Film değil başkaldırı

Güncelleme Tarihi:

Film değil başkaldırı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2004 00:00

Tüketim toplumunu ezip geçen, film olmaktan çıkıp küreselleşme karşıtı eylemlere damgasını vuran ‘Dövüş Kulübü’, TV’de ilk kez ekrana geliyor. ‘Matrix’i ‘Cin Ali’ serisine dönüştüren felsefi tartışmaları, sinemada devrim yaratan kurgusal oyunları ve IQ’su yüksek senaryosuyla izleyicileri adeta bir mayın tarlasının ortasında bırakan bu katıksız sinema şölenini kaçırmayın. ‘Fight Club’ Y: David Fincher O: Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter,Meat Loaf Aday, Jared Leto / 1999 KARA FİLM *****‘Yedi’ ve ‘Oyun’ gibi başyapıtların yaratıcısı David Fincher’ın, Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter gibi kendi kuşağının en iyi oyuncularıyla sahaya çıktığı ‘Dövüş Kulübü’, hem sinemasal anlatımı hem de felsefi alt yapısıyla son 10 yılın belki de en iyi filmi. Birçoklarına göre ise tüm zamanların en iyileri arasında yer alıyor. Chuck Palahniuk imzalı aynı adlı kitaptan uyarlanan ‘Dövüş Kulübü’nün konusu şöyle: Yalnız yaşayan sigorta müfettişi Jack (Norton), sabun yapıp satan, aile filmlerine pornografik kareler yerleştiren, yemeklerin tadını bozan Tyler Durden (Pitt) ile tanışır ve hayatı tamamen değişir. Jack ve Tyler toplumun çeşitli kesimlerinden insanların her akşam çıplak elle dövüştüğü Dövüş Kulübü’nü kurarlar. Burada insanlar içlerindeki her türlü vahşeti su yüzüne çıkarmaktadırlar... ‘Dövüş Kulübü’nü şiddetle çözüm aradığı için faşist, erkekliği yücelttiği için maço, ‘Umudu kaybetmek özgürlüktür’ sloganını öne çıkardığı için Nietzche’nin izinde giden bir manifesto olarak görebiliriz. İçerdiği şiddeti, karanlık atmosferi ve konusuyla ‘Blade Runner’ ve ‘Otomatik Portakal’ın takipçisi olduğunu da söyleyebiliriz. Bunların çoğu doğru değerlendirmeler. Ama bu filmin asıl derdi tüketim toplumu. Filmdeki şu sözler aslında her şeyi özetliyor: ‘Biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olmayacağız... Hepimiz heba oluyoruz... Bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş... Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşindeyiz... Nefret ettiğimiz işlerde çalışıyoruz, gereksiz şeyler alıyoruz... Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız... Bir amacımız yok; ne büyük savaş ne de büyük bir buhran yaşadık.... Bizim savaşımız ruhani savaş... Ve bunalımımız kendi hayatlarımız...’ Tüketim toplumu içinde yaşadığımız büyük çelişkiyi bu sözlerden daha iyi ne anlatabilir ki... ‘Dövüş Kulübü’nün final sahnesi belki de 11 Eylül saldırılarına ilham kaynağı oldu. Baştada söylediğimiz gibi film olmaktan çok öte bir çalışmayla karşı karşıyayız. Bomba nasıl yapılır! Çekimlerde kullanılan 1500 makara film, normal bir filmde kullanılan tam üç katı. ‘Rounders’da canlandırdığı karakterin sigara içmesini red ederek sette kriz yaratan, sigara düşmanı Edward Norton, aynı isyanı Fincher’a karşı gösteremeyince ‘Fight Club’ta sigara içmek zorunda kaldı. Pitt ve Norton’ın sarhoş bir halde golf toplarını fırlattıkları sahnede gerçekten içkiliydiler. Filmde Volkswagen Beetle marka arabayı beysbol sopasıyla parçalayan Brad Pitt, daha sonra bu sahne için pişman olduğunu açıkladı. Orijinal senaryoda Tyler karakteri, filmde ev yapımı patlayıcıların gerçek tarifini verecekti. Fakat toplumun güvenliği düşünülerek uydurma bir formül yaratıldı. Filmin sonu orijinal metindeki finalden farklı. Kitabın yazarı bile bu sonu daha çok sevmiş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!