nevzat Ayaz ile dönemin İstanbul Emniyet Müdürü merhum Şükrü Balcı’nın ismini verdi.)

Baykal’la görüşmenizde sizden başkalarına dağıtmak üzere para istendi mi? Daha açık söyleyeyim, bir rüşvet söz konusu oldu mu?

Ben kesinlikle rüşvet kelimesini kullanmadım. Basın toplantısında da bunu açık açık, altını çizerek söyleyeceğim. Bu tamamen bir avukatlık görüşmesiydi. Elbette istediği parayı konuşacaktı. Ben de sahneye çıkıyorum. Karşılığında bana öpücük vermiyorlar. Para alıyorum. Benden 100 milyon lira vekalet ücreti istedi. Ben de ‘gerekirse 200 milyon lira vereyim ama garanti isterim’ dedim. Garanti veremeyince el sıkıştık ayrıldık. Boğazımı sıkıp para istemedi ki benden. Tabi ki garanti isteyeceğim. Bugünkü parayla bir trilyon eder. Kusura bakma olmadı dediğinde sokağa atılacak para mı?
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!