En zor meslek: Kadın olmak

Güncelleme Tarihi:

En zor meslek: Kadın olmak
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2005 00:00

Bu yazı özellikle kadınların çok hoşuna gidecek. Bu satırları okuduğunuzda tatlı tatlı gülümseyecek ve eminim benim gibi, biraz hepimizden örnek bulacaksınız. Pek çok kadının, özellikle de evli kadınların büyük bir bölümünün ‘Hah işte tam da benim hayatım bu, sanki benim sıradan bir akşamımı anlatıyor’ diyeceğini düşünüyorum. Hem kendimi, hem de en yakın arkadaşlarımın yaşamından kesitler görür gibi oldum bunları okuduğumda. Yazıyı okurken, bana gönderen çok sevgili dostum ve okurum Asuman E.’nin sıradan bir akşamını izler gibi oldum.Biz kadınların neden her zorluğun üstesinden gelebildiğini; neden erkeklerden çok daha fazla pratik zekaya sahip olduğumuzu; yalnız kalan bir erkeğin sudan çıkmış balığa dönmesine karşılık, kadınların her şeye rağmen ayakta kalabildiklerini anlayabilmek için, bir kadının gece mesaisinin son birkaç dakikasını anlatan bu yazıya bir göz atmak bile yeterli. Yazarı gencecik bir kız olmalı.... Annesini neden sevdiğini anlatmak isterken, belki de farkında bile olmadan bir annenin sıradan görünen, ancak çok şey ifade eden günlük didinmesinin küçücük bir bölümünü aktarmış. Böylece de tüm bir yaşamın özetini vermiş adeta. İşte gördüğünüz gibi: En zor meslek kadın olmak, değil mi?Neden annemi çok seviyorum biliyor musunuz?Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı. Annem, ‘Geç oldu,’ dedi, ‘zaten çok yorgunum, ben yatıyorum.’ Sonra kalktı, mutfağa gitti. Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı, kaldırdı. Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çay koydu. Şekerliğe baktı, dibinde az şeker kalmış, üstüne ekledi. Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diye de eti aşağıya indirdi. Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üstündekileri topladı. Telefonu şarja, telefon defterini yerine koydu. Sonra çamaşır makinesinden çamaşırları çıkartıp astı ve makineyi tekrar doldurdu. Banyodaki çöp sepetini boşalttı. Islak bir havluyu kurusun diye duş perdesinin borusuna astı. Babama bir gömlek ütüledi, kopuk düğmesini dikti. Sonra çiçekleri suladı, esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu.masasının yanından geçerken durdu. Öğretmene tezkere yazdı, okul gezisi için gerekli parayı sayıp ayırdı. Eğildi, sandalyenin altına düşmüş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu. Kek tarifleri defterini çıkardı, arkadaşına söz verdiği tarifi bir kağıda yazdı, çantasına koydu.Bakkaldan alınacakları not etti; notu çantasına koydu. Sonra gitti, üçü bir arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü. Tırnaklarına baktı, törpüledi. İçeriden ‘Sen yatmaya gitmemiş miydin?’ diye seslenen babama ‘Şimdi gidiyorum’ deyip köpeğin su kabını doldurdu. Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı. Kardeşimin odasına gitti, uyumuştu; lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları toplayıp kirli sepetine attı.Benim yanıma geldi, ‘Haydi yat artık, biraz da yarın çalışırsın,’ dedi. Kendi odasına gitti, saati kurdu, ertesi gün giyeceklerini hazırladı. Altı maddelik acil işler listesine üç madde daha ekledi. Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi.İşte o sırada babam televizyonu kapattı, ortaya öylece bir ‘Ben yatıyorum’ dedi ve gitti yattı. Sizce bu işte bir gariplik yok mu? Neden mi annemi seviyorum? İşte bu yüzden. Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyor musunuz? Çünkü biz kadınların yapısı uzun çekişli ve işimizi bitirmeden öyle kolay kolay ölemeyiz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!