Dırdır yaparak rahatlıyorum

Güncelleme Tarihi:

Dırdır yaparak rahatlıyorum
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2010 01:00

Geçtiğimiz sezon ekranlara damgasını vuran “Ezel”in Cengiz’i Yiğit Özşener, dizi tatile girse de durmadı, projelere ara vermedi. InStyle dergisinin sorularını yanıtlayan Özşener, “Tatile gidemediğim için kahrolmuyorum. Sadece dırdır yapıyorum. İhtiyarlar gibi konuşup, dırdır yapınca rahatlıyorum” diyor.

Haberin Devamı

“Ezel”in sezon finali gerçekleşti. Ancak size tatil yok sanırım. 2010 Avrupa Kültür Başkenti kapsamında sahnelenecek bir oyununuz var. Ondan bahsedebilir misiniz?       

- Türkiye, Yunanistan ve Almanya’dan üç grup “Promethiade” projesi kapsamında “Zincire Vurulmuş Prometheus” oyununu yorumluyor. Ben Stüdyo Oyuncuları’yla çalışıyorum. Orası benim 1994 senesinde oyunculuğa başladığım yer. Bu proje kapsamında da Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği “10 Adımda Unutmak” oyununu sergileyeceğiz. Bizim oyunumuzun değişik bir yaklaşımı var. Modern insanı anlatan bir oyun. Temmuz ayında Türkiye ve Almanya’da oynandıktan sonra eylül ya da ekim aylarında İstanbul’da devam edeceğiz.

Durup dinlenmeden çalışmaya devam ediyor olmak sizi yormuyor mu?   

- Tatile gidemediğim için kahroluyorum. Yalan söyledim! (gülüyor) Kahrolmuyorum. Sadece dırdır yapıyorum. İhtiyarlar gibi konuşup, dırdır yapınca rahatlıyorum. Çünkü işin içine girdiğim zaman bunların hepsini unutuyorum. İşiyle eğlenen biriyim. Eğlenerek çalışmayı seviyorum. Bu işi memuriyet gibi yapmaya başladığım anda, hem fiziksel olarak hem de fikren uzaklaşıyorum. Eğlenerek yaptığım zamansa daha yaratıcı oluyorum. Toprağımı daha çok seviyorum. O zaman farklı bir çiçek açabiliyor bende. Öbür türlü o çiçeği açtırmıyorum, açacak olsa bile.

BİR ŞEY DOĞRAMAK BENİ MUTLU EDİYOR 

Ne yaparken kendinizi daha huzurlu hissediyorsunuz?

- Mutfak beni mutlu ediyor. Sadece bir şey doğramak bile bana iyi gelebilir. Yemek pişirmeyi ve misafir ağırlamayı severim. İsmi zor telaffuz edilen yemekler yapamam ama olan malzemeyle güzel şeyler yaratırım.

Mesela güzel bir zeytinyağlı yapabilir misiniz?

- Her türlü tencere yemeğini yaparım. Çünkü tencere yemeğine bayılırım. Onun için esnaf lokantalarına gitmek çok hoşuma gider. Bunun dışında yürümek de rahatlatır beni. Bazen ne yaptığımı bilmeden anormal derecede yürüdüğüm olur.

Doğanın içinde olmayı seviyorsunuz. Bu çocukluktan mı geliyor?

- Çocukluğum sokaklarda geçti. Sürekli içeri çağrılan, eline salçalı ekmek tutuşturulan çocuklardan biriydim. Onun dışında rahmetli dedemin bahçesinde kuzularla, ördeklerle, kazlarla haşır neşir olarak büyüdüm. O açıdan şanslıyım. Nostalji yapmak istemiyorum, çünkü nostaljiyi sevmiyorum ama şimdi görmediğim bir şey bu. Rahat, eğlenceli ve doğal bir ortamda geçti çocukluğum. Ağaç tepelerinden inmediğimi hatırlarım. Hatta herkesin çıkmaktan vazgeçtiği anda ben daha da yukarı çıkardım, en ince dallara basa basa.

Bunun nedeni biraz hırs biraz da inat diyebilir miyiz?

- Daha neresi var diye düşünüyorum hep... İnat ya da hırs da olabilir bu ama kötü anlamda değil. Öğrenme ve keşfetme isteği oluyor aslında. Bu biraz karşımda muhatap olduğum insan ya da durumla da alakalı. Her zaman o isteği duymayabiliyorum. Bazen tamamen kapanıp, tembelleşebiliyorum. Tabiri caizse uyuzumu kaşıyacak birisi ya da durum olması gerekiyor.

HAFIZA PROBLEMİM VAR

Kendinizle ilgili bir şey itiraf edecek olsaydınız, bu ne olurdu?


- Hafıza problemi olan biriyim. Zamanla aram çok kötüdür. Üç gün önce yaptığım bir şeyi bir hafta önce yapmışım gibi anlatıp yalancı pozisyona düşebilirim. Ama bunun yanında çok garip detaylar hatırlarım. Gereksiz hiçbir şeyi aklımda tutmuyorum. Ama daha iyi bir hafızam olsun isterdim. Bunu bir oyuncu söyleyince tuhaf oluyor. Çünkü oyuncular genelde hafızaları çok iyi diye bilinirler. Ama ezber yapmak hayatımda bana eziyet gibi gelen bir şey. Çok tembelim o konuda. Tiyatroya başladığım zaman bile sevmedim ezber yapmayı ama yapıyorum işimin gereği olarak.

Biraz da modadan bahsedecek olursak... Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

- Rahat şeyleri seviyorum. Ama bunun yanı sıra çok iyi bir takım elbise de hoşuma gider, yani bir salon erkeği durumu da var.

Renk konusunda tercihleriniz neler?

- Cafcaflı şeyler giyemiyorum. Ama ne zaman renkli bir şey giyip sokağa çıksam insanlar “Çok yakışmış” diyorlar. Ancak bu konuda pek cesaretli değilim. Pastel tonları, mavi ve yeşilin tonlarını -çok açık ve parlak olmadığı sürece- tercih ediyorum. Ayrıca gri ve siyaha yakınım.

Haberin Devamı

GÜZELLİKLE ÇEKİCİLİK AYNI ŞEY DEĞİL

Giyim konusunda bir kadında sizi en çok ne rahatsız eder?

- Giyimi açısından rahatsız olmam ama giydiği şeyin içinde iyi durup duramamakla ilgili bir sorun olabilir. Topuklu ayakkabı giyip onunla işkence çektiğinin dışarıdan çok belli olması gibi. O zaman topuklu ayakkabı giyme ya da o kadar yüksek topuklu alma. Bir kadını kıyafetle orantılı olarak tavır çok belirliyor. Bu yüzden benim derdim kıyafetle değil, tavırla ilgili. Bir anlık bir gülümseme ya da elinin bir hareketi beni çekebilir. Ve o anı kafamda hep öyle tutmaya çalışırım. Bir anda fark edersin ve hoşuna gider.

Bu durumda ilk görüşte aşka inanıyorsunuz diyebilir miyiz?

- Adı aşk mıdır bilmiyorum ama ilk görüşte yükselmek denen bir şey olabiliyor. Öyle detaylar bence etkileyici. Güzellikten çok anladığımı söyleyemem ama güzellikle çekiciliğin aynı şey olmadığını biliyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!