Evdeki tüm ışıkları açıp sabahlıyorum

Güncelleme Tarihi:

Evdeki tüm ışıkları açıp sabahlıyorum
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 2007 00:00

"Dabbe"nin yapımcısı Hasan Karacadağ, devam filmi niteliğinde olan "Semum" için kolları sıvadı.

Çekimlerine yaklaşık 5 hafta önce başlanan ve aralık ayında vizyona girmesi planlanan korku filminin başrol oyuncusu ise Ayça İnci... Senaryodan çok etkilenen İnci, bir süredir Cevşen taktığını söylüyor.

Filmde canlandırdığınız karakterden biraz söz eder misiniz?Canan 27 yaşlarında, evli ve çok neşeli bir insan... Bahçeli müstakil bir eve yerleşiyor. Zaten olaylar o eve yerleştikten sonra başlıyor. Kadın evde bir enerji hissediyor, garip sesler duyuyor. Ufak bir depresyon yaşamaya başlıyor. Fakat zaman içinde depresyonun boyutları büyüyor. Kendi içinde sesini duyduğu, çarpıştığı varlığın ne olduğunu çözemiyor. Tedavi görüyor, delirdiğini zannediyor. Derken yaratık kadının karşısına çıkıyor ve onun vücuduna giriyor.

Peki karşınızda olmayan biriyle nasıl oyun paslaşabildiniz?

Bugüne kadar okuduğum psikolojik, metafizik kitapların yararını gördüm. Birebir bu tarz olayları yaşamış insanlarla konuştum. Yurtdışında Emily Rose diye bir vaka vardır; ondan yola çıkılarak çekilen "Şeytan Çarpması" adlı filmi izledim. Yaşadıklarından dolayı azize kabul edilen Emily Rose’u araştırdım. Çocuk yaşlarımda da ben benzer bir olay yaşamıştım ayrıca...

Ne gibi bir olay?

Klasik bir hikaye... 15 yaşındaydım. Uykuyla uyanıklık arası bir hal vardır ya, öyle... Gözlerim açık ama ben uyuyorum. Bedenim kilitlenmiş, hareket edemiyordum. Kucağıma oturmuş bir varlıkla konuştum.

Bunun bilimsel açıklaması yok mu?

Var. Bünye zayıf düşerse, aşırı kan kaybederse veya narkoz sonrasında böyle olaylarla karşılaşılabiliyormuş. Gerçekten böyle bir varlık var mı, yoksa vücut yorgun olduğu için bunları beyin mi üretiyor, onu bilemiyorum. Ama 15 yaşında gördüğüm o varlığın tavırlarının bu role hazırlanmamda büyük katkısı oldu. Çekimler hem çok zor hem de keyifliydi.

Sette korktuğunuz olmadı mı?

Aslında bugüne kadar korktuğum şeylerin pek de korkulacak durumlar olmadığını anladım. Yaradana inandığın müddetçe, hiçbir şeyin sana zarar veremeyeceğini öğreniyorum bu film sayesinde.

Çekimler bitip evinize gittiğinizde tedirginlik yaşamadınız mı?

Son birkaç gündür Cevşen takıp yatıyorum. Ne kadar vitaminle desteklesek de vücut yorgun düşüyor ve geceleri nefes alamadığım, kalbimin sıkıştığı anlar oluyor. Işığı açıp oturuyorum sabaha kadar.

Sesiniz de kısılmış...

Sesim normalde de kısıktır ama şu sıralar daha kötü. Çünkü çok fazla çığlık attığım, yaratık gibi kükrediğim sahne vardı. Sesimin üzerine efekt uygulayacak olsalar da ben neredeyse o efektler kadar ses çıkardım.

Çok farklı bir karakter canlandırıyorsunuz. Bu rolün oyunculuğunuza katkısı olur mu?

İnsanlar her zaman korktukları şeyleri kötülemeye çalışırlar. Hayatım boyunca hiç rastlamadığım bir varlığı bedenlendiriyorum. Neye göre eleştirecekler bilmiyorum. Eğer "Kötü oynamışsın" gibi bir yorum yapılırsa, onlara hayatları boyunca kaç semum gördüklerini sorarım. Zor ama keyifli bir roldü. Bu, her oyuncunun canlandırmak isteyeceği bir karakter...

Semum nedir

İslam inancına göre insanlar kuru bir çamurdan yaratıldı ve insanoğlu yaratılmadan önce dünya üzerinde yaşayan birtakım yaratıklar vardı. Bu yaratıklar kızgın ateşin dumansız alevinden yaratılmış ve daha sonra korkunç bir zehirle birleştirilerek semum halini almışlardı. İnsan dünya üzerine geldikten sonra, başta şeytan olmak üzere, semumlar insanları kıskanıp onlara türlü kötülükler yapmaya başladı. Her an herkese saldırabilecek, çok hızlı hareket eden semumların bazı durumlarda asla geri dönmediği içine girdiği insana cehennem gibi bir hayat yaşattığı inanışı var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!