Erkeklerde sertleşme sorunu artık kader değil

Güncelleme Tarihi:

Erkeklerde sertleşme sorunu artık kader değil
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 21, 2001 01:52

ABD'de kanser araştırmaları yapan Türk doktor Ömer Küçük, prostat kanseri tümörlerini 3 haftada küçültmeyi başardı.

Erkeklerin yüzde 69'unda, orta yaşa adım atmalarıyla birlikte cinsel işlev bozuklukları başlıyor. Bunların temelinde ise sertleşme sorunu yatıyor. Ancak günümüzde cinsel ilişki sırasında ereksiyon sorunu yaşayanlar için geliştirilmiş farklı tedavi yöntemleri var. İşte ilaçlardan protezlere, sertleşmeyi  sağlayıcı çözümler...

Türkiye'de yapılan araştırmalar, 40-70 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 69'unda, sertleşme sorununa bağlı cinsel işlev bozukluğu olduğunu ortaya çıkardı. İstanbul Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ateş Kadıoğlu şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları, sigara, alkol tüketimi, geçirilen ameliyatlar, kullanılan ilaçlar, sinirsel ve hormonal rahatsızlıkların erkeklerde sertleşme sorununa yol açtığını söylüyor. Ancak, cinsel işlev bozukluklarının kadınlarda da erkeklerde de ‘kader’ olmadığına, etkin tedavi yöntemleri bulunduğuna da dikkat çekiyor.

VİAGRA'NIN AKRABALARI

Prof. Dr. Kadıoğlu, sertleşme sorununa en akılcı yaklaşımın ‘eklem iltihabı tedavi modeli’ söylüyor. Bu modelde, hastaya, önce ağızdan alınan ilaçlar veriliyor, sonuç alınamazsa eklem içine ilaç zerkediliyor ve son çare olarak eklem protezi takılıyor. Sertleşme sorunu için de aynı yöntem uygulanıyor. Son çare olarak da penis protezleri kullanılıyor.

Tedavi sırasında ağızdan alınan ilaçlar, beyin üzerine etkisini gösteren ve penis üzerine etkisini gösterenler olmak üzere 2 gruba ayrılıyor. Beyin üzerinde etkisini gösteren ‘apomorfin’ler, beyin, omurilik ve penis arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Apomorfinin beyinde dopamin salgısını artırararak etki ettiğini belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, ABD ve Avrupa ülkelerinde piyasaya sürülen, dilaltında kullanılarak, hızla kana karışıp etki eden ilacın yakında Türkiye'de de piyasaya çıkacağını söylüyor.

Türkiye'de Viagra, Sildegra ve Vigrande olmak üzere 3 ruhsatlı preparatı bulunan ‘sildenafil sitrat’lar ise penis içi düz kasları genişleterek, etki ediyorlar. Günde 1 dozdan fazla alınmaması için uyarılan ilaçlar ilişkiden 1-1.5 saat önce alınıyor ve etkisi yaklaşık 4 saat sürüyor. Bu tür ilaçların hastaların yüzde 40'ında etkin olduğnu belirten Prof. Dr. Kadıoğlu, ağır kalp yetmezliği ve düşük tansiyonu olanları, bu türdeki ilaçları kullanmamaları konusunda da uyarıyor.

ETKİSİ 4 SAAT

Sertleşme sorunu bulunan hastaların yüzde 50'sinde etkili olan ve hafif tansiyon düşüklüğü ile hafif nabız artışı dışında yan etkisi olmayan ‘vardenafil hidrolklorid’ler de ümit veriyor. Hayvan ve insan deneyleri tamamlanan ilaçlar önümüzdeki günlerde 10 ve 20 miligramlık tabletler olarak piyasaya sürülecek.

Deneyleri tamamlanan 2, 5, 10 ve 25 miligramlık dozlarla kullanılabilecek ‘IC351 (Cialis)’ de yüzde 60'a yakın başarı sağlıyor ve yan etkisi çok az. Yarım saatte etkili olan ve 4 saat sürdüren ilaçta, yüzde 8 oranında bağ ağrısı, bulantı, sırt ağrısı gibi yan etkiler görülüyor.

Sertleşme sorununun tanısında ve tedavisinde kullanılan ‘intrakavernöz ajanlar’ denilen penis içine zerk edilen ilaçlar da ilişkiden 10 dakika önce kullanılıyor. Bu tedavi, ‘papaverin, psotoglandire1, fentolamin’ gibi ilaçlar tek başına ya da karışım olarak, hastanın, ilacı penisine insülin enjektörüyle zerk etmesiyle uygulanıyor.

Mikropenis sorun, makropenis hastalık

Prof. Dr. Kadıoğlu, erkeklerin çoğunun ortak sorunu olan penis uzunluğu konusuna da değiniyor. Penis boyunun, ırka, coğrafi bölgeye ve yaşa göre farklılıklar gösterebileceğini belirterek, ‘‘Erişkinlerde, penisin görülen kısmı 10 santimden büyükse normal kabul edilir’’ diyor. Penisin, ayakta idrar yapmak, spermi kadının vajinasına aktarmak ve cinsel ilişkiyi sağlamayı içeren 3 görevi olduğunu belirten Prof. Dr. Kadıoğlu'na göre, vajinanın boyunun 7-9 santim olması nedeniyle, doğurganlık için penis boyun çok önemli.

MİKROPENİS TİPLERİ

Prof. Dr. Kadıoğlu, erkek cinsel işlev bozukluklarından birinin mikro penis (küçük penis) olduğunu belirtiyor:

‘‘Mikropenisin 2 tipi vardır. Birincisinde penis 3- 7 santim arasındadır, ikincisinde ise penis 2-3 santimdir. Bu hormonal ve genetik sebeplere bağlıdır. Bazen de şişman çocuklarda penis yağ dokusuna gömülü olduğundan yanışlıkla mikropenis olarak yorumlanır. Penis kökü çevresindeki yağ dokusu geri itildiğinde gerçek penis ortaya çıkar ve tedavi gerekmez. Bazı hastalarda da penis boyunu algılama bozukluğu vardır. Penis boyları normal olduğu halde küçük olduğunu düşünürler. Bu hastalara kesinlikle cerrahi müdahale yapılmamalı, psikiyatrik tedavi uygulanmalıdır. Unutmamalı ki penisin büyüklüğünden çok işlevselliği önemlidir.’’

Ancak mikropenis bile günümüzde sorun değil. 3-7 santim penislerde, penisi vücuda bağlayan bağların kesilerek, 2 santim uzama sağlanıyor. 2-3 santim olan ikinci tip mikropenislerde ise ön koldan alınan doku penis şekline getiriliyor. Prof. Dr. Kadıoğlu, ‘falloplasti’ denilen bu operasyonda, alınan parçanın damar ve sinirleriyle bölgeye bağlanarak, hastanın boyuna göre 14-17 santime varan penisler elde edilebildiğini söylüyor. Operasyonda yerleştirilen dokunun sertleşme özelliği olmadığı için bu hastalara daha sonra, ‘mutluluk çubuğu’ diye de bilinen penis protezleri yerleştiriliyor.

MAKROPENİS TEDAVİSİ

Prof. Dr. Kadıoğlu'na göre, makropenis (büyük penis) de bir bozukluk. Makropenis, erkeklik hormonu sağlayan organdaki bir tümörün veya genetik geçiş gösteren hastalıkların belirtisi olabiliyor. Türkiye'deki boy ortalamasına göre 16 santimden büyük penislerin ‘makropenis’ sayılabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kadıoğlu, bu durumda altta yatan hastalığın bulunarak, tedavi edilmesi gerektiği görüşünde.

Erkeklerde çok nadir görülen cinsel işlev bozukluklarından biri de ‘penil duplikasyon’ denilen ‘çift’ penis. Bu durumda, görünümü ve fonksiyonu bozuk olan penis ameliyatla alınıyor.

‘Konjenital penil kurvatör’ denien doğumsal penis eğrilikleri de her 1000 erkekten 3-6'sında görülüyor. Eğrilikler genellikle idrar deliğinin normal yerinde olmaması ve halk arasına ‘peygamber sünneti’ denilen ‘hipospadias’ veya ‘epispadias’ gibi doğumsal anomalilerle birlikte görülüyor. Penis eğrilikleri genellikle ergenliğe kadar fark edilmiyor. Ergenlikten sonra penisin eğrilik olan tarafının aksi tarafı ameliyatla kısaltılarak, eğrilik gideriliyor. Prof. Dr., Kadıoğlu, cinsel ilişkiyi engellemeyen penis eğriliklerinde tedaviye gerek olmadığını da söylüyor.

Prof. Dr. Kadıoglu, halk arasında ‘peniste kireçlenme’ olarak bilinen peyronie hastalığına da dikkat çekiyor. Erişkin erkeklerin yüzde 1-3'ünde görülen hastalık, genellikle 50'li yaşlarda, peniste eğrilik, sertleşme sırasında ağrı, peniste ele gelen kitle ve sertleşme sorunuyla ortaya çıkıyor ve cerrahi müdahaleyle tedavi ediliyor.

Protezle doğala yakın ereksiyon

Sertleşme tedavilerinde son çare, ülkemizde ‘mutluluk çubuğu’ adıyla bilinen penis protezleri. Tarihçesi 1936'ya kadar giden penis protezlerinin ilki 1973 yılında kullanılmış. Penisin içine yerleştirilen ve kesinlikle görülmeyen protezler günümüzde 2 çeşit. Bunlardan biri 2 parçadan oluşan elle bükülebilen protezler diğeri de son aşama olarak üretilen şişirebilen protezler. Prof. Dr. Kadıoğlu, bu tür protezlerin doğal

ereksiyona yakın bir ereksiyon sağladığını ve hasta ile partnerine en iyi tatmin sağlayan tedavi şekli olduğunu söylüyor. Bu protezler, su ile doldurulan bir baloncuk, kontrol mekanizması ve 2 şişirebilen cisimden oluşuyor. Protezin içindeki sıvının yer değiştirmesi ile şişme ve gevşeme oluyor ve doğal ilişkiye benzer bir tatmin elde ediliyor. Hastalar ameliyattan 4-6 hafta sonra cinsel ilişkiye girebiliyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!