Doğum sonrası depresyon

Güncelleme Tarihi:

Doğum sonrası depresyon
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 1998 00:00

Haberin Devamı

Doğum yapan her yedi kadından biri depresyon geçiriyor. Uzmanlara göre, psikoz ve diğer psikiyatrik bozuklukların tümü, doğumun hemen ardından çok fazla artış gösteriyor. Doğum sonrasını çeşitli endişelerle yaşayan anneleri ayrıca ekonomik ve sosyal güçlükler bekliyorsa, depresyon riski büsbütün artıyor. Annenin depresyonu, çocuğunu ve eşini de etkiliyor. Çocuğun psikososyal gelişimi engelleniyor, çocukluk dönemi depresyonlarının kapısı aralanıyor. Her 10 babadan biri de doğum sonrası depresyonu yaşıyor.

Doğan çocuğun attığı ilk çığlıktan sonra, sorulan ilk soru, ‘‘Kız mı oğlan mı’’ysa, ikincisi de ‘‘Annenin sağlığı nasıl’’dır. Bu soruyla merak edilen annenin fiziksel sağlığıdır. Ve ‘‘İyi’’ denirse, ‘‘Doğum Olayı’’ başkaları için bitmiştir! Oysa, anne için doğumun sadece fiziksel aşaması sona ermiş ve ‘psikiyatrik bozukluklarla dolu' olabilecek son derece tehlikeli bir dönem başlamıştır.

Psikiyatristlerin önemle üzerinde durdukları bu dönem, doğumun hemen ertesinde başlayıp bir ay süren bir süreci kapsıyor. Ve bu zaman içinde kadınların ağır psikozlar yaşadığı, depresyonlara girdiği görülüyor. Psikozu, kişinin gerçeği değerlenmesindeki bozukluk ve hezeyanlara kadar giden ağır bir tablo olarak değerlendiren Doç. Dr. Emin Ceylan, bu konuda şöyle diyor: ‘‘Paspartum Psikoz dediğimiz ve doğumdan hemen sonra ortaya çıkan bu psikozun önemli nedeni hamilelik sırasında oluşan hormonal değişikliklerdir. Özellikle, genetik olarak duyarlı kadınlarda hormonlar, psikoza neden oluyor. Genelde, doğumdan sonraki bir ay içinde yaşanan psikoz oranı yüzde 35 artıyor. Bu çok yüksek bir risktir.’’

Doğum sonrası psikiyatrik bozuklukların daha yaygın olanı depresyonlar. Bu duruma, tıp dilinde ‘Postnatal Depresyon' deniyor. Bilindiği gibi depresyon toplumda en sık görülen ve genel olarak kötümser mizaç, iş yapmaya karşı isteksizlik, iştah kapanması, intihar düşüncelerine kadar giden, oldukça ağır psikiyatrik bir tabloyu sergiliyor. Doğum sonrası ortaya çıkan depresyonun oranı yüzde 10-15'i buluyor.

Doçent Ceylan'a göre donanımlı bir hastanede doğum yapmanın anne üzerinde çok olumlu etkisi görülüyor. Annenin, doğum sonrasında ailesi, arkadaşları ve diğer dost grupları içinde bulunması, onu doğum sonrası depresyonlara karşı koruyor.’’

ANNELİKTEN KORKMAK

Perinatal psikiyatri denilen, bütün doğum sürecini kapsayan psikiyatriyle uğraşan bilim adamlarına göre, değişen dünya koşulları, değişen aile yapıları, depresyon doğurucu bazı özellikleri de geliştiriyor. Perinatal Psikiyatri, bu değişiklikleri ‘‘Gecikmiş annelik’’, ‘‘Küçülmüş aileler’’, ‘‘Kadının değişen rolü’’ olarak üç ana grupta özetliyor. Sık sık evlenip boşanmalar, annelerin yalnız yaşamak zorunda kalmaları, doğum sonrasında annelik rolünün benimsenmesini zorlaştıran nedenler olarak sayılıyor. Doğal olarak bu nedenler, doğum sonrası depresyonlarını artırıyor.

Doğum sonrası depresyonların önemli nedenleri arasında, kişisel etkenler de önemli bir yer tutuyor. Örneğin doğum sonrası depresyona aday bir anne, diğer annelere göre, farklı ve özel bir annelik görevi düşünüyor. Ve anneliği onlardan farklı algılıyor. Buna göre depresyona duyarlı anneler, annelik rolünü benimsemiyor ve ondan korkuyor. Bu korkular arasında çocuğa bakamama korkusu, yalnızlık duygusu, kendisine destek olacak kimsenin bulunmadığı düşüncesi, yakınlarının kendisine ve bebeğine yeterince zaman ayıramayacakları endişesi geliyor.

Önemli bir nokta da kadınların yarısının kendilerini hasta olarak görmemesi ve herhangi bir tedaviyi istememesi. Bu nedenle konunun uzmanları, hamile kadınlara doğum sonrası depresyonları tanıtmaya büyük önem veriyorlar. Özellikle, onu bilinçlendirerek, değişmesini sağlamaya çalışıyorlar.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!