Eğlenceli bir zombi filmi

Ömür GEDİK

Korku sinemasında bolca sömürülen zombiler bu kez eğlenceli bir filmle çıkıyorlar karşımıza. Üstelik başrollerde isimsiz değil, tanıdık oyuncular var; Woody Harrelson, Jesse Eisenberg, Emma Stone, Abigail Breslin…

Zombi komedisi denilince biz sinema yazarlarının aklına tabii ki ilk olarak meslektaşlarımız Murat Emin Eren ve Talip Ertürk’ün çekimlerini kısa bir süre önce tamamladıkları Ada filmi geliyor.
Ada’yı bekleyeduralım, Amerika’dan gelen Zombieland, Ada öncesinde keyifli bir çerez olarak karşımızda.

AÇILIŞ MUHTEŞEM

Amerika kıtası zombie kıtası olmuş.
İnsanların sayısı azalmış, bir elin parmaklarını geçmeyecek hale gelmiş.
Her köşeden, marketten, tuvaletten zombi çıkıyor.
Onlara yem olmak istemiyorsanız, aşırı dikkatli olmanız, hatta kendi kurallarınızı belirlemeniz gerek.
İşte Zombieland, ana karakteri, anlatıcısı Columbus ilginç zombi savma kurallarının komik tasvirleri ile açılıyor.
Son yıllarda izlediğim en iyi, en dinamik, en etkileyici açılış diyebilirim.
İyi bir şeyler geldiğinin habercisi olması açısından da önemli tabii.
Columbus, korkak bir erkek.
Ama bu korkuları ve onlara karşı geliştirdiği baş etme yöntemleriyle zombilerin dünyasında hayatta kalabilmiş.
Hızlı koşabilme, kaçabilme, emniyet kemeri takma, iki kez ateş etme, öldüğünden emin olma ve kahramanlıktan uzak durmak bunlardan sadece birkaçı.
Böyle bir dünyada ölüm korkusu kadar yalnızlık da insanı mahveder. Columbus’un yolda karşılaştığı cesur zombi avcısı Tallahassee’ye dört elle sarılması da bundan.

YOLDA KİMSEYE GÜVEN OLMAZ

Zombieland ilginç durakları olan bir yol filmi. Ve aynı zamanda biraz da güven filmi. İki erkek arasında kazanılan güven duygusu yolda karşılarına çıkan iki kız kardeşin onları atlatmasıyla sarsılıyor.
İkinci yarıda bu güvenin yeniden sağlanması için zombilere karşı tek yürek olmaları, aile gibi hissetmeleri gerekiyor tabii.

YAKIP YIKARAK RAHATLIYOR

Film, başarılı zombi tasvirleri kadar ilginç karakterleriyle de övgüyü hak ediyor.
Woody Harrelson’ın canlandırdığı Tallahassee’ye dikkat diyorum. Onun yıkıcı, yok edici vahşi tarafı güzel sahnelere ilham veriyor.
Aramak için girdikleri bir dükkanda her şeyi devirip, deşarj oldukları sahne etkileyici.
İnsanın bu eğlenceli filmden çıkınca eğlenceye devam etmek adına şöyle bir etrafı dağıtası, kırıp dökesi geliyor.
Yapmıyoruz tabii…

TİTANİK’LE AĞLAMAK

Zombieland’in sinema dünyasına göndermeleri de takdire şayan. “Titanik’ten beri böyle ağlamamıştım” göndermesi filmin vizyondaki rakibi Avatar’ın yönetmeni James Cameron’a bir saygı duruşu gibi. Zaten filmin büyük bir kısmı da Hollywood’un olduğu Los Angeles’ta geçmekte. Kodak Tiyatrosu’nu önünde kırmızı halı ya da turistler olmadan görmek ilginç bir deneyim.
Ve Bill Murray. O da filmin sürprizi ve en eğlenceli unsurlarından biri. Ortaya çıktığı sahnede çok şaşıracaksınız.