Daha emekliyorum ama bir gün koşacağım

Güncelleme Tarihi:

Daha emekliyorum ama bir gün koşacağım
Oluşturulma Tarihi: Nisan 11, 2009 00:00

Tarık Ündüz (21), geçen ay hayatını kaybeden ünlü tiyatrocu Gazanfer Özcan’ın torunu. Bu akrabalığı, dedesini kaybettikten sonra cenazede yaptığı konuşmadan ve gazetelerde çıkan fotoğraflarından sonra anladık. Annesi, babası, dedesi ve anneannesi gibi oyuncu olmayı uzun yıllar önce kafasına koymuştu. Bir oyuncu hanedanının içine doğmuştu çünkü.

Babası Gazanfer Ündüz, annesi Fulya Ündüz, dedesi Gazanfer Özcan, anneannesi Gönül Ülkü oyuncuydu ve Tarık tek çocuk, tek torun, yani bu mirasın tek vârisiydi. Daha iki yaşındayken çıkmıştı televizyona. Devam etti: Tiyatro sahnesine çıktı, reklam filminde oynadı, Issız Adam’da küçük bir rol üstlendi. Şimdi de İstanbul Çocukları adlı gençlik dizisi ve Adab-ı Muaşaret adlı sinema filminde başrolde.

? Tiyatro hep içinizde var mıydı?
-Evet. Bu mesleğe girmem biraz da kaderdi. Öyle bir ortama doğdum; evde hep oyunculuk ve tiyatro konuşuluyordu. Kimse bana bu mesleği yap diye ısrar etmedi ama inceden inceye işlendim. Ama içimdeki tiyatro aşkı ciddi olarak lise yıllarından sonra ortaya çıktı. Şimdi de Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde ikinci sınıf öğrencisiyim.
? Başka hiçbir mesleği hayal etmediniz mi?
-Basketbol oynadım, bir ara kaleciliğe soyundum, sonra uzaya gitmek istedim... Ama aklım yerine oturduktan sonra oyunculuk ağır bastı.
? Sizin evde hep sanat mı konuşulurdu?
-Sürekli bunun konuşulması tabii ki mümkün değil. Herkesin ailesi ne konuşuyorsa biz de onları konuşuyorduk. Futbol, televizyon, özel hayat...
? Kuruntu Ailesi dizisinde bütün aileniz rol alıyordu. Siz o sırada çok küçüktünüz herhalde?
-Aslında ben de o dizide oynadım, iki yaşındaydım, nasıl oynadığımı bilmiyorum tabii! 11 yaşına kadar dizide rolüm sürdü. Umarım orada sahne tozunu yutabilmişimdir.
? Ailenizden birisi eğitiminizle ilgilendi mi, sizi çalıştırdılar mı?
-Yok, insan yakınında olunca yapamıyor. Tanıdığım oyuncular anneme sorar, yardım alır ama ben soramıyorum.
? Sizi en etkileyen oyuncular kimlerdir?
-Bir numara dedem... O hep rol modelim oldu.
? Çok yakın bir ilişkiniz vardı herhalde?
-Çok sıcak, çok dolu. Herkesin iyi bir dede-torun ilişkisi muhakkak olmuştur ama bizimki başkaydı. Keşke bir 21 yıl daha devam etseydi. Onu kaybetmek hayatımda yaşadığım en büyük acıydı.
? Arkadaş gibiydiniz yani?
-Özellikle son dört yılda, benim yaşım ilerledikçe ilişkimiz daha da samimileşti. Her şeyimi bilir ve ilgilenirdi. Artık yarım yok. Gerektiğinde şakalaştığım, gerektiğinde kafamı eğip gidebildiğim biriydi.
? Ne kadar sıklıkla görüşürdünüz?
-Karşılıklı dairelerde oturuyorduk. Günde 3-4 defa görüşürdük. Yemek yer, sohbet eder, maç izlerdik. Dedesiz yapamayan bir torundum. Şimdi ailenin bütün fertlerine dört elle sarılıyorum.
? Dedenizle aynı sahneyi paylaştınız mı?
-O da olmadı. Ama 1.5 yıl önce bir GSM operatörü için reklam filmi çekmiştik.
? Dedeniz sizi hiç sahnede izledi mi?
-Geçen sene okulda Anton Çehov’un “Ayı” oyununda oynadım. Issız Adam filminde de bir mutfak çalışanını oynamıştım. Gecikmeli de olsa beyazperde de görme fırsatı buldu.
? Dedeniz size tiyatroyla ilgili eğitim verir miydi?
-Dolaylı olarak hep eğitimdeydik aslında. Evdeki konuşmalardan tavsiye alırdık. Anneannemle (Gönül Ülkü) ikisi bana çok şey öğrettiler.

ONA “DEDE” DEDİĞİMDE BANA “AŞK” DİYE CEVAP VERİRDİ

? Televizyon ve sinema oyunculuğuna dört elle sarılmanızda onu kaybetmenizin etkisi var mı?
-Muhakkak. Benim ona hayranlığım inanılmaz boyuttaydı. Sadece aktörlük olarak değil, kişilik olarak da. Ona yakışan şeyler yapabilmek artık tek idealim.
? Size taktığı bir lakap var mıydı?
-Ona torun dediğinizde “aşk” diye cevap verirdi. Bana dede diye sorduğunuzda ben de size aşk diyebilirim.
? Dedenizi kaybettiğinizde aile sizi neden sözcü olarak seçti?
-Annem, anneannem ve ben... Onları daha az yormak için sözcü oldum.
? Dedenizi kaybettiğiniz dönemde gazetelerde fotoğraflarınızı gördük. Sinema ve dizi teklifleri de bu haberlerden sonra mı geldi?
-Adab-ı Muaşeret’in çekimleri dedem hastaneye yatırılmadan önce başlamıştı. Dizi teklifi de yine dedem vefat etmeden önce geldi. Bu zamanlama daha iyi.
? En unutamadığınız anınızı anlatır mısınız?
-Ben hep ince ve zayıf bir çocuktum. Bu özelliğim anneme ve dedeme benzer. Dedem benim kiloma acayip takmıştı. Sürekli yemek yememi isterdi. Ne zaman yanına gitsem, ‘Dışarıda mı yedin? Yine bünyene yaramayacak şeyler mi yedin?’ diyerek sinirlenir, masadan kalkardı. En son birlikte Bodrum’a tatile gittiğimizde de yemek düzenimin bozuk olmasına çok kızıyordu...
? Şimdi önünüzde uzun bir yol var. Her türlü rolü oynamaya hazır mısınız? Mesela bir eşcinseli veya seri katili?
-Her türlü rolü canlandırmak isterim, gerekirse katili de, eşcinseli de. Daha emekleme aşamasındayım. Umarım yürür ve yıllar içinde koşarım.

ATAKAN’IN GEL GİTLERİ BENİ ÇEKTİ

Önümüzdeki hafta Star TV’de başlayacak olan İstanbul Çocukları adlı dizide Atakan isimli bir karakteri canlandırıyorum. Dizi Gülfem ile Atakan arasında yaşanan aşkı anlatıyor. Gülfem Erzincanlı bir ailenin kızı. Babası ölmüş, annesiyle ve iki erkek kardeşiyle yıllar sonra babasının yanına dönüyor. Ben de okuldaki bir kantin çalışanını canlandırıyorum. Babam yok, ablam, annem ve eniştemle yaşıyorum. Atakan karakterinin içindeki gel gitler beni çekti. Dizide Arif Erkin, Oya Okar, Cenk Gürpınar ve Barış Falay gibi önemli isimlerle çalıştım.

YAKIŞIKLIYIM DİYE BİR İDDİAM YOK

Her türlü müziği dinlerim. Fransız ve Rus edebiyatını seviyorum. Kendimi çok tanıyan biri değilim ama duygusal tarafım vardır. Yakışıklıyım diye bir iddiam yok. İşimin gerektirdiği kadar bakıyorum kendime. Yediklerime, kıyafetlerime, uyku düzenime dikkat ediyorum. Kıyafetin önemine inanıyorum, modadan çok iyi anlamıyorum ama yardım alıyorum.

KIZLAR MOKOKOLARA KARŞI

Adab-ı Muaşeret, İstanbul Erkek Lisesi’nde çekildi. Senaryosu Eser Yazıcı tarafından, bir dönem Kocaeli’nde bir lisede kurulmuş kızlar grubunun yaşadığı gerçek olaylardan esinlenilerek yazıldı. Tarık Ündüz, Hasibe Eren, Salih Kalyon, Yıldırım Öcek, Yıldız Asyalı gibi oyuncular rol alıyor. Film, kızların kurduğu “Adab-ı Muaşeret” ile erkeklerin kurduğu “Mokokolar” grubunun çekişmesini anlatıyor. Tarık Ündüz, ajansı aracılığıyla teklif almış: “İlk defa ciddi sorumluluk yüklendim. Çok güzel olmasını ümit ediyorum.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!