Evli çiftler bu 12 nedenden biriyle terapist kapısı çalıyor

Güncelleme Tarihi:

Evli çiftler bu 12 nedenden biriyle terapist kapısı çalıyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2004 01:07

Sokrates, ‘Mutlaka evlenin, eşiniz iyi çıkarsa mutlu olursunuz. Kötü çıkarsa filozof olursunuz’ demiş. Günümüzde durum farklı... Birçok çift evlilikte mutsuzluk yoluyla filozof olmak (!) yerine sorunlarına çözüm arıyor. Peki, bitmek üzere olan ya da bittiği sanılan evlilik kurtulur mu? Evlilik ve aile terapisti psikolog Selin Karacehennem ‘Evet’ diyor. Tabii çiftlerin böyle bir niyeti var ve karşılıklı sevgileri sürüyorsa...

Yıllarca evli kaldığı halde ‘evliliği’ öğrenemeyen, birbirine yabancılaşan, çözülmeye başlayan çok sayıda çift, bazen çocuklarıyla birlikte bu konunun uzmanlarından danışmanlık hizmeti alıyorlar. Evlilik terapisi, çiftin kendi başına etkin bir şekilde çözemediği problem ve çatışmaları terapist ile beraber çözmelerini amaçlıyor.

Terapiste başvuran her ailenin hikayesi farklı. Aynı kişilikler gibi evliliklerin de koşulları, çiftler ve çocuklar üzerindeki etkileri de... Ancak bazı temel kurallar, sosyo-ekonomik yapı, kültür değişse de benzer... ABD, İsviçre’den sonra meslek yaşamını Türkiye’de sürdüren psikolog Selin Karacehennem, özellikle birbirine bağlı ancak sorunları karşısında ne yapacaklarını bilmeyen çiftlerin destek aldığını söylüyor. Yanlış anlamalardan kaynaklanan sorunlar çabuk çözülüyor. Olayın görünen yönü dışındaki tarafları da gösteriliyor. Çiftlerin düşünerek yanlışlarını bulmalarına yardımcı olunuyor. İlk konuşmalardan sonra problem olan taraf netleşiyor. Bazen ev ziyaretleri yapılıyor. Ev ortamındaki vücut dili gözleniyor. Ev ödevleri verilerek çiftlerin bir kez daha birbirilerini tanımaları isteniyor. Karacehennem, evlilik terapisi bizden geçti, biz kaç yaşına gelmişiz, böyle gelmiş, böyle gider düşüncelerini yanlış buluyor ve her yaştaki evlilik için yardım alınabileceğine dikkat çekiyor.

Bir başka dikkat çektiği nokta ise evliliğin sürmesinde seksin önemi. Eşlerin birbirlerini ‘seks yapmayarak’ cezalandırması çok yanlış... Yatakları, odaları ayırmaya başvuranlar ise daha çok kadınlar: ‘Yıllarca kocasıyla birleşemeyen bir danışanım vardı. Başkasıyla denedi başardı. Aslında kadın kocasıyla olan anlaşmazlığını bu şekilde protesto ediyordu. Sözleri, hareketleri ile aşağılanan, hakarete uğrayan, aradığı romantizmi bulamayan kadınlar seks yapmak istemiyor.’

1- İletişim eksikliği

2- Sürekli tartışma

3- Duygusal doyumsuzluk

4- Cinsel işlev bozuklukları

5- Finansal anlaşmazlıklar

6- Akrabalarla ilgili problemler

7- Evlilik dışı ilişki

8- Çocuklarla ilgili çatışmalar

9- Eşe despotça hükmetme

10- Güven duyulmayan eş

11- Alkolizm

12- Fiziksel-duygusal şiddet


MUTLU EVLİLİK İÇİN BİRKAÇ ANAHTAR

Daima neşeli, bakımlı, pozitif görünün.

Tartışmalarda yapıcı, ara bulucu, şahsiyetli olun fakat ısrarcı olmayın. Eşinizi aşağılamayın.

Seksi asla ceza olarak uygulamayın. Yatak ayırmak en büyük hata.

Birbirinizle daima flört edin (dokunun, öpün, el ele tutuşun hatta uzaktan bakışarak).

Tartışma uzuyorsa başka odaya geçin. Kızgınlık veya küfürlerinizi kendinize saklayın. Karşı tarafa duyurmayın.

Eleştirirken önce iyi tarafları ön plana çıkarın. Sonra değişmesini istediklerinizi zarifçe belirtin.

Aç, yorgun, kızgın, regliyken, arabada, yemek sofrasında, başkalarının yanında tartışma yaratabilecek konulara girmeyin.

Alttan almanız gerekebilir. Bu durumda kendinizi taviz veren, haksızlığa uğrayan taraf olarak görmeyin. Daha sonra ortalık yatıştığında kırgınlığınızı dile getirin ve bir daha olmamasını isteyin.

Romantik atmosferler yaratın. Çocuklarsız baş başa kalmanın yollarını arayın.

Kendinizi sürekli geliştirmeyi sürdürün.

Çocuk konusunda birlikte hareket edin. Karşılıklı kinleriniz için çocuğu kullanmayın.

Gerçek her zaman görünenden farklı

Psikolog Selin Karacehennem


Bana terapiye gelenlerin büyük çoğunluğu eşlerinden ayrılmayı düşünen veya anlaşamayanlar. Evlendikten sonra niçin mutlu olamadıklarını anlayamıyor ve sorguluyorlar. Aslında sorunlar, büyük oranda küçük karakter ve davranış farklılıklarının yarattığı sonuçlar. Çiftler inatlaşmaları, karşılıklı atışmaları, ego kanıtlarının veya karakter farklılıklarının doğurduğu mutsuzlukları ‘eşim çok değişti’, ‘artık beni sevmiyor’, ‘daha fazla dayanamıyor’, ‘ne yapmam lazım, bilemiyorum’ diyerek anlatıyorlar. Terapinin son zamanlarındaki karşılıklı konuşmalarla çiftleri bir anlamda sorunlarıyla yüzleştiriyoruz. Amacımız söylenemeyen, ön yargılı davranışlar sonucu görülemeyen gerçekleri dile getirmek. Çoğu kere çiftlerin ilk geldikleri şikayetlerin temel nedeni farklı çıkıyor. Çocuklu çiftlerin evlilik sorunları çocuklar üzerinde ağır yaralar açıyor.

Çiftler birbirilerini fazla tanımadan veya küçük bazı karakter sinyallerini hesaba katmadan, bazen de fark etmeden evleniyorlar. Senelerdir ABD, İsviçre ve Türkiye’deki çalışmalarımda gördüm ki çiftler hangi dili konuşursalar konuşsunlar hep aynı... Evlilikte temel kurallar değişmiyor. Ne kadar modern, Batılı vs. olunsa da bunların dışına çıkıldığında evlilik yürümüyor. Partilerde fazla serbest davranmalar, ufak, anlık flörtler, yakınlaşmalar ne kadar modern, masum ve açık fikirlilik diye düşünülse de zamanla evlilik kavramına ters düşüyor.

Kız çocuk rol model olarak babayı seçince erkekleşti

23 yıllık bir çifttin 13 yaşında kızları vardı. Terapiste başvurma nedenleri, kızlarındaki erkeksi davranışlardı. Danışmanları konuyu deştiğinde asıl sorunun eşler arasında olduğunu anlamakta gecikmedi. Uzun yıllar süren evlilik yaşamı, yıllar sonra dünyaya gelen çocuk birliktelik kurmaya yetmemişti. Evde iki cephe vardı. Bir cephede anne, diğerinde baba ve kız çocuğu. Yıllar süren sorunlardan sonra anne yatağını ve odasını ayırarak ve sessiz kalarak sorunlardan uzak durmaya çalışıyordu. Sigara içişi bile eşini ve kızını rahatsız ediyordu. Kız babanın yanında yer almakla kalmıyor, rol model olarak olması gerektiği gibi anneyi değil, babayı seçiyordu... Terapist önce eşleri teker teker görmeye, tanımaya başladı. Sonra birlikte.... Terapileri sürüyor...

Zengin baba, ezik anne, isyan eden kız çocuk

Kadın aile danışmanına 22 yaşındaki büyük kızının hakaretlerine dayanamadığı için başvurdu. Sorunların kökenine inildiğinde gerçekte başka bir tablo görüldü. Baba çok zengin olduğu halde, anne evde hiçbir yardımcısı olmadan herkesin işine yetişmeye çalışıyordu. Bu arada hem eşi hem de çocuklarından hakarete varan davranışlara maruz kalıyordu. Özellikle kültür düzeyi de düşük olan eşinin çevresini ezme alışkanlığından fazlasıyla nasiplenen kadın artık tepkisini vücut diliyle gösteriyordu. Ağrılar, sızılar vs... Psikoterapi, aile terapisi, çocuklarla ve eşin uyarılmasıyla kadının sorunlarında azalma başladı.

Kadın bütün gün çalışıyor, koca bütün gün evde seriliyor

6 yıllık bir flörtten sonra evlenmişlerdi. Kadın bütün gün çalışıyordu. O sıralarda işsiz olan eşi evde... Akşam eve gelen genç kadın hem eşini alkollü hem de evini dağınık ve kirli görünce dayanamıyor ve günün ilk kavgası başlıyordu. Yemek faslı da ortamı yumuşatmıyordu. Sonraki kavga ise televizyon yüzünden çıkıyordu. Karşılıklı hakarete varan kavgalar sürüp gidiyordu. Çok genç olmalarına rağmen cinsel yaşamları yoktu. Kadının tüm seksi başlatma girişimleri, eşi tarafından reddediliyordu. Psikoloğa gittiklerinde erkekte iktidarsızlık, kadında depresyon başlangıcı vardı. Erkek karısının sürekli kötü davranışlarından ve hakaretleri yüzünden seks yapmak istemediğini söylüyordu. Hatta yatağını ayırarak seks cezası vermişti ve porno seyretmeyi tercih ediyordu. Birbirlerine tahammülleri ise hiç kalmamıştı. Terapist bir yandan kadını, diğer yandan erkeği ortak bir noktada yaklaştırmaya çalışıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!