Düğün hazırlığı değil komando parkuru...

Güncelleme Tarihi:

Düğün hazırlığı değil komando parkuru...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 03, 2003 19:44

Nişanlısının bitmeyen isteklerinden bunalan, bir gelinliğe milyarla para vermeyi aklı basmayan Türk erkeklerine bir tüyo veriyor Şenay. Diyor ki “Nişanlınızın, bir gelin adayına yardım etmesini sağlayın. Düğün dernek ne sıkıntıymış görsün, bakın sizden gelinlik, çiçek filan istiyor mu bir daha!”

Haberin Devamı

Yurtdışında yaşayan kuzini Şenay’dan rica etmiş “Düğün alışverişi için bana yardım eder misin, sadece bir haftamız var da...”

“Bir haftada düğün mü, yapamazsın, yetiştiremeyiz, yahut başka birini bul, bak ben ayrıntılarda boğulur seni de geciktiririm”
çabaları sonuç vermemiş.

Şenay Ordu anlatıyor:

*

Düğün alışverişi deyip geçmeyin, ne olur. Korkunç ötesi bir şey, emin olun. Zamanın darlığı negatif etki yapmış olabilir tabii, ama bir seneye yayılan bir hazırlık dönemi de çok daha anlamsız. Yani bu, bu nedir bu!

İki kuzen kucağımızda envai çeşit gelin dergisiyle sarılıp koklaştık. Aşağı yukarı hepsi birbirinin aynı da olsa, “Ya bir şey atlarsak” korkusuyla satır satır okuduk dergileri.
 
Almamız gerekenleri tartışıp, listeledik. Buna düğünde masa üzerlerine avuç avuç serpilecek mavi boncuklar dahildi, bacağa takılacak şans jartiyeri de, düğün takıları da, bekarlığa veda partisi giysisi de.

Yok yoktu listemizde.

Önce, diktirmeye zamanımız olmadığı için, gelinlik ve damatlık satan yerlerin adresini belirledik.

Damatlık smokin ya, işimizin kolay olacağını düşündük. Ama aramaya başlayınca anladık ki... 48 beden bulunuyor, 52 beden bulunuyor ama 50 beden yok!

Gelinlik içinse belki yüz modele baktık. İlk birkaç gelinliği denemek keyifliydi. Kabarık kabarık gelinliklerle, mağaza sahiplerinin bize bakmadığı anlarda çok eğlendik. Ama gelinliklerin her birinde bir kusur bulup, onların sayıları artar, bizim günümüz azalırken artık giyip çıkarmak işkenceye dönüştü.

Giyip çıkarmak dediysek pantolon değil bu. Çemberi, tarlatanı, alt eteği, üst straplesi, duvağı, tacı, ayakkabısı. Her biri için tekrar aynı işlem. Hatta bir ara tiyatrodaki gibi “trak” geldi bize. Hani onlar ne söyleyeceklerini unuturlar ya bir anda. Bizim de gözümüzü beyaz bir bulut kapadı. Bütün gelinlikleri birbirinin aynı zannetmeye başladık. Baktık ki, neredeyse gelinlik almaktan vazgeçip işi kırmızı bir tuvaletle halletmeye çalışacağız, bir süre iç çamaşırlarıyla ara verelim istedik.

İç çamaşırı dediysek siz siz olun sakın evlenmek üzere olduğunuzu söylemeyin bir mağazadan içeri girerken. Asla ve asla normal bir takım sunmuyorlar size. Nerede üzeri şifon, altı dallı güllü komik modeller varsa onlar çıkıyor karşınıza.

Neyse onu da hallettik. Hatta ilave olarak istediğimiz rötuşlar nedeniyle bizi bayağı bir üzse de  - yok bedeninin üstündeki Svarovsky taşları anlaştığımızdan az işlenmiş, yok eteğinin kuyruğu duvaktan uzun kalmış gibi erkeklerce anlamsız, bizce asap bozucu ayrıntılar - gelinlik işini de bitirdik.

Sonuçta düğününe gidemeyeceğim kuzenimin de benim de içimize pek bir sindi her şey. Damat namzedinin “Sen Şenay´a güven, bana ne ihtiyacın var şekerim!” şeklindeki akıllıca tutumu da bir evliliği kurtardı. Bir erkeğin asla dayanamayacağı şartlardan geçerek tamamladık görevimizi.

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik. Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!