Emirle içki içen asker...

Güncelleme Tarihi:

Emirle içki içen asker...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2005 12:58

Askeri Yargıtay, bir askerin emirle de olsa görev yerinde içki içmesini suç saymış.

Oya Armutçu’nun haberiydi. (Hürriyet, 6 aralık)

Gece geç saatte askeri gazinoya gelen nöbetçi astsubay, görevli eri çağırtarak yemiş işmiş. Sonra askere de içki göndermiş. (Ne demekse.) Er reddetmiş. Astsubay eri yanına çağırmış ve ‘Bu bir emirdir, bu saatten sonra askerlik olmaz’ demiş ve küfretmiş. Asker içmek zorunda kalmış. Ancak, gazinodan çıkarken bölük komutanına yakalanmış ve içkili olduğu doktor raporuyla tespit edilince, hakkında 3 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmış.

Askeri mahkeme erin ‘Nöbetçi astsubayım küfür edip, ‘içki iç’ diye emir verince mecbur kalıp içtim’ savunmasını kabul etmiş, eylemden kasıt olmadığı kanaatiyle beraat kararı vermiş.

İşte Askeri Yargıtay 3.Dairesi bu beraat kararını bozmuş ve mahkûmiyetine hükmetmiş. Gerekçesi şöyle:

‘Sanık er, kendisine daha önce imza karşılığı tebliğ edilen birlik içerisinde alkollü içki içilmeyeceğine dair hizmete ilişkin emre aykırı davranmıştır. Nöbetçi astsubayın içki içmesi için sanık ere ısrar edip baskı yaptığı, bunun bir emir olduğunu belirtip küfrettiği bir gerçek ise de, sanık erin içki içmesi konusunda kendisine verilen emrin askeri bir suç oluşturacağını bildiği halde, içki içmesi, sorumluluk altına girdiğini göstermektedir. Sanık erin nöbetçi astsubayın gönderdiği, daha sonra da yanına çağırarak ikram ettiği içkiyi içmesi, mazur görülemez.’

*

Önce (tekrar!) itiraf edeyim ki, ben de böyle bir ‘kanunsuz emir kurbanı’yım. Eski bir kurban. Zamanaşımına kurban bir kurban.

Bugün burada, sevgili komutanım Efendi Binbaşım’ın (artık bugün kendisi kıdemli albaylıkten emekli bir ağabeyim ve şükür, İstanbul’da buluştuk ve görüşüyoruz) emriyle okeyde hile yaptığımı ve bile bile sarı 5 attığımı itiraf ediyorum.

Kars’ta, ordugâhta, mesai sonrası okey oynuyorduk. Tabur Komutanı Efendi (Kara) Binbaşım, 4.bölük Komutanı Dalay Yüzbaşım (Tuğgeneral Abdullah Dalay, Cevizli’deki 2.Zırhlı Tugay Komutanı şu anda) ve bir bölük komutanı daha, unuttum kim olduğunu. Artık çayına mı, kahvesine mi... hızlı bir parti. Bir ara, benim sağımda (okeyci jargonuyla koltuk altımda) oturan Tabur Komutanı sordu:

- Asteğmen, elinde sarı 5’li var mı?
- Niye sordunuz komutanım?
- Oğlum sana şu askerliği öğretemedik. Komutana niye? diye sorulmaz. Elinde sarı 5 var mı, yok mu?
- Var komutanım.
- Bana sarı 5 at o zaman.
- Ama komutanım ihtiyacım var benim o taşa...
- Asker, bu bir emirdir, ‘SARI BEŞ ATILACAAAK, AT!’

Her ne kadar ‘Emredersiniz komutanım ama ben böyle bir okey masası görmedim’ desem de, emir-demir meselesi, sarı 5’i attık tabii ki, Tabur Komutanı da bir güzel alıp açtı, oyunu kazandı.

Tabii bu ‘kanuni hile’ üzerine o kadar güldük ki, oyuna devam edemedik artık...

(İtiraf ettik ama, bilmiyorum askeri ceza yahut iç hizmet kanununda ‘komutanı da olsa rakibinin kazanacağını bile bile taş atmak vasıtasıyla okeye hile karıştırmak’ diye bir suç var mıdır, cezası nedir, zamanaşımından - 22 sene oldu - yahut (Hiç küfrettiğini yahut sesini yükselttiğini duymadım Allah için, ama) ‘komutan emretti, o yüzden sarı 5 attım’ savunması beni kurtarır mı?)

*

Bi işin şaka tarafı. Benim Askeri Yargıtay’ın yukarıdaki kararıyla ilgili bir sorum var.

Hâkimler, karar verirken, sadece kanun maddelerine mi bakarlar? ‘Fiili durum’u da göz önünde bulundurmazlar mı? Tamam, çok mahkeme dosyası hazırlamış eski bir personel subayı olarak ben de biliyorum ‘kanunsuz bir emre itaatın’ suç olduğunu. Ama acaba yargıçlar takdir haklarını ‘fiili gerçekten’ yani erden yana kullanamazlar mıydı?

Kararın gerekçesi ‘Sanık erin nöbetçi astsubayın gönderdiği, daha sonra da yanına çağırarak ikram ettiği içkiyi içmesi, mazur görülemez’ diyor; demek ki yargıç ‘emir = ikram’ diye kabul ediyor.

Oysa astsubayınki belli ki ‘ikramı’ aşmış, hatta ‘ısrarı’ bile...

Acaba yargıçlar arasında askerliğini er veya erbaş olarak yapmış var mıdır?

Zannetmem.

Ama ‘Türkiye’nin gerçeğini’ onlar da benim kadar bilirler.

Ya gecenin geç bir saatinde, nöbetçi olduğu için zaten kafası bozuk, üstelik (nöbette) içtiği için kafası ‘iyi’ bir astsubayın, içki miçki, emrine itaat etmemenin bedelinin ne olduğunu bilirler mi acaba?

Muhtemelen, sanık erin ‘Nöbetçi astsubayım küfür edip, ‘içki iç’ diye emir verince mecbur kalıp içtim’ şeklindeki savunmasına ‘... ayrıca içmeseydim ağzımı burnumu dağıtır diye korktum...’ diye eklemesini avukatları engellemiştir.

Suçu teşvik saymazlar umarım bu söyleyeceğimi ama...

Sanık erin durumunda olsam, ben de içerdim!

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!