Estetik ve teknolojiyi Topaz’da buluşturduk

Güncelleme Tarihi:

Estetik ve teknolojiyi Topaz’da buluşturduk
Oluşturulma Tarihi: Şubat 29, 2008 00:00

HP Kişisel Sistemler Türkiye Direktörü Artun Ayvat ve EstŽe Lauder Türkiye Genel Müdürü Ahmet Ramiz ile, açılır açılmaz İstanbul’un en gözde restoranlarından olan Topaz’da bilgisayar ve kozmetik sektörleri arasındaki sinerjiyi konuştuk.

Yurtsan Atakan (Y.A.): Topaz’a ilk defa mı geliyorsunuz?

Ahmet Ramiz (A.R.): Biz buraya eşimle iki kere geldik. Sizi zaten okuyoruz. Sanırım burası hakkında bayağı yazı çıktı. Siz de bir kere yazdınız.

Artun Ayvat (A.A.): Ben ilk defa geliyorum.

A.R.: Aslında burası çok güzel bir mekan oldu. Eskiden Herkes 29 veya Sunset’e giderdi. Şık iş yemekleri için fazlaca bir seçenek yoktu. Buraya mehtaplı bir gecede geldik. Buraya geldiğimizde çok güzel bir manzara vardı.

A.A.: Semtin ismi Gümüşsuyu. Sanırım adı denizden geliyor.

Y.A.: Restoran açılalı henüz iki ay oldu sadece. İki aylık bir süre için çok iyi oturmuş bir restoran. Sanki İstanbul’un klasikleşmiş, köklü restoranlarından birinde gibiyiz. Bunda deneyimli işletmeci Kaya Demirer’in çok büyük bir payı var. Dünya yemek trendlerini de çok iyi takip eden bir isim Kaya Bey.

A.A.: Konuk bir şef varmış. İspanya’dan. Onun yemeklerinden mi seçsek?

Y.A.: Buranın hoş bir özelliği bu her ay konuk bir şef oluyor, dünyanın dört bir yanından. Bence iki mönüden de seçelim. Daimi mönüsünde de çok güzel yemekler var.

Kaya Bey bizim için tek parça bir bonfile ayırtmış. Ana yemekte onu deneyelim bence. Etleri nereden temin ediyorlarsa, çok güzel. Türkiye’de böyle iyi dana eti bulmak çok zor. Üstelik çok da iyi pişiriyorlar.

DOĞRU HİKAYE DOĞRU ADRES

A.R.:
Siz yazmıştınız değil mi? Özel bir de kahve sosları varmış etin yanında.

Y.A.: Evet. Şarap olarak Türk şaraplarından gidelim mi? Çok pahalı, üstün kaliteli şaraplara gitmedikçe, Türk şaraplarından şaşmamak en güvenlisi. Sevilen Centum, Pamukkale Şiraz Özel Rezerv, Doluca Karma serisi, Kavaklıdere’nin Özel Rezerv’leri hepsi çok iyi şaraplar. Garanti Bankası’nın eski Genel Müdürü Akın Öngör’ün ürettiği Selendi’yi denemediyseniz, deneyelim derim.

A.R.: Bu şarabı daha tatmadan sevdim. Neden biliyor musunuz, çok özel bir tarafı var. Bir hikayesi var. Akbank’tan nasıl ayrıldı, bu şarap işini nasıl kurdu. Bunlar markalaşmak için çok önemli kriterler.

A.R: Hikayeye ek olarak bir de adres lazım. Adres doğduğu yer. Şimdi mesela bu arkadaş bana şarabını göstermek için oraya çağıracak. Çağıracağı göstereceği bir yer. Orası neresi?

Yani hikaye ve adres. Bu ikisi olduğu zaman marka oluyor. Daha doğrusu markayı daha kolay bir şekilde komünike ediyor.

Y.A.: Biraz da EstŽe Lauder’den ve HP’den bahsedelim...

A.R.: Yaklaşık 350 kişiyiz Türkiye’de. Büyük bir yatırım yaptık. Biz selektif kozmetik satıyoruz. İki tür kozmetik var. Bir tanesi herkese hitap eden ve her yerde bulunan kozmetik ürünleri var. Selektif ise daha az bulunan kozmetik türüdür. Bir Türkiye’de sadece 100 noktada satılıyor.

A.A: Ben bilişim sektöründeyim. HP Kişisel Sistemler Türkiye ülke direktörüyüm. Yani şöyle bilgisayar, cep telefonu, cep bilgisayarı, falan...

A.R.: İnsanlar yeni tecrübeler yaşamak istiyorlar. Örneğin sizin sektör. Yeni bilgisayar, yeni yazıcı alayım diyorlar. Kozmetikte de aynı şekilde.

A.A.: Siz de geleceğin sektörlerindensiniz yani? Teknolojiyi nasıl kullanıyorsunuz?

A.R.: Müşteriyi daha iyi anlamak, tanımak istiyoruz. Ve bu müşteriyi tanımak için noktalarımızda cihazlar kuruyoruz. O cihazlar bizle bağlantılı. Müşterimizin kim olduğunu, ne aldığını, nelerden hoşlandığını anlamak için. Ne zaman onu hangi ürüne çağıracağımı bilmek için.

Y.A.: Uç satış noktalarında terminaller kuruyorsunuz yani.

A.R.: Evet. Gelen müşterinin kim olduğunu anlıyorum. Ne aldığını anlıyorum. Hiçbir şey almadıysa da neden hoşlandığını tarıyorum. Ne zaman çağıracağıma da soruyorum. Artık siz indirimini bilmek istediğiniz için ben size e.posta yolluyorum. 1.5 yıldır bu terminaller üzerinde çalışıyoruz.

YAZILIMİHRAÇEDECEĞİZ

Y.A.:
Kaç kişilik bir veritabanı oluştu?

A.R.: Bu gün itibariyle 50 bin.

Y.A.: Bir MİY yazılımı çalışıyor herhalde. Dünyanın her yerinde EstŽe Lauder’in kullandığı ortak yazılım mı?

A.R: Biz ilk defa Microsoft’la bunu EstŽe Lauder şirketi olarak başlangıç anlamında yapıyoruz. Bunu ihraç edeceğiz Türkiye’den. Çok araştırdık, 1.5 yıl çalıştık, her şeyiyle bütün detaylarıyla.

A.A.: Ben hatırlıyorum belli bir dönemde kozmetik sektörü çok arzu edilen bir sektördü. Hala çalışılmak istenen bir sektör mü?

A.R: Kozmetik sektörü enteresan bir sektör. Güzel bir sektör, adı üstünde kozmetik.

A.A.: Sizi Türkiye’de müşteri davranışları açısından en çok şaşırtan şey nedir?

A.R.: Bütün müşteriler ilgi bekliyor. Ama ilginin de kültürü var. Türkiye’deki ilgi kültürü ayrı, Fransız’ın, İngiliz’in beklediği ilgi ayrı. İlgilenemiyorsan sekreter ol ya da başka bir iş yap. İsteklerini dinlemem lazım çünkü o benden bir şey istiyor.

A.A.: Biz de diyoruz ki: "Bilgisayar yine kişisel oldu" Yani çok kişisel bir şeyden konuşuyoruz. Bu anlamda kesişiyoruz. Siz kişisel bakım ürünleri, biz kişisel sistemler pazarlıyoruz.

A.R.: Aslında üçümüz de kesişiyoruz belli bir yerde. Ben kendime bakıyorum. Ben kendimi seviyorum. Ben kendimi seviyorsan etrafımla da iyi bir şekilde pozitif enerjimle ilgileniyorum. Kendimi iyi hissetmek için. Kendime bakmam lazım. Evimdeki cihazların da arkadaşça olması lazım.

Artun Ayvat

HP Kişisel Sistemler Türkiye Direktörü


Hayallerin limiti yok

Kozmetik sektöründe bilişim teknolojilerinden yararlanmanın yolları sonsuz. Örneğin son noktanızda el cihazlarıyla veri toplayabilir, bunu hızlı bir biçimde merkeze aktaracak entegre bir sistem kurabilirsiniz. Bu çok önemli bir şey. Hatta gelen müşterinizin yüz resmini çekebilirsiniz. Çok ilginç bir deneyim olabilir. Fotoğraf makinesi, bilgisayar ve bir iletişim cihazı bu aynı zamanda. Böyle bir açılım olabilir. Yüzden çekilen resim üzerindeki cildin analizini yapacak bir çalışması var HP’nin. Tabii çok önemli bir yatırım. Önemli olan müşterinin kendini ayrıcalıklı hissetmesi ve kendine çözüm üretildiğini hissetmesi. Hayallerin limiti yok. Biraz da farklı sektörlerin bir araya gelip ihtiyaçlarını tanıması, bulmak, bizim iş yemeği konseptinde yapmaya çalıştığımız bu.

Ahmet Ramiz

Estee Lauder Türkiye Genel Müdürü


Promosyon çılgınlığı

Türkiye’nin kozmetik piyasası ne yazık ki promosyon üzerine kurulu. Son zamanlarda o şekilde devam ediyordu. Bu olay giderek rayından çıkmaya da başladı. Artık bedava ne verecekler millet şaşırdı. Biz 2006 yılında şirketi kurarken bunun böyle olduğunu biliyorduk. Ama bir şeyler değiştirmek zorundaydık. O sebepten ilk yaptığımız yatırım, müşteri ilişkileri departmanı kurmak oldu. Artı müşterileri nasıl günlük anlamda, her geldiğinde bir noktaya onu tanıyayım, bileyim kim olduğunu. Doktora gittiğinizde doktor isminizi sormuyor. Biz aynı yatırımı yaptık kozmetik camiasında. Amacımız, bütün bilgilerin müşteri bazında olması. Yeniçağda müşteriyle iletişiminiz çok önemli. Riskli iletişim. İletişimimizi kendimiz yapmak istiyoruz. Noktalarımızda yapmak istiyoruz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!